10 Şubat tarihli yazımın başlığı "Mehmetçik sahaya neden çok ama çok geç gönderildi" şeklindeydi.
Kendimce sorular sormuştum ve "Eldeki imkanlarla bölgeye koşuldu. Ama afet öylesine büyüktü ki, eldeki imkanlar aciz kaldı. Yapılması gereken, yapılmadı.
Depremden Pazartesi sabahı gerçekleşti. Eski asker Savunma Bakanı Hulusi Akar, Çarşamba günü 9 bin askeri personelin sahada olduğunu açıkladı. Çarşamba günü akşamı bölgedeki komandoların intikal ettirildiği açıklandı.
Yine Çarşamba günü afet bölgelerine askeri helikopterlerden yiyecek-içecek indirildiği açıklandı. Yine Çarşamba günü Sayın Erdoğan sahada 20 bin asker olduğunu ifade etti.
Ama afet Pazartesi sabah 5'te gerçekleşmişti. Yani asker sahaya çıkarılmamıştı. Oysa sahaya ilk çıkan asker olmalıydı. 2 gün sonra 9 bin değil. Aynı gün 90 bin asker olmalıydı.
Mehmetçik hiçbir şey yapmasa bile vatandaşa psikolojik destek olacaktı. Sokaktaki feryat eden milyonlar, 'Mehmetçiğimizi' görünce 'devlet burada' diyeceklerdi. Sahipsiz olmadıklarını anlayacaklardı.
Eğer Mehmetçik sahada olsaydı, yardım koordinasyonları daha hızlı ve disiplinli sağlanabilecekti.
İnsanlarımız temel ihtiyaçları için daha iyi organize edilecekti. Gelen kurtarma ekipleri birilerinin istediği bölgelere değil ilk gördükleri enkazlara müdahale edecekti.
Şuna eminim ki! Depremin ilk beş saatinde 20 bin, 40 bin, 60 bin askerimiz bölgede olsaydı kurtarılan insan sayımız çok çok daha fazla olurdu" demiştim.
Medya, akademisyenlerde, güvenlik uzmanları da aynı soruyu soruyordu: Mehmetçik sahaya neden geç gönderildi?
Hulusi Akar neden susuyor?
Hadi bizi geç. Çarşamba günü emekli Tuğgeneral, Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi bilimsel danışmanı, akademisyen, yazar Naim Babüroğlu, Yeniçağ'daki yazısında dünü ve bugünü anlattı.
"17 Ağustos 1999 Büyük Marmara depremi saat 3.02'de oldu. TSK, üç saat sonra saat 6.00'da beş merkez oluşturdu.
Saat 8.00'den itibaren TSK'ya bağlı 37 helikopter sahada çalışmaya başladı. Ankara Mevki Hastanesi sağlık ekibi ve malzemeleri bu helikopterlerle deprem bölgelerine gönderildi.
18 Ağustos 1999 sabahı olduğunda 2 bin yaralı tahliye edildi. İki seyyar cerrahi hastane, iki sahra hizmet bölüğü deprem bölgesine gönderildi.
İş makinesi ihtiyacı için dört İstihkam Savaş Bölüğü bölgeye görevlendirildi. Dört seyyar fırın, dört seyyar mutfak, 22 su tankeri, yedi jeneratör, köpek timi, kan, serum ve diğer ihtiyaç malzemeleri deprem bölgesine o gün gönderildi.
Depremin ilk günü özel telefon hatları yoktu. TSK, saat 13.00'te bölgeye uydu cep telefonu ve iki uydu yer terminali gönderdi.
TSK'nın ilk saatlerde müdahalesini sağlayan EMASYA (Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma) Planı'nın 2010 yılında kaldırılması, Arama-Kurtarma faaliyetini ve bölgenin güvenliğinin sağlanmasını geciktirmiştir. DAFYAR (Doğal Afet Yardım) Planı vardı. Planlarda; kim, ne zaman, nerede, nasıl, ne yapacak sorularının cevabını içerecek şekilde tüm ayrıntılar belliydi.
Yaşadığımız 6 Şubat 2023 depreminde en büyük sorun, "Amfibi gücümüzün Foça'daki unsurlarının İskenderun Körfezi'ne intikali 24 saatten daha erken olabilirdi.
2 Tank Çıkarma Gemimiz (LST- TCG Bayraktar ve TCG Sancaktar) depremden 70 saat sonra İskenderun'a varabilmiştir. İskenderun'a 80 mil yani 7 saat mesafede bulunan Mersin'deki TCG İskenderun personel nakliye gemimiz deprem olduktan 18 saat sonra İskenderun'a gelmiştir."
Yine, 6 Şubat 2023'te olan ve 10 ili etkileyen bu büyük felakette, İspanya'nın gönderdiği geminin Türk çıkarma gemilerinden beş saat önde İskenderun'a ulaştığı belirtiliyor: "Foça'da (İzmir) bulunan çıkarma gemilerimiz, Sancaktar ve Bayraktar ile deniz piyade birlikleri çok faydalı unsurlar. İspanya çıkarma gemisi gönderdi ama 20 saat sonra. Önceki gece gelebildi. İspanyol görev grubu, bizim çıkarma gemilerimizden beş saat önce İskenderun'a ulaştı.
Böyle bir gecikme olabilir mi? Böyle bir inisiyatifsizlik olabilir mi? En azından Deniz Piyade birlikleri İskenderun'a gönderilebilirdi."
Dünyada askeri hastanesi bulunmayan ordu yoktur.
Savaş tarihinde de örneği olmayan bir uygulamadır bu. Ordu, deprem gibi afetlerde ve savaşta sahra hastanelerini en kısa sürede kurar ve işletir.
Asker hastanelerinin kaldırılması, TSK'nın sahra hastanesi kurma yeteneğinin budanması, yaralılara müdahaleyi ve canlarını kaybedenlerin tahliyesini geciktirmiştir.
Bunun Türkiye'ye maliyeti yüksek olmuştur. Savaşta, bu maliyetin ve zararın büyüklüğünü öngörmek için uzman olmaya gerek yok.
Yardıma gelen İsrail gibi ülkeler sahra hastanesini kurdular. Savaşta hangi ülkeler, sahra hastanemizi kuracaklar?" (Naim Babüroğlu 6 Şubat Depremi'nde ne oldu? Ya sonrası?15 Şubat 2023 Çarşamba-Yeniçağ)
Tabi iktidar partisinin her başlıkta cevabı cebinde. Cevabı yoksa 'ben öyle takdir ettim' modunda.
TSK'ya komutanlık yapmış, o günleri yaşamış şimdi Savunma Bakanı olan Hulusi Akar'ın bir cevabı var mı?
İstifa edecek mi?
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025