Can Dündar dünkü "AKP'nin sonbaharı" başlıklı yazısında Türk siyasetinin yakın tarihinden bazı hatırlatmalarla AKP'nin bugün geldiği noktanın tahlilini yapmış. Dündar'ın yaptığı tahlilin giriş kısmı şöyle: "Balayı dönemi"nin uzunluğu evlilikten evliliğe fark eder.Ama Türk sağında "cicim aylarının toplamı" bellidir: 3 yıl... 3 yılın sonunda sıkıntı alametleri başlar... peşinden de inişe geçilir. İnerken olup bitenler, neredeyse hep aynıdır: Önce balayı dönemindeki üslup değişir, çelebiliğin yerini bir kabadayı tavrı alır. Sonra basınla ve muhalefetle ağız dalaşı başlar. Parti içinden yükselen çatlak sesler susturulur. Baskın seçim haberleri dile yerleşir. Ve peşinden seçim gelir."Dündar bu teziyle ilgili örnekleri de; Menderes'in DP'si, Demirel'in AP'si, Özal'ın ANAP'ı ve Erdoğan'ın AKP'si şeklinde sıralayıvermiş. Ve yazısını Kirkegaard'ın şu meşhur sözleriyle noktalamış: "Hayat ileriye doğru yaşanır ama geriye doğru anlaşılır."Dündar'ın noktaladığı yerden, yani Kirkegaard'ın sözlerinden başlayalım?Doğrudur, hayat ileriye doğru yaşanır ve geriye doğru anlaşılır? Bununla ilgili atalarımızın da veciz ifadeleri mevcuttur: Geçmiş geleceğin aynasıdır, Tarih tekerrürden ibarettir?Özellikle Türk siyasetinde, tarihin tekerrürünü bugünlerde yaşadığımız olaylar net bir şekilde ortaya koyuyor. Tarihte yaşanan acı-tatlı tecrübelerden ders almayan siyasetçileri nasıl bir son beklediğini söylemeye bile gerek yok. AKP hükümeti üç yılını doldurdu. Can Dündar da dahil olmak üzere birçok yazar ve çizer hükümetin ülkeyi sürüklediği uçurumu ve AKP ile içine sokulduğumuz darboğazı yeni fark edenlerden. Bizler AKP hükümeti iktidara geldikten çok kısa bir süre sonra, hükümetin ülkeyi sürüklediği tehlikeli rotaya dair yüzlerce yazıyla gerekli uyarıları yapmıştık. O gün için hükümeti eleştirmek, bugün Erdoğan ve partisini eleştirenler de dahil olmak üzere asla ve kat'a cüret edilmemesi gereken bir tabu haline getirilmişti. Doğal olarak ülkenin sürüklendiği vahim tabloya işaret eden bizler de, bu tabuyu zorlayan maksatlı ve kıskanç zümreyi oluşturuyorduk! Nedense AKP'nin icraatlarını eleştirmek o gün için AKP'yi çekememenin ve onu kıskanmanın doğal refleksi olarak algılanıyordu. Aslında bizlerin yaptığı bu önemli vazife ve misyon, Basra harap olmadan bir şeyler yapabilmek ve söyleyebilmek amacını taşıyordu. Ama ne yazık ki, Basra harap oldu ve medyadaki aklıevvellerin bazıları uyanmaya başladı. Osmanlı gibi koca bir imparatorluğun çöküşünün asırlar sürmesini ve bu çöküş sürecinin "muhteşem çöküş" olarak isimlendirilmesini hatırlayıp, "Türkiye Cumhuriyeti de öyle 3 yılda çökecek- çökertilecek değil ya!" diye düşünenler olabilir. Ama çağ değişti ve artık çöküşler o kadar uzun zaman almıyor. Ayrıca enkazı üzerine kurulduğu genç Türkiye Cumhuriyeti'yle 3 kıtada 6 asır hüküm sürmüş Osmanlı da takdir edersiniz ki aynı kefeye konulamaz. AKP hükümeti 3 yıl içerisinde 82 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'ni, başta bağımsızlık ve üniter devlet yapısı olmak üzere çökertmiştir. AKP'nin ülkeyi bu hale getirmesini, 3 yıldır gözlerini, kulaklarını ve ağızlarını kapalı tutmak suretiyle seyredenlerden bazılarının, bugün uyanmış olmaları "zararın neresinden dönülürse kardır" mantığıyla bile geçiştirilme kıvamını çoktan aştı. Çünkü artık o "zarar" telafi edilemez boyutlara ulaştı. Fakat buna rağmen her zaman olduğu gibi yine ümit var ama 3 yıl boyunca uyuyup şimdi uyananların gösterdiği yerde değil. Birinci Dünya savaşı sonrasında da bu ülke benzer bir durumu yaşamıştı. O gün de işler içinden çıkılamaz bir boyuta ulaşmış, ümitler tükenme noktasına gelmişti. Ama o gün de, ümidini ve inancını yitirmeyip, işgalci ve işbirlikçiye dersini veren Türk milletiydi. Bugün de aynı dersi yine Türk milleti verecektir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012