Hortumlanan millet ya da bu ülkeyi kim kurtaracak?

2003'ün Aralık ayında akaryakıta yapılan indirim sonrasında olayı sahiplenip "Bütün bunlar nasıl başarıldı zannediyorsunuz. Hortumlar kesildi de ondan" diyen Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz ay 20 gün içinde akaryakıta yapılan 3 zamdan sonra "Olur mu kardeşim, haftada bir zam mı olur, bu kadarı da fazla" demiş ve indirimini kendine malettiği akaryakıt fiyatlarını, üstüste gelen zamlardan sonra bu kez sahiplenmemişti.Tayyip beyin 2003'te söylediği o söz, şu an nasıl hortumlandığımızın bir kanıtıdır aynı zamanda. Öyle ya, indirim yapılması hortumların kesilmesine dalaletse, yapılan zamlar da nasıl hortumlandığımızın bir göstergesidir. Zamlardan şikayet eden sayın başbakanımıza tam burada "günden güne bile zam yapılabilmesine olanak tanıyan 'Petrol Piyasası Kanunu'nu çıkaran siz değil misiniz?" diye sormak gerekiyor; ya da "bu kanunu çıkartırken inisiyatifin artık sizden gideceğini hiç mi düşünmediniz" diye.Devam eden süreçte Tüpraş, Erdemir, Telekom, limanlar ve diğer stratejik şirketlerimizin özelleştirilmesi her ne kadar yama niteliğinde günü kurtarmak adına yapılsa da, olayların arka planında yine bu hortumlar yatmaktadır. Eskiden devletten işadamı kisvesi altında çeşitli paravan şirketler vasıtasıyla yapılan hortumlamalar, şimdilerde devlet eliyle -direk milletin cebinden- yapılıyor.  Bu özelleştirmelerin ve satışların sınır tanımamazlığı artık milletin mahrem kurumlarının da elden çıkartılmasıyla farklı bir boyut kazanırken, milletin bekasının bir manada garantisi bu kurumlar, basit matematik işlemler dahi yapılmadan üç paraya satılıyor. Mesela bir Türk Telekom'un özelleştirilmesi, stratejik konumunu bir tarafa bırakıp sadece ekonomik boyutta bakıldığı zaman bile tam bir felaket. 2004 yılında 1.7 milyar dolar kar eden bu şirket, satıldığı 6,55 milyar doları 3,8 yılda çıkartabilecek kapasitede. Ama gelin görün ki, bu en basit hesap bile yapılmamış ve bir hiç uğruna ülkenin bu can damarları kesilmiştir. Objektif olarak bakılırsa, aslında bir basit beyin jimlastiğinin bile yapılmaması, özelleştirmelerin kimler adına ve ne amaçla yapıldığını ispatlamaya yeter de artar bile. Bu hesabı dahi yapmayanlar, yarın birgün o koltuklardan indiklerinde, aynı bugün yargılanan eski vekiller ve bakanlar gibi bunların hesabını bir bir verecekler "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diye yazan kürsülerin önünde. Bir düşünün, 35 milyon kilometre kablo ve 110 bin kilometre fiber optik yatırımı olan, kuş uçmaz kervan geçmez vatan topraklarında bile taşınmazlara sahip ülkenin en mahrem kurumu, sadece ve sadece Türkiye'nin borcunun 6 haftalık faizi için peşkeş çekiliyor.Yazık!Vallahi yazık!Dün mandacı zihniyetin merhum Mustafa Kemal'e rağmen yapamadığını, bugün o zihniyetin uzantısı zevat maalesef icraata geçirmiş durumda. Ve bunu bir acz içerisinde değil, şevk içerisinde yapmakta. Batılı olmanın, Avrupa'ya yaranmanın, Irak'a bomba yağdıranların kanlı ellerine yağ dökmenin şevki içerisinde. Uşaklığa alışık olmayan Türk milletinin basireti er geç bu oyunu da bozmalıdır, bozacaktır. Çünkü bu özenti ve teslimiyet Türk milletine ait değildir, bu çarpık zihniyet bizzat bu teslimiyetin mimarlarına aittir. Unutulmamalıdır ki, demokrasi yoluyla da olsa dünyada pekçok istenmeyen insan, acz içinde yaşamaya terkedilen milletinin attığı oylarla ülkelerin başına geçmiş ve rol aldıkları dünya sahnesinden hizmet ettikleri güç odaklarının işlerini gördükten sonra, üzerlerindeki kirli ellerin çekilmesiyle ve bir vatan sevdalısının ortaya çıkmasıyla silinip gitmiştir. Türkiyemizin de ihtiyacı olan böyle bir kişi, böyle bir vatansever, yani Atatürk'ün başlattığı kuvva hareketini tekrardan Türk milletinin gönlünde harlayabilecek böyle bir önderdir. Çünkü Türk'ün makus tarihi hep o önderler tarafından değiştirilmiş, hep o önderler tarafından yazılmıştır.Bugün çoğu önder diye nitelenen kişiler medyada doğmuştur ama bu ülkeyi kurtaracak kişi emin olun ki önder doğmuştur. Bugün bu teslimiyetçi zihniyeti altedecek kişi de yine böyle bir önder olacaktır, olmalıdır...