İnsanlığa indirilen son ilahi mesajı, Kerim Kitabımızı okurken, bizden önceki toplumların kıssalarını anlamaya çalışırken öyle tablolarla karşılaşıyoruz ki; "tam da bizi ve günümüzü anlatıyor" demekten kendimizi alamıyoruz.
Son Elçi vasıtasıyla insanlığa ulaşan son kitapta yer aldığına göre zaten her döneme ve kıyamete kadar gelecek bütün dönemlere yönelik mesajlar içerdiği altı çizilmesi gereken bir hakikattir.
Bizden önceki toplumların hayatlarını ve yaptıkları hataları anlatan Kur'an ayetlerini okurken mutlaka; "kızım sana söylüyorum gelinim sen işit" uyarısı eşliğinde okumamız gerekiyor.
Mesela Cuma suresinin beşinci ayetini okurken bu Tevrat'tan söz ediyor, onun hükümleri ile amel etmeyen yahudi bilginlerini eleştiriyor deyip geçebilir miyiz?
Elbette bu Kur'an ayetinin Ümmet-i Muhammed'in bilginlerine de bir mesajı var:
"Kendilerine Tevrat verilip, içindekileri yapmakla mükellef kılınan, sonra da O'nunla amel etmeyip, O'ndan faydalanmayan Yahudilerin durumu, faydalı kitaplar taşıyan eşeklerin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlamaya alışmış olanların durumu ne kötüdür. Çünkü Allah, böyle yaratılış gayesi dışında yaşantı sürdürenleri, asla doğru yola çıkarmaz."
Tıpkı Cuma suresinin bu ayetinde olduğu gibi A'raf suresi 168. ayeti de okurken tam da günümüzün fotoğrafı, tam da bugünün Müslümanının tam tarifi demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Devlet kurumlarıyla, belediyeler ile iş yapan, ihalelere girip-çıkan tanıdıklardan öyle şeyler dinliyoruz, öyle ilginç uygulamalar duyuyoruz ki bu ayette çizilen ibretlik tablo ile nerdeyse birer bir örtüşüyor.
"Nasıl olsa affolacağız" diyerek devlet malını yiyenin haddi hesabı yok:
"Onlardan sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba (Tevrat'a) vâris oldular ama âyetleri tahrif etme karşılığında şu değersiz dünya metâını alıp "Nasılsa affa nail oluruz! " düşüncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile, öbür yandan yine gayr-ı meşrû bir metâ, bir rüşvet zuhûr etse, onu da alırlar. Peki, onlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı? Ve kitabın içindekileri ders edinip okumamışlar mıydı? Halbuki ebedî âhiret yurdu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?"(A'raf:168)
Bu cennet vatanı, bu çilekeş milleti on beş sene içinde bölünmenin eşiğine, uçurumun başına getiren mevcut iktidar kadrosuna durmadan fetva uyduran sözde ilim adamlarına, yazar-çizer takımına, akşam-sabah iktidara yıkama-yağlama çeken bay ve bayanlara bu ayetin söylediği nice hakikatler yok mu?
Ne dersiniz?
Son Elçi vasıtasıyla insanlığa ulaşan son kitapta yer aldığına göre zaten her döneme ve kıyamete kadar gelecek bütün dönemlere yönelik mesajlar içerdiği altı çizilmesi gereken bir hakikattir.
Bizden önceki toplumların hayatlarını ve yaptıkları hataları anlatan Kur'an ayetlerini okurken mutlaka; "kızım sana söylüyorum gelinim sen işit" uyarısı eşliğinde okumamız gerekiyor.
Mesela Cuma suresinin beşinci ayetini okurken bu Tevrat'tan söz ediyor, onun hükümleri ile amel etmeyen yahudi bilginlerini eleştiriyor deyip geçebilir miyiz?
Elbette bu Kur'an ayetinin Ümmet-i Muhammed'in bilginlerine de bir mesajı var:
"Kendilerine Tevrat verilip, içindekileri yapmakla mükellef kılınan, sonra da O'nunla amel etmeyip, O'ndan faydalanmayan Yahudilerin durumu, faydalı kitaplar taşıyan eşeklerin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlamaya alışmış olanların durumu ne kötüdür. Çünkü Allah, böyle yaratılış gayesi dışında yaşantı sürdürenleri, asla doğru yola çıkarmaz."
Tıpkı Cuma suresinin bu ayetinde olduğu gibi A'raf suresi 168. ayeti de okurken tam da günümüzün fotoğrafı, tam da bugünün Müslümanının tam tarifi demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Devlet kurumlarıyla, belediyeler ile iş yapan, ihalelere girip-çıkan tanıdıklardan öyle şeyler dinliyoruz, öyle ilginç uygulamalar duyuyoruz ki bu ayette çizilen ibretlik tablo ile nerdeyse birer bir örtüşüyor.
"Nasıl olsa affolacağız" diyerek devlet malını yiyenin haddi hesabı yok:
"Onlardan sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba (Tevrat'a) vâris oldular ama âyetleri tahrif etme karşılığında şu değersiz dünya metâını alıp "Nasılsa affa nail oluruz! " düşüncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile, öbür yandan yine gayr-ı meşrû bir metâ, bir rüşvet zuhûr etse, onu da alırlar. Peki, onlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı? Ve kitabın içindekileri ders edinip okumamışlar mıydı? Halbuki ebedî âhiret yurdu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?"(A'raf:168)
Bu cennet vatanı, bu çilekeş milleti on beş sene içinde bölünmenin eşiğine, uçurumun başına getiren mevcut iktidar kadrosuna durmadan fetva uyduran sözde ilim adamlarına, yazar-çizer takımına, akşam-sabah iktidara yıkama-yağlama çeken bay ve bayanlara bu ayetin söylediği nice hakikatler yok mu?
Ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025