Bu makalemizde insanın yaratılış gayesi, hayatın, ölümün anlamı ve bu çerçevede insanın kulluğu konularına temas edeceğiz.
Günümüz dünyasında insanımızın zaman zaman "olayların içinde kaybolup gidiyoruz. Bir hengâme içerisinde kendimizi fark edemiyoruz" diye hayıflandığını görürüz.
Bunun olması tabiidir. O zaman şu sorunun cevabını öğrenmek zorunda olduğumuz apaçıktır: İnsanın yaratılış gayesi nedir? Bu varlık âlemi içerisindeki konumu, kıymeti, değeri nedir?
Bu sorunun cevabı, mahiyet itibariyle gerçekten önem arz etmektedir.
İnsan olarak ne için yaşıyoruz, niçin varız, sorularını sorduğumuz zaman karşımıza çıkan, önümüze gelen netice şudur: Bir mevki sahibi, bir rütbe sahibi olmak için yaşıyoruz. Güçlü olmak için yaşıyoruz. İnanan da, inanmayan da bu kulvarda koşuyor.
En yakınlarımızdan en uzakta olana aynı soruyu tevcih ettiğinizde (ileride izah edeceğim) konuları içeren cevaplar veriliyor ama haline; yaşantı tarzına baktığınız zaman hiç de öyle değildir.
Zengin olmak, yükselmek, çok şey elde etmek, herkesin üzerine çıkmak isteği görülüyor. Bütün bunlar kötü şeyler mi? Bir maksat, bir gaye olmazsa boş şeyler.
Ama ifade etmeye çalışacağımız gibi bir gaye olursa çok şeydir. Şimdi maalesef gayesiz bir büyüme, gayesiz bir yükselme, ihtiras, yani nefsanî bir duygu içerisinde olduğu için hakkıyla yükselmeyi başaramıyor, arzu ettiği zenginliği de elde edemiyor. Veya yükselse bile tatmin olmuyor.
Başıboş bir hayat tarzı hâkim
Günümüzün insanı, yani uzaktakiler değil, bizler, başıboş bir hayat tarzı içerisinde günümüzü gün ediyoruz. Başıboş bir hayat yaşıyoruz.
Hâlbuki Cenab-ı Vacibu'l-Vücud Hazretleri, Kur'an'da, "İnsanoğlu başıboş ya ratıldığını mı zannediyor?" buyurmaktadır.
Adeta kafanın sert bir cisme çarpması gibi, "kendine gel bakayım. Sen başıboş yaratılmadın" deniliyor. "Sen bir hesap üzere yaratıldın. Senin yaratılışının bir maksadı, bir gayesi var."
Sadece insanın değil, bütün bu mükevvenatın, bu âlemin bir yaratılış maksadı vardır. O maksat bir hesap üzeredir. Milimetrik hesap üzerinedir. Mizan üzerinedir.
Her şey mükemmel bir nizam üzerine olunca ve insan da başıboş yaratılmayınca "acaba niçin yaratıldı" sorusu akla geliyor.
İnsan, bu sorunun cevabını kendi bulamayacağı için Cenab-ı Hak, onu ona bulduracak haberciler, elçiler göndermiştir. O'nu tanıtan, nebi ve resul dediğimiz cinsten seçilmiş ve sevilmiş ulu'l-azim insanlar göndermiştir. Onların kanalıyla Kur'an'da mevcut olan bir mesaj veriyor.
Her ne kadar bu mesaj okuyacağımız ayet-i kerime ile Kur'an'da veriliyorsa da Kur'an'dan evvel gelen 104 kitabın tamamında bu mânânın mahiyet halinde insanları kuşattığını ve peygamberlerin bu mesajı insanlara bildirdiğini görüyoruz.
O mesaj nedir?
Şudur: "Ben, insanları ve cinleri ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat, 56).
Bizi takip eden okuyucularımız hatırlayacaklar daha önceki makalelerimizde "İbadet, Allah'ı bilme ilmidir" diye yazmıştık.
Çünkü taat ve ibadet ile kul Rabbinin tecellilerine mazhar oluyor. O tecelliler ile de Yaratıcıyı tanıyor. O zaman kul Allah'a ârif oluyor.
Yani Allah'ı bilme ilmini öğreniyor. O bakımdan bu mânâya gelsin diye bu ayetteki ibadet/kulluk hususunu ulema "Allah'ı bilmek" olarak tefsir ediyor. Yani ibadet yaptınız mı neticede Allah'ı tanırsınız.
Devam edecek...
(Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi Ekim 2016)
Devam edecek...
(Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi Ekim 2016)
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Ehl-i Beyt-4 / 26.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Peygamber Efendimizin mucizeleri / 20.12.2024
- Peygamberimizin hilm ve cömertliği / 19.12.2024
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Peygamber Efendimizin mucizeleri / 20.12.2024
- Peygamberimizin hilm ve cömertliği / 19.12.2024
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024