'İnandığın yolda yürü!' seslendirme dosyası:
Başta Sayın Erdoğan iktidar partisinin dış politika söylemleri tamamen şikâyet üzerine kurulu. ABD'den, AB'den, NATO'dan, AİHM'den, komşulardan şikâyetçiler.
Bu şikâyetler iç politikada, 'Ey ABD, ey AB, ey İsrail' başlıklarıyla diler getirilirken, adı zikredilmeyen 'dış güçler' söylemiyle de millete, 'biz, bunlarla mücadele ediyoruz' algısı veriliyor.
En basitinden adama sorarlar; Bu kadar vefasız, hain, zalim, sırtından bıçaklayan dostları nasıl buldunuz ve bu kadar ihanetlerine rağmen hala nasıl dost kalıyorsunuz, diye.
Bir ara, 'ülke siyasetimizi kim dizayn ediyor' başlığı açılmış ve tam cevap ortaya çıkmak üzereyken gündem değiştirilmişti.
Örneğin geçen hafta Sayın Bahçeli, 'Okyanus ötesinden ülkemize istikamet çizdirmeyiz, müdahale ettirmeyiz' açıklaması yaptı.
Ne demektir bu? Birileri istikamette çizmiş, müdahale de etmiş ve yeniden bir dizayn süreci de hazır etmiş, demektir.
Şu işe bakar mısınız! Parasını verip aldığımız silahları bırak kullanmayı, kuramıyoruz bile. Birisi Girit Modeli, diyor, diğeri öyle bir gündemimiz yok, diyor. Sonrada, 'artık dünyada oyun kurucuyuz' diyoruz.
Acı ama gerçek şu ki, parasını verip aldığı S-400 savunma sistemini 2 yıldır cesaret edip kuramıyoruz.
Hatta Sayın Bahçeli, "Bize göre S-400 konusunda başkalarının servis ettiği formüller değil, Ankara kriterleri geçerli olmalıdır. Silahları depoda çürütmek için onca maliyete katlanmadık" bile dedi.
Gerçi daha net çıkışı Sayın Erdoğan 2018 sonunda yapmış ve "S-400 konusu bizim için ve Rusya için bitmiş bir iştir" demişti.
Hala kuramadığımıza göre demek ki, bitmemiş. ABD'den madalyalı eski genelkurmay başkanı, şimdiki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a göre de S-400 meselesi kapanmamış olacak ki, daha geçen hafta: "Savunma Sanayii Başkanlığı, Patriot tedariki konusunda ABD ile temasta" açıklaması yaptı.
Hayırdır! Bizim hava savunma sistemimiz yok mu? S-400 yanına Patriot da alarak koleksiyon mu yapacaksınız? Yoksa hem Rusya'yı, hem de ABD'yi ihya etme politikasına devam mı ediyorsunuz?
Hani o masaya yumruğu vurmak, tabiri var ya! İşte 18 yıllık AKP iktidarı o yumruğu bir türlü masaya uzatamadı. Çünkü hala dost-düşman ayırımı yapamamış vaziyette.
Son Gara katliamı ABD'nin açıklaması ve Erdoğan'ın sözleri;
"Amerika'nın yaptığı bir açıklama var, evlerine şenlik. Hani siz teröristlerin yanında durmuyordunuz? Hani siz PKK'nın YPG'nin yanında değildiniz? PYD'nin yanında değildiniz? Bal gibi arkasındasınız ve yanındasınız."
Terör örgütlerinin arkasında bal gibi duran ABD'ye karşı bizim bir duruşumuz neden yok?
Bu sorunun cevabı ortaya net olarak konmadıktan sonra ABD'nin bölge ve ülkemizdeki dizaynları asla bitmez.
Geçtiğimiz günlerde NATO'ya katılışımızın bilmem kaçıncı yıl dönümüydü.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun yaptığı açıklamada tarih ve gün vererek NATO'nun 59 yılda ülkemize attığı kazıkları, yaptığın ihanetleri tek tek saydı.
Başta da dediğim gibi Sayın Erdoğan'dan bütün kurmaylarına kadar hepsi ABD, AB, NATO ve diğerlerinden şikâyetçi, ihanetlerini tek tek sıralıyorlar.
Sonra AB'nin güvenliği Türkiye'den sorulur. NATO'nun en güçlü üyesiyiz. Ayrılmak gibi bir gündemimiz hiç olmadı, ABD kadim dostumuz, ortağımız vs.
Diğer taraftan iktidar partisinin son sloganı, 'inandığın yolda yürü' şeklinde. Bu mu inandığınız yol?
Bu şikâyetler iç politikada, 'Ey ABD, ey AB, ey İsrail' başlıklarıyla diler getirilirken, adı zikredilmeyen 'dış güçler' söylemiyle de millete, 'biz, bunlarla mücadele ediyoruz' algısı veriliyor.
En basitinden adama sorarlar; Bu kadar vefasız, hain, zalim, sırtından bıçaklayan dostları nasıl buldunuz ve bu kadar ihanetlerine rağmen hala nasıl dost kalıyorsunuz, diye.
Bir ara, 'ülke siyasetimizi kim dizayn ediyor' başlığı açılmış ve tam cevap ortaya çıkmak üzereyken gündem değiştirilmişti.
Örneğin geçen hafta Sayın Bahçeli, 'Okyanus ötesinden ülkemize istikamet çizdirmeyiz, müdahale ettirmeyiz' açıklaması yaptı.
Ne demektir bu? Birileri istikamette çizmiş, müdahale de etmiş ve yeniden bir dizayn süreci de hazır etmiş, demektir.
Şu işe bakar mısınız! Parasını verip aldığımız silahları bırak kullanmayı, kuramıyoruz bile. Birisi Girit Modeli, diyor, diğeri öyle bir gündemimiz yok, diyor. Sonrada, 'artık dünyada oyun kurucuyuz' diyoruz.
Acı ama gerçek şu ki, parasını verip aldığı S-400 savunma sistemini 2 yıldır cesaret edip kuramıyoruz.
Hatta Sayın Bahçeli, "Bize göre S-400 konusunda başkalarının servis ettiği formüller değil, Ankara kriterleri geçerli olmalıdır. Silahları depoda çürütmek için onca maliyete katlanmadık" bile dedi.
Gerçi daha net çıkışı Sayın Erdoğan 2018 sonunda yapmış ve "S-400 konusu bizim için ve Rusya için bitmiş bir iştir" demişti.
Hala kuramadığımıza göre demek ki, bitmemiş. ABD'den madalyalı eski genelkurmay başkanı, şimdiki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a göre de S-400 meselesi kapanmamış olacak ki, daha geçen hafta: "Savunma Sanayii Başkanlığı, Patriot tedariki konusunda ABD ile temasta" açıklaması yaptı.
Hayırdır! Bizim hava savunma sistemimiz yok mu? S-400 yanına Patriot da alarak koleksiyon mu yapacaksınız? Yoksa hem Rusya'yı, hem de ABD'yi ihya etme politikasına devam mı ediyorsunuz?
Hani o masaya yumruğu vurmak, tabiri var ya! İşte 18 yıllık AKP iktidarı o yumruğu bir türlü masaya uzatamadı. Çünkü hala dost-düşman ayırımı yapamamış vaziyette.
Son Gara katliamı ABD'nin açıklaması ve Erdoğan'ın sözleri;
"Amerika'nın yaptığı bir açıklama var, evlerine şenlik. Hani siz teröristlerin yanında durmuyordunuz? Hani siz PKK'nın YPG'nin yanında değildiniz? PYD'nin yanında değildiniz? Bal gibi arkasındasınız ve yanındasınız."
Terör örgütlerinin arkasında bal gibi duran ABD'ye karşı bizim bir duruşumuz neden yok?
Bu sorunun cevabı ortaya net olarak konmadıktan sonra ABD'nin bölge ve ülkemizdeki dizaynları asla bitmez.
Geçtiğimiz günlerde NATO'ya katılışımızın bilmem kaçıncı yıl dönümüydü.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun yaptığı açıklamada tarih ve gün vererek NATO'nun 59 yılda ülkemize attığı kazıkları, yaptığın ihanetleri tek tek saydı.
Başta da dediğim gibi Sayın Erdoğan'dan bütün kurmaylarına kadar hepsi ABD, AB, NATO ve diğerlerinden şikâyetçi, ihanetlerini tek tek sıralıyorlar.
Sonra AB'nin güvenliği Türkiye'den sorulur. NATO'nun en güçlü üyesiyiz. Ayrılmak gibi bir gündemimiz hiç olmadı, ABD kadim dostumuz, ortağımız vs.
Diğer taraftan iktidar partisinin son sloganı, 'inandığın yolda yürü' şeklinde. Bu mu inandığınız yol?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025