Ülkemizi yöneten hükümet yetkilileri, dünya konjonktüründe memleketimizin nereye sürüklendiğini maalesef görememektedirler. Ülke içinde yapılan yanlışlıklar sonucu, yitirilen güven nedeniyle moraller bozuk ve her şey iflas etmiş durumda.
Dünya devletleri kendi aralarında birliktelikler meydana getirirken, bizi açıkta bırakmak, için devamlı oyalamaktadırlar. Biz ise, sanki üzerimize ölü toprağı atılmış gibi, hiçbir şeyi umursamaz bir tutum içerisinde habire zaman kaybetmekteyiz. Kaybolan sadece zaman değil. Dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerin başında gelen Türk insanının, enerjisi, bilgisi, aktivitesi de heba olmaktadır.
IMF, Dünya Bankası, AB kıskacında mengeneye alınmış, istikrarsız bir şekilde, rüzgar ne taraftan eserse o tarafa yönelen, istikameti ve hedefi belirsiz bir meçhule sürüklenmekteyiz.
Yarım asırdan beri bizi yönetenlerin uyguladıkları siyasi, ekonomik bütün programlarına, bu ülke insanları rıza göstermediler mi? Onurlu, vatansever bu ülke insanları, ülkemizin dünyada başı dik, alnı açık olsun diye sıkıntılara zamlara, yoksulluğa, sefilliğe boyun eğmediler mi? Yeryüzünde sıkıntılarla, zamlarla, yoksullukla, enflasyonla bu kadar uzun müddet iç içe yaşayan bir ülke gösterilebilir mi?
Bütün bunları yaşayan göğüs geren milletimiz, hala ayakta ise, güçlü toplumsal iradesi sayesindedir. Yanlışları sebebiyle ekonomik batışımızı hızlandıranlar hala iktidarda iseler çözüm siyasal alanda olacaktır. Ülkemizin çok büyük bir ekonomik gelişme potansiyeli vardır. Bilgili, çalışkan, ülke insanın karakteristik yapısını bilen, projeleriyle üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı, kalkınmayı hedef alan becerikli, vatan sevgisiyle dolu çözüm üreten insanların elinde bu potansiyel güç organize edilirse, ülkemiz için özlenen beklenen güzel günler gerçekleşir.
Aksi halde, devamlı borçlanarak borçların kapatılmaya çalışılması, devletin gücünü kullanarak insanlarımızın geliriyle orantılı olmayan zamların uygulanması, üretimin durmasını, kepenklerin kapanmasını, işsizlerin çoğalmasını, kamu arazilerinin satışa çıkarılmasını.... en önemlisi egemenliğin kayıtsız şartsı milletin olduğu TBMM'den, asılların istekleri dışında, ülkenin içinden değil de, dışından gelen istek ve emirlerin vekiller tarafından kanunlaştırılması çalışmaları devam eder.
Kısaca, fedakarlık, yoksulluk, zam sıkıntıları çekerek kendisinden istenilen bedeli halkımız ödemiştir. Bedel ödeme sırası şimdi başarısızlardadır.
Dünya devletleri kendi aralarında birliktelikler meydana getirirken, bizi açıkta bırakmak, için devamlı oyalamaktadırlar. Biz ise, sanki üzerimize ölü toprağı atılmış gibi, hiçbir şeyi umursamaz bir tutum içerisinde habire zaman kaybetmekteyiz. Kaybolan sadece zaman değil. Dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerin başında gelen Türk insanının, enerjisi, bilgisi, aktivitesi de heba olmaktadır.
IMF, Dünya Bankası, AB kıskacında mengeneye alınmış, istikrarsız bir şekilde, rüzgar ne taraftan eserse o tarafa yönelen, istikameti ve hedefi belirsiz bir meçhule sürüklenmekteyiz.
Yarım asırdan beri bizi yönetenlerin uyguladıkları siyasi, ekonomik bütün programlarına, bu ülke insanları rıza göstermediler mi? Onurlu, vatansever bu ülke insanları, ülkemizin dünyada başı dik, alnı açık olsun diye sıkıntılara zamlara, yoksulluğa, sefilliğe boyun eğmediler mi? Yeryüzünde sıkıntılarla, zamlarla, yoksullukla, enflasyonla bu kadar uzun müddet iç içe yaşayan bir ülke gösterilebilir mi?
Bütün bunları yaşayan göğüs geren milletimiz, hala ayakta ise, güçlü toplumsal iradesi sayesindedir. Yanlışları sebebiyle ekonomik batışımızı hızlandıranlar hala iktidarda iseler çözüm siyasal alanda olacaktır. Ülkemizin çok büyük bir ekonomik gelişme potansiyeli vardır. Bilgili, çalışkan, ülke insanın karakteristik yapısını bilen, projeleriyle üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı, kalkınmayı hedef alan becerikli, vatan sevgisiyle dolu çözüm üreten insanların elinde bu potansiyel güç organize edilirse, ülkemiz için özlenen beklenen güzel günler gerçekleşir.
Aksi halde, devamlı borçlanarak borçların kapatılmaya çalışılması, devletin gücünü kullanarak insanlarımızın geliriyle orantılı olmayan zamların uygulanması, üretimin durmasını, kepenklerin kapanmasını, işsizlerin çoğalmasını, kamu arazilerinin satışa çıkarılmasını.... en önemlisi egemenliğin kayıtsız şartsı milletin olduğu TBMM'den, asılların istekleri dışında, ülkenin içinden değil de, dışından gelen istek ve emirlerin vekiller tarafından kanunlaştırılması çalışmaları devam eder.
Kısaca, fedakarlık, yoksulluk, zam sıkıntıları çekerek kendisinden istenilen bedeli halkımız ödemiştir. Bedel ödeme sırası şimdi başarısızlardadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hakan Bektaş / diğer yazıları
- Başaramayanlar başarısızdır / 29.03.2006
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001