İmam Cafer (a.s) Ebu Hanife'ye dönerek onu, kıyasla amel etmekten men etti ve şöyle dedi; "Ey Numan! Babam bana anlattı. O da dedesinden duymuş ki, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur; Dini bir mesele hakkında kişisel görüşüne dayanarak kıyas yapan ilk kişi iblis'tir. Yüce Allah (c.c) ona 'Adem'e secde et' dediği zaman o, şu karşılığı vermiştir; Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten onu ise balçıktan yarattın?"
? İmamın sorduğu sorulardan biri şuydu; "Allah katında adam öldürmek mi, yoksa zina mı daha büyük günahtır?"
Ebu Hanife; "Adam öldürmek" der.
İmam (a.s); "O halde neden Yüce Allah adam öldürmede iki şahidi kabul ederken, zina suçunda dört şahitten aşağısını kabul etmiyor?"
Bu noktada Ebu Hanife verecek bir cevap bulamaz. Böylece İmam kıyas yöntemini açık bir şekilde reddetmiş olur.
İmam'ın Ebu Hanife'ye yönelttiği sorulardan biride şudur; "Namaz mı üstündür, yoksa oruç mu?" Ebu Hanife; "Namaz daha üstündür" cevabını verir.
Bunun üzerine İmam Cafer (a.s) şöyle buyurur; "Senin görüşünde olduğu gibi kıyas yapmak gerekirse, bu takdirde hayızlı olan kadının, hayızlı iken kılamadığı namazları kaza etmesi gerekir. O halde iken tutamadığı oruçları değil. Oysa Allah (c.c) o haldeki kadının oruçlarını kaza etmesini vacip kılmıştır. Namazlarını değil."
İmam bununla Ebu Hanife'ye dinin kıyas yoluyla anlaşılamayacağını anlatmak istiyordu.
İmam devam ederek şunları sorar; "İdrar mı daha pistir yoksa meni mi?" Ebu Hanife "İdrar pistir" der.
İmam buyurdu ki; "Senin kıyas yöntemine göre idrardan dolayı gusül almak gerekir. Çünkü o daha pistir. Meni değil. Ama yüce Allah idrardan dolayı değil, meniden dolayı gusül alınmasını farz kılmıştır."
? Daha birçok soru karşısında aciz kalan Ebu Hanife şöyle der; "Bu günden sonra bir daha Allah'ın (c.c) dini hakkında kişisel görüş (rey) ve kıyas esasında görüş belirtmeyeceğim."
İmam (a.s) şu karşılığı verdi; "Bu mümkün değil. Çünkü liderlik sevdası senden öncekilerin yakasını bırakmadığı gibi, seninde yakanı bırakmayacaktır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eseri Sh:388-393)
Yine Sünni denilen eserlerde şöyle anlatılır; Ebu Hanife, İmam Cafer Sadık'a (a.s) şöyle dedi: "Fedanız olayım. Sizden nakletmem için bana bir hadis söyleyiniz."
Hz. Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Babalarım, Allah Resulünden şöyle rivayet etmiştir: "Allah, Benim Ehl-i Beyt'imin misak ve tıynetini en yüce illiyinden almış ve Şialarımızın tıynetini de ondan almıştır. Eğer gök ve yer ehli bu hakikati değiştirmek için bir araya gelerek çaba sarf etse bunu başaramazlar."
Bu sözden sonra Ebu Hanife ve yanındakiler şiddetli bir şekilde ağlamaya başladılar. (Şeyh Müfit, El-İhtisas, s. 189; Kadı Numan Mağribi, Deaimu'l İslam, c. 1, s. 95)
Yine aynı eserlerde Ebu Hanife'nin şu sözü nakledilir;
"İlimde, ibadette, takvada Cafer bin Muhammed gibi birini hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak duymamış ve hiçbir beşerin kalbinden geçmemiştir."
Ebu Hanife, İmam Bakır Hazretleri, kardeşi Hz. Zeyd ve İmam Cafer Hazretleri döneminde yaşamıştır. Yani Ebu Hanife, Emevi saltanatının son bölümüne, Abbasi saltanatının da ilk bölümüne tanıklık etmiştir. Hem Emeviler, hem de Abbasiler onun bir Ehl-i Beyt yareni olduğunu çok iyi bildikleri için devamlı gözetim altında tutmuşlardır. Hatta Ebu Hanife'nin itibarından faydalanmak için ona değişik görevler teklif etmişler ama Ebu Hanife hepsini reddetmiştir. (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, V, 559)
Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik (aleyhi lane) tarafından şehit edilen İmam Bakır'ın kardeşi Hz. Zeyd için Ebu Hanife şöyle diyordu; "Zeyd'in bu çıkışı (Emevi saltanatına isyanı) Rasûlullah'ın Bedir günündeki çıkışına benziyor. "
Abbasi halifesi Mansur, Ebu Hanifeyi kontrol etmek ve gücünden faydalanmak için ona Bağdat kadılığı görevini vermek istemiş ama Ebu Hanife bu teklifi reddetmişti.
Hicri 45 yılında Hz. Ali (a.s.)'ın torunlarından Muhammed en-Nefsü'z Zekiye ile kardeşi İbrahim'in, Abbâsilere isyan etmeleri ve şehit edilmeleri karşısında Ebu Hanife Irak'ta, İmam Malik Medine'de açıkça iktidarı (Abbasileri) tenkit etmişlerdir. Bu yüzden ikisi de kırbaçlatılmış, işkence görmüş hapsedilmişlerdir. 70 yaşlarında hapse atılan Ebu Hanife her gün yapılan sistemli işkenceler neticesinde şehit olmuştur. (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Târih, V, 559, en-Nemeri, el-Intika, 170).
? İmamın sorduğu sorulardan biri şuydu; "Allah katında adam öldürmek mi, yoksa zina mı daha büyük günahtır?"
Ebu Hanife; "Adam öldürmek" der.
İmam (a.s); "O halde neden Yüce Allah adam öldürmede iki şahidi kabul ederken, zina suçunda dört şahitten aşağısını kabul etmiyor?"
Bu noktada Ebu Hanife verecek bir cevap bulamaz. Böylece İmam kıyas yöntemini açık bir şekilde reddetmiş olur.
İmam'ın Ebu Hanife'ye yönelttiği sorulardan biride şudur; "Namaz mı üstündür, yoksa oruç mu?" Ebu Hanife; "Namaz daha üstündür" cevabını verir.
Bunun üzerine İmam Cafer (a.s) şöyle buyurur; "Senin görüşünde olduğu gibi kıyas yapmak gerekirse, bu takdirde hayızlı olan kadının, hayızlı iken kılamadığı namazları kaza etmesi gerekir. O halde iken tutamadığı oruçları değil. Oysa Allah (c.c) o haldeki kadının oruçlarını kaza etmesini vacip kılmıştır. Namazlarını değil."
İmam bununla Ebu Hanife'ye dinin kıyas yoluyla anlaşılamayacağını anlatmak istiyordu.
İmam devam ederek şunları sorar; "İdrar mı daha pistir yoksa meni mi?" Ebu Hanife "İdrar pistir" der.
İmam buyurdu ki; "Senin kıyas yöntemine göre idrardan dolayı gusül almak gerekir. Çünkü o daha pistir. Meni değil. Ama yüce Allah idrardan dolayı değil, meniden dolayı gusül alınmasını farz kılmıştır."
? Daha birçok soru karşısında aciz kalan Ebu Hanife şöyle der; "Bu günden sonra bir daha Allah'ın (c.c) dini hakkında kişisel görüş (rey) ve kıyas esasında görüş belirtmeyeceğim."
İmam (a.s) şu karşılığı verdi; "Bu mümkün değil. Çünkü liderlik sevdası senden öncekilerin yakasını bırakmadığı gibi, seninde yakanı bırakmayacaktır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eseri Sh:388-393)
Yine Sünni denilen eserlerde şöyle anlatılır; Ebu Hanife, İmam Cafer Sadık'a (a.s) şöyle dedi: "Fedanız olayım. Sizden nakletmem için bana bir hadis söyleyiniz."
Hz. Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Babalarım, Allah Resulünden şöyle rivayet etmiştir: "Allah, Benim Ehl-i Beyt'imin misak ve tıynetini en yüce illiyinden almış ve Şialarımızın tıynetini de ondan almıştır. Eğer gök ve yer ehli bu hakikati değiştirmek için bir araya gelerek çaba sarf etse bunu başaramazlar."
Bu sözden sonra Ebu Hanife ve yanındakiler şiddetli bir şekilde ağlamaya başladılar. (Şeyh Müfit, El-İhtisas, s. 189; Kadı Numan Mağribi, Deaimu'l İslam, c. 1, s. 95)
Yine aynı eserlerde Ebu Hanife'nin şu sözü nakledilir;
"İlimde, ibadette, takvada Cafer bin Muhammed gibi birini hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak duymamış ve hiçbir beşerin kalbinden geçmemiştir."
Ebu Hanife, İmam Bakır Hazretleri, kardeşi Hz. Zeyd ve İmam Cafer Hazretleri döneminde yaşamıştır. Yani Ebu Hanife, Emevi saltanatının son bölümüne, Abbasi saltanatının da ilk bölümüne tanıklık etmiştir. Hem Emeviler, hem de Abbasiler onun bir Ehl-i Beyt yareni olduğunu çok iyi bildikleri için devamlı gözetim altında tutmuşlardır. Hatta Ebu Hanife'nin itibarından faydalanmak için ona değişik görevler teklif etmişler ama Ebu Hanife hepsini reddetmiştir. (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, V, 559)
Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik (aleyhi lane) tarafından şehit edilen İmam Bakır'ın kardeşi Hz. Zeyd için Ebu Hanife şöyle diyordu; "Zeyd'in bu çıkışı (Emevi saltanatına isyanı) Rasûlullah'ın Bedir günündeki çıkışına benziyor. "
Abbasi halifesi Mansur, Ebu Hanifeyi kontrol etmek ve gücünden faydalanmak için ona Bağdat kadılığı görevini vermek istemiş ama Ebu Hanife bu teklifi reddetmişti.
Hicri 45 yılında Hz. Ali (a.s.)'ın torunlarından Muhammed en-Nefsü'z Zekiye ile kardeşi İbrahim'in, Abbâsilere isyan etmeleri ve şehit edilmeleri karşısında Ebu Hanife Irak'ta, İmam Malik Medine'de açıkça iktidarı (Abbasileri) tenkit etmişlerdir. Bu yüzden ikisi de kırbaçlatılmış, işkence görmüş hapsedilmişlerdir. 70 yaşlarında hapse atılan Ebu Hanife her gün yapılan sistemli işkenceler neticesinde şehit olmuştur. (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Târih, V, 559, en-Nemeri, el-Intika, 170).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- 3 Mayıs Türkçülük 4 Mayıs PKK ile kucaklaşma günü! / 27.03.2025
- Kadir gecesi için hazırladım / 26.03.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- 3 Mayıs Türkçülük 4 Mayıs PKK ile kucaklaşma günü! / 27.03.2025
- Kadir gecesi için hazırladım / 26.03.2025