Hükümeti oluşturan üç siyasi partinin, asıl üzerinde kafa yorması gereken konu, Genelkurmay'ın açıklamasında da ifade edildiği gibi, iflas eden ekonomi olması gerekmektedir.
Çünkü iktisadi çöküntü; insanların, kurumların her yönden dejenerasyonunu hızlandırır.
Sayın Derviş, şubat krizinden sonra kendi çalışacağı ekibini oluşturmuş, hesabını kitabını yapmış ve yaz aylarının ortalarında ekonominin rayına oturacağını açıkç a ifade etmişti. Bu nedenle vatandaşlarımızdan, dişlerini ve de kemerlerini biraz daha sıkmalarını istemiştir. Vatandaşlarımızda vatan, millet, gelecek için bütün fedakalıklara bir kez daha boyun eğmişti. Şimdi ise, gelinen nokta da, ekonomi yönetiminden sonbahar sonu gibi yeni bir takvim açıklandı. Yani ekonominin rayına oturması ancak ağaçların yapraklarını dökmeye başlayacağı zamanda olabilecekmiş!
Ağaçlar yapraklarını döker, ekonomi yine rayına oturmazsa, önümüzdeki mevsimin kendine has özelliği olan kar yağışları başlayacaktır. Bu seferde yapraklar fazla döküldüğünden, mesaimizi ancak yaprakları yerden temizlemekle geçirdik, bu ekonomiye, ancak kışın kar lâpa lâpa yağarken düzene sokacağız açıklaması gelebilir!
Sonbaharda okullar açılacak. Odun, kömür, giyecek... gibi pek çok kış hazırlıkları başlayacak. Kısaca yaz mevsiminin zor şartlarına hazırlıklar başlayacaktır. Mevsim şartları gereği yazın bu işleri başaramayanlar, sonbahar veya kışın nasıl başaracaklar?
İnsanımızdan istenilen bütün fedakalıklara rağmen, hükümet halen vatandaşlarına insanca yaşama standartları sağlayamamaktadır. Daha doğrusu verilen hiç bir söz yerine getirilmiyor. İçerde zayıf olan ekonomimiz, dünya konjöktüründe de son sıralarda bulunmaktadır.
Bu zayıf durumumuzu bilen ve gören Avrupa Birliği, Ermeni soykırımın Fransa'da kabul edilmesiyle, sözde Ermeni katliamını kabul etmemizi, Kıbrıs ve Ege'yi...
Bütün bunlar ortada iken "Ulusal Güvenlik Kavramı" ile gündem saptırma ve bu sorunları örtme yolununu seçilmesi...
Yanlışları sebebile ülkeyi ekonomik saha başta olmak üzere iflasa getirenler, "Ulusal Güvenlik Kavramı" tartışmasında birbirleriyle farklı düşünceye sahip koalisyon ortaklığının devamı çok garip bir durum arzetmektedir.
Ülkemizin sıkıntıların aşmak, yoksulluğu ve yolsuzluğu önlemek, her vatandaşına insanca yaşama şartlarını temin etmek; üretimi yatırımı, istihdamı gerçekleştirmek gibi asli vazifesi olanların, kurumlar arası çatışmalarla zaman geçirmeleri, hedeflenen ekonomik düzlüğe çıkmanın yazdan sonbahara, sonbahardan kışa, kışı meçhule tehir açıklamaları ile zaman geçirilmesini sağlamaktadırlar.
Daha doğrusu, yaz var kış var olmayacak ne iş var mantığı devam etmektedir. Ve malesef ülke ekonomisi de çözümü göremeyenlerin elinde oyuncak haline geldi.
Çünkü iktisadi çöküntü; insanların, kurumların her yönden dejenerasyonunu hızlandırır.
Sayın Derviş, şubat krizinden sonra kendi çalışacağı ekibini oluşturmuş, hesabını kitabını yapmış ve yaz aylarının ortalarında ekonominin rayına oturacağını açıkç a ifade etmişti. Bu nedenle vatandaşlarımızdan, dişlerini ve de kemerlerini biraz daha sıkmalarını istemiştir. Vatandaşlarımızda vatan, millet, gelecek için bütün fedakalıklara bir kez daha boyun eğmişti. Şimdi ise, gelinen nokta da, ekonomi yönetiminden sonbahar sonu gibi yeni bir takvim açıklandı. Yani ekonominin rayına oturması ancak ağaçların yapraklarını dökmeye başlayacağı zamanda olabilecekmiş!
Ağaçlar yapraklarını döker, ekonomi yine rayına oturmazsa, önümüzdeki mevsimin kendine has özelliği olan kar yağışları başlayacaktır. Bu seferde yapraklar fazla döküldüğünden, mesaimizi ancak yaprakları yerden temizlemekle geçirdik, bu ekonomiye, ancak kışın kar lâpa lâpa yağarken düzene sokacağız açıklaması gelebilir!
Sonbaharda okullar açılacak. Odun, kömür, giyecek... gibi pek çok kış hazırlıkları başlayacak. Kısaca yaz mevsiminin zor şartlarına hazırlıklar başlayacaktır. Mevsim şartları gereği yazın bu işleri başaramayanlar, sonbahar veya kışın nasıl başaracaklar?
İnsanımızdan istenilen bütün fedakalıklara rağmen, hükümet halen vatandaşlarına insanca yaşama standartları sağlayamamaktadır. Daha doğrusu verilen hiç bir söz yerine getirilmiyor. İçerde zayıf olan ekonomimiz, dünya konjöktüründe de son sıralarda bulunmaktadır.
Bu zayıf durumumuzu bilen ve gören Avrupa Birliği, Ermeni soykırımın Fransa'da kabul edilmesiyle, sözde Ermeni katliamını kabul etmemizi, Kıbrıs ve Ege'yi...
Bütün bunlar ortada iken "Ulusal Güvenlik Kavramı" ile gündem saptırma ve bu sorunları örtme yolununu seçilmesi...
Yanlışları sebebile ülkeyi ekonomik saha başta olmak üzere iflasa getirenler, "Ulusal Güvenlik Kavramı" tartışmasında birbirleriyle farklı düşünceye sahip koalisyon ortaklığının devamı çok garip bir durum arzetmektedir.
Ülkemizin sıkıntıların aşmak, yoksulluğu ve yolsuzluğu önlemek, her vatandaşına insanca yaşama şartlarını temin etmek; üretimi yatırımı, istihdamı gerçekleştirmek gibi asli vazifesi olanların, kurumlar arası çatışmalarla zaman geçirmeleri, hedeflenen ekonomik düzlüğe çıkmanın yazdan sonbahara, sonbahardan kışa, kışı meçhule tehir açıklamaları ile zaman geçirilmesini sağlamaktadırlar.
Daha doğrusu, yaz var kış var olmayacak ne iş var mantığı devam etmektedir. Ve malesef ülke ekonomisi de çözümü göremeyenlerin elinde oyuncak haline geldi.
Hakan Bektaş / diğer yazıları
- Başaramayanlar başarısızdır / 29.03.2006
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001