Erzurum'un en meşhur kaynak sularından Cennet Çeşmesi'nin başındayız. Gürül gürül akan üç kurnasını seyretmek dahi insanı serinletiyor. Mahmut ile Ali Haydar'ın çeşmenin taşına zircirli bağlı bulunan bakır tası kapma yarışmalarını seyrederken, üst tarafa iliştirilen bir ayet meali dikkatimi çekiyor: "Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık, niçin şükretmiyorsunuz?" (Vakıa: 70). Bundan önceki ayetler de mealen şöyle: "Şimdi siz içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz yoksa indiren Biz miyiz?"
Çocukların birbirlerini ıslatmalarına aldırmadan ünlü seyyahımız, dedemiz Evliya Çelebi'nin bu çeşme hakkındaki söylediklerini hatırlamaya çalışıyorum:
"... Havası gayet latiftir ki, adam adeta ebedi bir dirilik bulur. Tatlı ve saf suyu dirilik suyudur... Cennet Pınarı denilen sudan temmuzda içen Allah'ın; 'Her şeyi sudan diri kıldık' (Enbiya: 30) ayetini hatırlar."
Cennet Çeşmesi'nin başında, Erzurum sularına dair şiirleri hatırlamaya çalışırken, bizim Ali Haydar arabanın kontağını çeviriyor ve önceden açık unutulan radyodan yanık sesli bir halk ozanı olan Sıtkı Eminoğlu'nun sesinden başlık yaptığımız mısralar yankılanıyor. Meğer yerel bir radyoda, Beyaz Ay Derneği Erzurum şube Başkanı İsrafil Bayrakçı'nın "Sazımız Sözümüz" adlı programına rastlamışız. Aşık Nuri Çeraği'ye ait olduğunu öğrendiğimiz bu şiirin ancak iki mısraını daha alabildim:
"Adam var ki, denizleri kurutur
Adam da var, bir damdan göl yapar."
Şairin gönlünden satırlara dökülen, bize kadar ulaşan şu dört mısra dahi sayfalarca konuşabileceğimiz nice kapılar aralıyor, nice ufuklar açıyor.
Bu vatanın, bu toprakların leziz sularından içen herkes, bal yapabilmenin yollarını aramalı, bal yapanlara destek olmalı, omuz vermelidir.
Yine aynı sudan içtiği halde zehir yapanlara, zehir kusanlara kesinlikle destek olmamalı ve mutlaka engel olmalı. "Bu diyarın suları yılanları öldürür, çiyanları çarpar, bu vatanın sularından ancak bal yapılır, zinhar zehir yapılmaz" hakikatini kavlen ve fiilen tüm inasanlığa ilan etmeli.
Bereketsizliği ve beceriksizliği ile denizler, deryalar içre nice hazinelere sahip bu ülkeyi, susuzluğa, yokluğa, yoksulluğa mahkum eden, denizleri kurutan cinsten yöneticilerin tahakkümünden ve tasallutundan kurtarıp, bir damlayı göle çevirmesini bilen becerikli kadrolara teslim etmek gerekmektedir. Şairin; "Göl yerinde elbet sular bulunur/Yine vardır diye ümit olunur" dediği gibi, bu ülkede damlayı göle çevirecek becerikli kadrolar elbette mevcuttur.
İçtiği sudan bal yapacak hünerli, bir damladan göl yapacak kadar bereketli kadroların tez zamanda iş başına gelmesi dileğiyle...
Çocukların birbirlerini ıslatmalarına aldırmadan ünlü seyyahımız, dedemiz Evliya Çelebi'nin bu çeşme hakkındaki söylediklerini hatırlamaya çalışıyorum:
"... Havası gayet latiftir ki, adam adeta ebedi bir dirilik bulur. Tatlı ve saf suyu dirilik suyudur... Cennet Pınarı denilen sudan temmuzda içen Allah'ın; 'Her şeyi sudan diri kıldık' (Enbiya: 30) ayetini hatırlar."
Cennet Çeşmesi'nin başında, Erzurum sularına dair şiirleri hatırlamaya çalışırken, bizim Ali Haydar arabanın kontağını çeviriyor ve önceden açık unutulan radyodan yanık sesli bir halk ozanı olan Sıtkı Eminoğlu'nun sesinden başlık yaptığımız mısralar yankılanıyor. Meğer yerel bir radyoda, Beyaz Ay Derneği Erzurum şube Başkanı İsrafil Bayrakçı'nın "Sazımız Sözümüz" adlı programına rastlamışız. Aşık Nuri Çeraği'ye ait olduğunu öğrendiğimiz bu şiirin ancak iki mısraını daha alabildim:
"Adam var ki, denizleri kurutur
Adam da var, bir damdan göl yapar."
Şairin gönlünden satırlara dökülen, bize kadar ulaşan şu dört mısra dahi sayfalarca konuşabileceğimiz nice kapılar aralıyor, nice ufuklar açıyor.
Bu vatanın, bu toprakların leziz sularından içen herkes, bal yapabilmenin yollarını aramalı, bal yapanlara destek olmalı, omuz vermelidir.
Yine aynı sudan içtiği halde zehir yapanlara, zehir kusanlara kesinlikle destek olmamalı ve mutlaka engel olmalı. "Bu diyarın suları yılanları öldürür, çiyanları çarpar, bu vatanın sularından ancak bal yapılır, zinhar zehir yapılmaz" hakikatini kavlen ve fiilen tüm inasanlığa ilan etmeli.
Bereketsizliği ve beceriksizliği ile denizler, deryalar içre nice hazinelere sahip bu ülkeyi, susuzluğa, yokluğa, yoksulluğa mahkum eden, denizleri kurutan cinsten yöneticilerin tahakkümünden ve tasallutundan kurtarıp, bir damlayı göle çevirmesini bilen becerikli kadrolara teslim etmek gerekmektedir. Şairin; "Göl yerinde elbet sular bulunur/Yine vardır diye ümit olunur" dediği gibi, bu ülkede damlayı göle çevirecek becerikli kadrolar elbette mevcuttur.
İçtiği sudan bal yapacak hünerli, bir damladan göl yapacak kadar bereketli kadroların tez zamanda iş başına gelmesi dileğiyle...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025