Türkiye ateş hattında, her gecenin nasıl bir güne uyanacağını düşünerek yatıyor. Ortadoğu'da abes bir savaşın ortasında yalnız bırakılmanın hüznünü yaşarken kahramanlık destanı beklediğimiz Mehmetçiğin kanı yüreğimizi yakmakta.
Biz şimdi uzun bir sınırın bu yanında yangın ve ölümden can havli ile kaçan insanlarla sorunları çözmeye çalışırken, öteki yanında da Suriye topraklarında ABD'nin operasyon örgütleri IŞİD, YPG/PYD ile çatışmadayız.
1999 depremi sonrası Türkiye'yi ziyaret ettiği sırada TBMM'de yaptığı konuşmada Bill Clinton: "21. yüzyılın Türkiye'nin yüzyılı olacağını, ama bunun Türkiye'ye bağlı olduğunu" söylerken bize uzattığı havuç belliydi; bölgede ABD ile stratejik ortaklık ve Amerikan projesinin koçbaşı olarak "model ülke" rolünü üstlenmek.
Oysa bizim bölgeye yönelik stratejimiz neydi:
-PKK'nın Kuzey Irak'ta konuşlanarak Türkiye'de terör faaliyetlerinin önlenmesi,
-Irak'ın kuzeyinde bağımsız ya da federal bir Kürt oluşumuna engel olunması,
-Suriye ve İran'ın içişlerine karışmama ve dostane ilişkiler,
-Filistin davasına siyasi destek,
-Diğer Ortadoğu ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi.
Bütün bu strateji ABD'nin Türkiye ile ortaklık projesi ve arkasında yatan sinsi beklentiler nedeniyle ağır hasar gördü ve dahi tersine döndü.
Avrupa'ya gelince uzattığı havuç yarım yüzyıldır beklediğimiz AB üyeliği. Bu havuç uğruna kaybettiğimiz maddi ve manevi değerler.
Havuç belli. Ya sopa?
Şimdilerde hem ABD hem de Avrupa'nın gösterdiği havuçlara aldanıp sopaları karşımızda bulduk. Suriye topraklarında ulusal güvenliğimiz için yaptığımız mücadelede ABD stratejik ortaklık (!) ne imiş gösterdi bize sopa sallayarak.
Avrupa mı? Yurttaşlarımız için serbest dolaşım beklerken bakanlarımız bile trajidiplomasinin skandal görüntüleriyle yasaklandılar. Bu da AB sopasının gösterilmesiydi bir şekilde.
Oysa, 30 yıldır havucu da sopayı da bize işaret eden, uyarılarda bulunan biliminsanı, mücadeleci bir devrimci lider Prof. Dr. Sayın Haydar Baş vardı.
Büyük bir birikime ve bu birikimini anlaşılabilir bir dille yazılı ve sözlü olarak insanlara aktarma yeteneğine sahip Sayın Baş, mücadele insanıdır, emperyalizme ve bölücülüğe karşı kararlı mücadelesinden hiç taviz vermedi. Korkutulamadı, satın alınamadı. Zenginliği para sahipliği olarak değil, Anadolu'nun gönül zenginliği geleneği olarak algıladı ve uyguladı.
Zararın neresinden dönsek kârdır;
Kurtuluş hemen şimdi Haydar Baş'ın yoluna koyulmaktır.
Biz şimdi uzun bir sınırın bu yanında yangın ve ölümden can havli ile kaçan insanlarla sorunları çözmeye çalışırken, öteki yanında da Suriye topraklarında ABD'nin operasyon örgütleri IŞİD, YPG/PYD ile çatışmadayız.
1999 depremi sonrası Türkiye'yi ziyaret ettiği sırada TBMM'de yaptığı konuşmada Bill Clinton: "21. yüzyılın Türkiye'nin yüzyılı olacağını, ama bunun Türkiye'ye bağlı olduğunu" söylerken bize uzattığı havuç belliydi; bölgede ABD ile stratejik ortaklık ve Amerikan projesinin koçbaşı olarak "model ülke" rolünü üstlenmek.
Oysa bizim bölgeye yönelik stratejimiz neydi:
-PKK'nın Kuzey Irak'ta konuşlanarak Türkiye'de terör faaliyetlerinin önlenmesi,
-Irak'ın kuzeyinde bağımsız ya da federal bir Kürt oluşumuna engel olunması,
-Suriye ve İran'ın içişlerine karışmama ve dostane ilişkiler,
-Filistin davasına siyasi destek,
-Diğer Ortadoğu ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi.
Bütün bu strateji ABD'nin Türkiye ile ortaklık projesi ve arkasında yatan sinsi beklentiler nedeniyle ağır hasar gördü ve dahi tersine döndü.
Avrupa'ya gelince uzattığı havuç yarım yüzyıldır beklediğimiz AB üyeliği. Bu havuç uğruna kaybettiğimiz maddi ve manevi değerler.
Havuç belli. Ya sopa?
Şimdilerde hem ABD hem de Avrupa'nın gösterdiği havuçlara aldanıp sopaları karşımızda bulduk. Suriye topraklarında ulusal güvenliğimiz için yaptığımız mücadelede ABD stratejik ortaklık (!) ne imiş gösterdi bize sopa sallayarak.
Avrupa mı? Yurttaşlarımız için serbest dolaşım beklerken bakanlarımız bile trajidiplomasinin skandal görüntüleriyle yasaklandılar. Bu da AB sopasının gösterilmesiydi bir şekilde.
Oysa, 30 yıldır havucu da sopayı da bize işaret eden, uyarılarda bulunan biliminsanı, mücadeleci bir devrimci lider Prof. Dr. Sayın Haydar Baş vardı.
Büyük bir birikime ve bu birikimini anlaşılabilir bir dille yazılı ve sözlü olarak insanlara aktarma yeteneğine sahip Sayın Baş, mücadele insanıdır, emperyalizme ve bölücülüğe karşı kararlı mücadelesinden hiç taviz vermedi. Korkutulamadı, satın alınamadı. Zenginliği para sahipliği olarak değil, Anadolu'nun gönül zenginliği geleneği olarak algıladı ve uyguladı.
Zararın neresinden dönsek kârdır;
Kurtuluş hemen şimdi Haydar Baş'ın yoluna koyulmaktır.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023