Hedef İran'ın ekonomisi
Türkiye’deki İran uzmanları ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların ‘tarihin en ağır yaptırımları’ olarak nitelerken, Trump yönetiminin asıl amacının İran’ı ekonomik olarak zayıflatmak olduğuna işaret etti
09.11.2018 00:00:00
İran uzmanları, ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve başlamasının ardından İran'a ilişkin açıklamalarını, 4 Kasım'da yürürlüğe giren yaptırım kararlarını değerlendirdi.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, ABD'nin İran'a yönelik yaptırım kararından sonra 8 ülkenin İran'dan petrol ithalini yüzde 30'lara kadar düşürdüğünü söyledi.
ABD'nin bu 8 ülkenin İran ile olan ithalatını azaltmasını iyi niyet göstergesi olarak değerlendirdiğini belirten Aslan, "Yaptığımız petrol istatistikleri araştırmalarında yaptırımlardan geçici olarak muaf tutulan bu 8 ülkenin Mayıs ayından sonra İran'dan aldıkları petrolden bir miktar geri çekildiklerini gördük. ABD, yaptırım kararını alırken bu ülkelere, 'İran'dan petrol alımlarınızı azaltın, biz sizin iyi niyetinizi görelim ve ona göre size muafiyet verip vermeyeceğimize karar verelim' dedi. Çünkü bu ülkelerin, İran'dan yaptıkları petrol ithalatına bakıldığında bu yılın Şubat, Mart, Nisan ayındaki rakamları ile Temmuz, Ağustos, Eylül ayındaki rakamları arasında yüzde 30 bir azalma olduğu çok net görülüyor" diye konuştu.
ABD müttefiklerine tokat atıyor
Aslan, ABD'nin yaptırımlardan muaf tuttuğu 8 ülke ile ilgili önemli bir noktanın dikkatlerden kaçırılmaması gerektiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"ABD'nin muafiyet kararı bir kere mutlak bir muafiyet değil. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor. ABD muafiyeti, 8 ülkeye altı ayda bir belirli periyotlarla İran'dan petrol alımını azaltmak kaydıyla veriyor. Dolayısıyla Türkiye de dahil bu 8 ülke, İran'dan 200 alıyorsa, 100'e indirecek, 6 ay sonra 50'ye düşürecek, bir 6 ay sonra ise sıfıra düşürecek. Yani basamak basamak bir azalma söz konusu. Bu muafiyetler 'İran'dan petrol alımı sıfıra indirilecek' şeklinde belirlendi."
ABD'nin İran ile ticareti engellemesinin küresel petrol fiyatlarını olumsuz etkileyeceğine dikkati çeken Aslan, "ABD, İran petrolünü tamamen devre dışı bırakmış oluyor. Bu durum ister istemez küresel petrol fiyatlarına da yansıyacaktır. Ayrıca Çin hariç ABD'nin müttefik olarak gördüğü bu ülkeler enerji bakımından dışa bağımlı ve İran'dan petrol ithal etmek zorunda kalan ülkeler. Bu sebeple aslında ABD, İran'ı cezalandırarak kendi müttefiklerine de tokat atıyor ve bu da kabul edilebilir bir durum değil.
Dolayısıyla İran ile ilgili petrol yaptırımlarını konuşurken bir yandan da petrol fiyatlarına bakmak lazım. İran'ın petrol piyasasından çıkmasından dolayı petrol fiyatları 100 dolarların üzerine çıkarsa o zaman ABD, tüm dünya ekonomisini sarsmış oluyor" ifadelerini kullandı.
Aslan, ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun İran'a dikte etmeye çalıştığı maddelerin Tahran yönetimi tarafından kabulünün mümkün olmadığını vurguladı.
Tarihin en sert yaptırımları
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi ve İran Uzmanı Serhan Afacan, ABD yaptırımlarının birkaç önemli noktası olduğuna değinerek, şu ifadeleri kullandı: "Bu yaptırımlardan önemlisi petrol. Çünkü ABD, İran'ın petrol satışını sıfıra indirmek istiyor. En kritik yaptırımlardan biri de İran'ın dünya limanlarına, yabancı gemilerin de İran limanlarına erişiminin kısıtlanması. Ayrıca İran uçaklarının hava limanlarını kullanma kısıtlaması ve İran'ın uluslararası finans sisteminden izole edilmesi. Dolayısıyla ABD, İran ekonomisini bitirmek, adeta belini kırmak istiyor. Yaptırımlardan muaf tutulan 8 ülke ile ilgili ise ABD şunu diyor: 'Müttefikimiz olan bu 8 ülkenin bizimle beraber olmasını istiyoruz, bazen ittifaklar zararları gerektirir, eğer oradan size bir zarar geliyorsa çok da büyütmeyin çünkü bizden elde ettiğiniz menfaat daha da büyük' diyor. Bunu Çin'e de söylüyor, ABD ile global anlamda rekabet ettiği Çin dahi ekonomik anlamda ABD'ye bağımlı. ABD Çin'in en büyük ticaret ortağı."
Afacan, ABD'nin İran'daki rejimi 1970'lerden beri değiştirmeye çalıştığını aktararak, özellikle eski ABD Başkanı George Bush'un İran'ı "şer eksenine" yerleştirmesinden sonra bu tartışmanın gündemden düşmediğini kaydetti.
"Irak, Suriye, Afganistan'dan sonra sanki sıra İran'a geliyor" diyen Afacan sözlerini şöyle sürdürdü: "Tabii bu bir olasılık. ABD yönetiminde açıkça İran rejiminin yıkılmasından bahseden John Bolton, Mike Pompeo gibi isimler olmasına rağmen, Trump buna karşı çıktı. 'İran rejimini değiştirmek bizim işimiz değil' dedi. Doğrusunu isterseniz ben de böyle bir planın uzak bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Bence ABD'nin halihazırda yapmaya çalıştığı şey İran'ı ehlileştirmek.
İran'ı, kendisi ve bölgede başta İsrail, Suudi Arabistan olmak üzere müttefikleri için tehdit olmaktan olarak çıkarmak ve bir daha bölgesel meselelere müdahil olamayacak pozisyona gerilemesini sağlamak. Çünkü İran rejimini yıkmak ABD'nin tek başına yapabileceği bir iş değil. İran'ın varlığı konusunda Çin'in de hassasiyetleri var, Rusya'nın da. Dolayısıyla ABD böyle bir şey istese dahi İran müttefiki olan güçlerin elleri kolları bağlı durup bunu seyretmeyeceğini ABD gayet iyi biliyor."
AA
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, ABD'nin İran'a yönelik yaptırım kararından sonra 8 ülkenin İran'dan petrol ithalini yüzde 30'lara kadar düşürdüğünü söyledi.
ABD'nin bu 8 ülkenin İran ile olan ithalatını azaltmasını iyi niyet göstergesi olarak değerlendirdiğini belirten Aslan, "Yaptığımız petrol istatistikleri araştırmalarında yaptırımlardan geçici olarak muaf tutulan bu 8 ülkenin Mayıs ayından sonra İran'dan aldıkları petrolden bir miktar geri çekildiklerini gördük. ABD, yaptırım kararını alırken bu ülkelere, 'İran'dan petrol alımlarınızı azaltın, biz sizin iyi niyetinizi görelim ve ona göre size muafiyet verip vermeyeceğimize karar verelim' dedi. Çünkü bu ülkelerin, İran'dan yaptıkları petrol ithalatına bakıldığında bu yılın Şubat, Mart, Nisan ayındaki rakamları ile Temmuz, Ağustos, Eylül ayındaki rakamları arasında yüzde 30 bir azalma olduğu çok net görülüyor" diye konuştu.
ABD müttefiklerine tokat atıyor
Aslan, ABD'nin yaptırımlardan muaf tuttuğu 8 ülke ile ilgili önemli bir noktanın dikkatlerden kaçırılmaması gerektiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"ABD'nin muafiyet kararı bir kere mutlak bir muafiyet değil. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor. ABD muafiyeti, 8 ülkeye altı ayda bir belirli periyotlarla İran'dan petrol alımını azaltmak kaydıyla veriyor. Dolayısıyla Türkiye de dahil bu 8 ülke, İran'dan 200 alıyorsa, 100'e indirecek, 6 ay sonra 50'ye düşürecek, bir 6 ay sonra ise sıfıra düşürecek. Yani basamak basamak bir azalma söz konusu. Bu muafiyetler 'İran'dan petrol alımı sıfıra indirilecek' şeklinde belirlendi."
ABD'nin İran ile ticareti engellemesinin küresel petrol fiyatlarını olumsuz etkileyeceğine dikkati çeken Aslan, "ABD, İran petrolünü tamamen devre dışı bırakmış oluyor. Bu durum ister istemez küresel petrol fiyatlarına da yansıyacaktır. Ayrıca Çin hariç ABD'nin müttefik olarak gördüğü bu ülkeler enerji bakımından dışa bağımlı ve İran'dan petrol ithal etmek zorunda kalan ülkeler. Bu sebeple aslında ABD, İran'ı cezalandırarak kendi müttefiklerine de tokat atıyor ve bu da kabul edilebilir bir durum değil.
Dolayısıyla İran ile ilgili petrol yaptırımlarını konuşurken bir yandan da petrol fiyatlarına bakmak lazım. İran'ın petrol piyasasından çıkmasından dolayı petrol fiyatları 100 dolarların üzerine çıkarsa o zaman ABD, tüm dünya ekonomisini sarsmış oluyor" ifadelerini kullandı.
Aslan, ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun İran'a dikte etmeye çalıştığı maddelerin Tahran yönetimi tarafından kabulünün mümkün olmadığını vurguladı.
Tarihin en sert yaptırımları
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi ve İran Uzmanı Serhan Afacan, ABD yaptırımlarının birkaç önemli noktası olduğuna değinerek, şu ifadeleri kullandı: "Bu yaptırımlardan önemlisi petrol. Çünkü ABD, İran'ın petrol satışını sıfıra indirmek istiyor. En kritik yaptırımlardan biri de İran'ın dünya limanlarına, yabancı gemilerin de İran limanlarına erişiminin kısıtlanması. Ayrıca İran uçaklarının hava limanlarını kullanma kısıtlaması ve İran'ın uluslararası finans sisteminden izole edilmesi. Dolayısıyla ABD, İran ekonomisini bitirmek, adeta belini kırmak istiyor. Yaptırımlardan muaf tutulan 8 ülke ile ilgili ise ABD şunu diyor: 'Müttefikimiz olan bu 8 ülkenin bizimle beraber olmasını istiyoruz, bazen ittifaklar zararları gerektirir, eğer oradan size bir zarar geliyorsa çok da büyütmeyin çünkü bizden elde ettiğiniz menfaat daha da büyük' diyor. Bunu Çin'e de söylüyor, ABD ile global anlamda rekabet ettiği Çin dahi ekonomik anlamda ABD'ye bağımlı. ABD Çin'in en büyük ticaret ortağı."
Afacan, ABD'nin İran'daki rejimi 1970'lerden beri değiştirmeye çalıştığını aktararak, özellikle eski ABD Başkanı George Bush'un İran'ı "şer eksenine" yerleştirmesinden sonra bu tartışmanın gündemden düşmediğini kaydetti.
"Irak, Suriye, Afganistan'dan sonra sanki sıra İran'a geliyor" diyen Afacan sözlerini şöyle sürdürdü: "Tabii bu bir olasılık. ABD yönetiminde açıkça İran rejiminin yıkılmasından bahseden John Bolton, Mike Pompeo gibi isimler olmasına rağmen, Trump buna karşı çıktı. 'İran rejimini değiştirmek bizim işimiz değil' dedi. Doğrusunu isterseniz ben de böyle bir planın uzak bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Bence ABD'nin halihazırda yapmaya çalıştığı şey İran'ı ehlileştirmek.
İran'ı, kendisi ve bölgede başta İsrail, Suudi Arabistan olmak üzere müttefikleri için tehdit olmaktan olarak çıkarmak ve bir daha bölgesel meselelere müdahil olamayacak pozisyona gerilemesini sağlamak. Çünkü İran rejimini yıkmak ABD'nin tek başına yapabileceği bir iş değil. İran'ın varlığı konusunda Çin'in de hassasiyetleri var, Rusya'nın da. Dolayısıyla ABD böyle bir şey istese dahi İran müttefiki olan güçlerin elleri kolları bağlı durup bunu seyretmeyeceğini ABD gayet iyi biliyor."
AA