Anayasa Mahkemesi "hak ihlâli" tespitinde bulunuyor, yerel mahkeme bunu dinlemiyor. Usul hukukunda yerel mahkeme, Yargıtay kararına karşı direnebilir ve son sözü Yargıtay Genel Kurulu söyler. Yerel mahkeme Genel Kurul kararına uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesi Yargıtay değildir. Yargıtay kararına karşı direnebilen yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararına uymak ve gereğini yapmak zorundadır.
Anayasa hukukunda "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü", temel ilkedir. Bu ilkenin yerine getirilmesini denetleyen yüksek yargı yeri yani anayasal yargının en üst mercii Anayasa Mahkemesi'dir.
Anayasa tüm yasaların üstünde olup, yasama, yürütme ve yargı organları dahil tüm kurum, kuruluş ve kişileri bağlar.
Anayasanın üstünlüğü ilkesi, hukuk devletinin güvencesidir. Siyasal iktidarın keyfiliğini önlemek, seçimle gelebilecek krallığa engel olmak için anayasal yargı getirilmiştir. İktidar hukukla bağlıdır. Hukuk aşılıp, yap yasa/boz yasa ile "hukuk devleti" yerine "yasa devleti" geçirilirse, yapılan yasaların hukuka ve anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
Bu denetim Anayasa Mahkemesi'nde açılacak doğrudan ya da dolaylı iptal davası ile sağlanabilir.
Herkes yasaların anayasaya aykırılığı nedeniyle doğrudan iptal davası açamaz. Ancak görülmekte olan herhangi bir mahkemedeki davanın tarafı ya da katılanı ise, uygulanan yasanın anayasaya aykırılığını o mahkemede öne sürebilir. Hâkim bunu kabul ederse dava dosyası Anayasa Mahkemesi'ne gönderilir. Yargıcın kendisi de, taraflar öne sürmese bile, dava konusu olaya uygulayacağı yasayı anayasaya aykırı görürse dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilir. Yargılama sırasında taraflardan gelebilecek anayasaya aykırılık iddiasını yargıç kabul etmezse, nihai kararla birlikte bu aykırılık iddiası da temyiz yoluyla Yargıtay'a iletilebilir. Dolaylı yoldan aykırılık iddiası bu şekildedir. Ve süreyle sınırlı değildir.
İlgili yasanın anayasaya aykırılığı iddiasıyla doğrudan Anayasa Mahkemesi'nde iptal davasını açabilecek olanlar:
- Cumhurbaşkanı,
- İktidarda bulunan partinin TBMM'deki grubu (iktidarda birden fazla parti varsa yani koalisyon durumunda, en fazla üyeye sahip partinin Meclis'teki grubu),
- Ana muhalefet partisinin Meclis'teki grubu,
- TBMM üye tam sayısının 1/5 tutarındaki milletvekilleridir.
Doğrudan iptal davası süreyle sınırlıdır; iptali istenecek yasanın Resmi Gazete'de yayınlandığı tarihten başlamak üzere 60 gündür.
Anayasa Mahkemesi'nin bir başka önemli görevi de, Devlet eliyle (kamu gücü tarafından) temel hak ve özgürlükleri ihlâl edilen kişilerin "bireysel başvuru" larını incelemektir.
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru için, iç hukuk yollarının tüketilmesi, yani önceden adli ve idari (İdare Mahkemeleri ve Danıştay) mahkemelerde dava açılması ve sonuçlanması gerekmektedir. Ancak bu kural esnetilmektedir. Dava sonuçlanmadan da, tutukluluk süresinin uzaması, âdil yargılanmanın ihlâli gibi nedenlerle kişiler, hak ihlâli gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunabilmektedirler. İşte sıkıntı burada başlamaktadır; Anayasa Mahkemesi hak ihlâli tespit edip de yerel mahkeme buna uyarak sanığın tutukluk halini kaldırır, tahliyesine karar verirse sorun yoktur. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararına uymazsa ne olacaktır? Artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolu gözükmektedir. Mağdur olan kişi AİHM'de dava açabilir. AİHM davayı kabul ederek lehe karar verdiğinde, neler olabileceğine bakalım;
Direnen yerel mahkeme buna karşı da direnebilir, AİHM kararına uymayabilir. Bu durumda beklenecek ve yerel mahkemenin yargılama sonucunda verdiği hüküm kesinleşince. Hükmü veren mahkemeye müracaatla iade-i muhakeme (yargılamanın yenilenmesi) istenebilecektir.
Mahkeme bunu da reddederse;
Yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen karar için yeniden AİHM'ne başvurulabilir mi?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 35/2 maddesinin "başvurunun daha önce Mahkeme tarafından incelenmemiş olması şartı" nedeniyle AİHM'ne başvurulamayacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargılama yetkisini kısıtlayan bu hükmün değişmesi yönünde öneriler verilmişse de henüz sonuç alınamamıştır.
Anayasa Mahkemesi Yargıtay değildir. Yargıtay kararına karşı direnebilen yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararına uymak ve gereğini yapmak zorundadır.
Anayasa hukukunda "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü", temel ilkedir. Bu ilkenin yerine getirilmesini denetleyen yüksek yargı yeri yani anayasal yargının en üst mercii Anayasa Mahkemesi'dir.
Anayasa tüm yasaların üstünde olup, yasama, yürütme ve yargı organları dahil tüm kurum, kuruluş ve kişileri bağlar.
Anayasanın üstünlüğü ilkesi, hukuk devletinin güvencesidir. Siyasal iktidarın keyfiliğini önlemek, seçimle gelebilecek krallığa engel olmak için anayasal yargı getirilmiştir. İktidar hukukla bağlıdır. Hukuk aşılıp, yap yasa/boz yasa ile "hukuk devleti" yerine "yasa devleti" geçirilirse, yapılan yasaların hukuka ve anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
Bu denetim Anayasa Mahkemesi'nde açılacak doğrudan ya da dolaylı iptal davası ile sağlanabilir.
Herkes yasaların anayasaya aykırılığı nedeniyle doğrudan iptal davası açamaz. Ancak görülmekte olan herhangi bir mahkemedeki davanın tarafı ya da katılanı ise, uygulanan yasanın anayasaya aykırılığını o mahkemede öne sürebilir. Hâkim bunu kabul ederse dava dosyası Anayasa Mahkemesi'ne gönderilir. Yargıcın kendisi de, taraflar öne sürmese bile, dava konusu olaya uygulayacağı yasayı anayasaya aykırı görürse dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilir. Yargılama sırasında taraflardan gelebilecek anayasaya aykırılık iddiasını yargıç kabul etmezse, nihai kararla birlikte bu aykırılık iddiası da temyiz yoluyla Yargıtay'a iletilebilir. Dolaylı yoldan aykırılık iddiası bu şekildedir. Ve süreyle sınırlı değildir.
İlgili yasanın anayasaya aykırılığı iddiasıyla doğrudan Anayasa Mahkemesi'nde iptal davasını açabilecek olanlar:
- Cumhurbaşkanı,
- İktidarda bulunan partinin TBMM'deki grubu (iktidarda birden fazla parti varsa yani koalisyon durumunda, en fazla üyeye sahip partinin Meclis'teki grubu),
- Ana muhalefet partisinin Meclis'teki grubu,
- TBMM üye tam sayısının 1/5 tutarındaki milletvekilleridir.
Doğrudan iptal davası süreyle sınırlıdır; iptali istenecek yasanın Resmi Gazete'de yayınlandığı tarihten başlamak üzere 60 gündür.
Anayasa Mahkemesi'nin bir başka önemli görevi de, Devlet eliyle (kamu gücü tarafından) temel hak ve özgürlükleri ihlâl edilen kişilerin "bireysel başvuru" larını incelemektir.
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru için, iç hukuk yollarının tüketilmesi, yani önceden adli ve idari (İdare Mahkemeleri ve Danıştay) mahkemelerde dava açılması ve sonuçlanması gerekmektedir. Ancak bu kural esnetilmektedir. Dava sonuçlanmadan da, tutukluluk süresinin uzaması, âdil yargılanmanın ihlâli gibi nedenlerle kişiler, hak ihlâli gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunabilmektedirler. İşte sıkıntı burada başlamaktadır; Anayasa Mahkemesi hak ihlâli tespit edip de yerel mahkeme buna uyarak sanığın tutukluk halini kaldırır, tahliyesine karar verirse sorun yoktur. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararına uymazsa ne olacaktır? Artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolu gözükmektedir. Mağdur olan kişi AİHM'de dava açabilir. AİHM davayı kabul ederek lehe karar verdiğinde, neler olabileceğine bakalım;
Direnen yerel mahkeme buna karşı da direnebilir, AİHM kararına uymayabilir. Bu durumda beklenecek ve yerel mahkemenin yargılama sonucunda verdiği hüküm kesinleşince. Hükmü veren mahkemeye müracaatla iade-i muhakeme (yargılamanın yenilenmesi) istenebilecektir.
Mahkeme bunu da reddederse;
Yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen karar için yeniden AİHM'ne başvurulabilir mi?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 35/2 maddesinin "başvurunun daha önce Mahkeme tarafından incelenmemiş olması şartı" nedeniyle AİHM'ne başvurulamayacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargılama yetkisini kısıtlayan bu hükmün değişmesi yönünde öneriler verilmişse de henüz sonuç alınamamıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023