Neden mi böyle düşünüyorum...
Çünkü burası Türkiye Cumhuriyeti devleti.
Çünkü bu devleti kuran irade, Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Bu ülkede hiçbir şeyi kendi doğasına bırakmazlar ve bırakmadılar da!
1938 yılı sonrası, nasıl adım adım yeniden Batı'nın güdümüne girdiğimizi iyi analiz etmek lazımdır.
Bütün mesele, Atatürk'ün tam bağımsızlık ülküsüdür.
Tam bağımsız olmayı başaran aziz Atatürk'ten sonra, işler tekrar her konuda talimat alan bir Türkiye konumuna evrilmiştir.
Tek bir neden olmamakla birlikte, asıl vazgeçilen hayati önemdeki konu, tam bağımsızlık ülküsü olmuştur.
Oysa büyük önder Atatürk bakınız bu konuda neler söylemişti:
"Tam Bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur.
Bu vazife, bütün millete ve tarihe karşı üstlenilmiştir. Bu vazifeyi yüklenirken, tatbik kabiliyeti hakkında şüphe yok ki çok düşündük.
Fakat, netice olarak edindiğimiz görüş ve iman, bunda muvaffak olabileceğimize dairdir.
Biz, böyle işe başlamış adamlarız.
Biz, yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Bir hataya uyma yüzünden bu özelliklerden mahrum kalmaya tahammül edemeyiz.
Bilgin, cahil, istisnasız bütün millet fertleri, belki içinde bulundukları güçlükleri tamamen anlamaksızın, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmış ve fakat sonuna kadar kanını akıtmaya karar vermiştir. O nokta, tam bağımsızlığımızın temini ve devam ettirilmesidir.
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir.
Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir.
Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz." (1921, Nutuk II, s. 623-624)
Şimdi siz söyleyin, biz bugün tam bağımsız bir ülke miyiz?
Hele NATO gibi en büyük terör örgütlerini kuran ve organize eden bir yapının içindeyken!
AB kapılarında yalvar yakar dilenci gibi gezinirken.
Körfez ülkelerinden para dilenmeye gittiğimizde, elimize bir futbol topu tutuşturulurken.
ABD'nin NATO'ya almak istediği her ülkeye, tıpış tıpış onay verirken.
Küresel finans elitlerinin refere ettiği isimleri en hayati kurumlarımızın başına getirmek durumunda kalırken.
Siz hangi bağımsızlıktan bahsediyorsunuz.
Bu ülkede bağımsızlığı parti ismi yapan tek hareket, Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Savunduğu ülkü ve ilkeler, Atatürk'ün ileri sürdüğü tezlerle birebir aynıdır.
İşte sırf bu yüzden olacak ki, bu parti ile hiçbir partinin ittifak etmesine izin verilmedi.
Atatürk'ün izinden giden ve hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyen bu hareketin ebedi lideri Prof. Dr. Haydar Baş'a hangi operasyonların çekildiğinden, sadece Türk halkının yüzde birinin doğru düzgün haberi olmuştur.
Bugün aynı operasyonların merkezindeki isim, Hüseyin Baş'tır.
Baş'ın tek suçu ise, Atatürk'ün izini tavizsiz olarak takip etmesidir.
Yani milletimiz iktidar ve muhalefet tarafından, aslına bakılırsa, tam olarak kuşatma altındadır.
Bu kuşatma yakın bir zamandan beri yarılmaya başlanmış gibi gözükmektedir.
CHP içindeki değişim savaşlarına tam olarak bu çerçevede bakılmalıdır.
Değişim isteyen kesimler, Atatürk'ün bu ülküsüne ne kadar sadık kalacaklardır.
Türkiye'nin geleceğinde söz sahibi olacak ittifakların, bu hassasiyetlere sahip çıkan partiler olacağı aşikardır.
Buna en büyük destek ise, Türk milleti tarafından gelecektir.
İşin özüne bakıldığında ise görülen sosyolojik gerçek şudur: Artık hiç bir parti tek başına bu ülkede iktidar olamayacaktır.
Buna en büyük gerekçe ise, ne olduğu tam olarak henüz anlaşılamayan, başkanlık sistemidir.
Bu da demek oluyor ki, bundan böyle Atatürk ve Cumhuriyet paydasında buluşmaların gerçekleşmesi kaçınılmaz hale gelecektir.
Herkes kendini iktidara en yakın parti olarak görme refleksiyle söylem geliştirmeye devam ederse, daha çok 5 yıllar heba olup gidecektir.
En sonunda ise, ortada siyaset yapacak ülke bile kalmayabilir!
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025
- Ne ekersen onu biçersin! / 24.03.2025
- Muhalefete tarihi görev: TEK ÇATI altında birleşin / 23.03.2025