Bir kısım medya ve basın kuruluşlarının haberlerine bakılırsa, çoktan ABD istihbaratı gelmeye başladı, Türk Silahlı Kuvvetleri sınırı geçti ve Kuzey Irak'ı helikopterlerle, tanklarla, toplarla, uçaklarla vurup duruyor.Önceki gün çıkan haberlere göre, Kuzey Irak'ta Hezil Çayı kıyısındaki Saddam Hüseyin döneminden kalma, terk edilmiş eski karakol, helikopterler ve topçu ateşiyle vurulmuş.Peki niye vurulmuş? Haberin devamı ilginç, helikopterlerle taranan karakolda PKK'lıların olabileceği ihtimali varmış. PKK'lı teröristlerin güvenli inlerinden çıkıp da böyle rahatlıkla vurulabilecek harabe yerlerde bulunması ne kadar mümkünse? Öte yandan, sınırdaki Kürt köyleri yakınlarındaki dağlık arazi, top ve havanla dövülmüş ve bütün bu etkili operasyonlar ilk kez ABD'nin verdiği istihbarat bilgileri doğrultusunda yapılmış? Bütün gazetelerde bu haber yankılanırken, TV haberlerinde boy boy operasyon görüntüleri ballandıra ballandıra aktarılırken, bu operasyonların emrini verecek olan ün üst irade Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, "Türk Hava Kuvvetleri'nin hiçbir uçağının sınır ötesinde herhangi bir harekatta bulunmadığını" bildirdi ve bu yöndeki haberlerin "tamamen asılsız" olduğunu söyledi.Şu işe bakın, "haber olsun cepler dolsun" mantığıyla bu kadar da abartılmaz ki. Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek, bu nasıl habercilik?Gerçi taşeron medyamız ve basınımız bu konuda çok mahir.Hatırlarsınız. Bundan yıllar önce bir imamın keçisi çalınmıştı. Bizim meşhur(!) bir gazetemiz bu habere biraz yorum katarak(!) "imam keçi çaldı" diye vermişti. Savunmak için, "Ne var bunda her iki cümlede de imam ve keçi kelimeleri var" diyebilirler. Ne de olsa taşeron basın için artık ikiyüzlülük de değil, çok yüzlülük esas, üstelik yaptıkları yanlışların izahını bile yapma gereği duymayacak kadar.Bu gazetemize göre imamın keçisinin çalınmasının pek haber değeri yoktu. Eğer imam keçi çalarsa bu büyük bir haberdi ve manşetten verilmeliydi. Ve neticede bunu yaptılar. Ardından gerçek ortaya çıkınca tekzibi de iç sayfalarda ufacık bir haber şeklinde verdiler. Çünkü tekzibin de haber değeri yoktu.Tabi bu gazetenin asıl derdi haber yakalamak da değildi. Bu gazete emir aldığı yerlerden, kendisine verilen taşeronluk görevini ihya etmek için, toplumun sevilen kişilerini, özellikle de masum bir imamını zan altında bırakmalıydı, toplumu inancından soğutmalıydı.Taşeron medya ve basının bu kötü ahlakının altını çizdikten sonra biz yine operasyon mevzuumuza dönelim.Peki, olmayan, bu operasyon haberlerinin aslı astarı ne olabilir?Eee, taşeron basının para babası ABD, Türkiye'ye istihbarat sözü vermişti.Bu istihbaratın verilmeye başlandığı ve operasyonların yapıldığı konusunda kamuoyu yönlendirilmeliydi. Milletin tepkisi bastırılmalıydı. "ABD'nin istihbaratı işe yarıyor" mesajı Türk milletine gösterilmeliydi.Havanda su dövülüyordu, ama sanki Kuzey Irak'ta terör darmadağın olmuş imajı veriliyordu.Orgeneral Babaoğlu'nun ifadeleri çok önemli:"Basın nereden buluyor, nereden çıkartıyor bu haberleri bilemiyorum. Dün öğleden itibaren hemen hemen bütün televizyonlarda böyle bir haber vardı. Ben o zaman görevimin başındaydım ve Türk Hava Kuvvetleri'nin hiçbir uçağı sınır ötesinde herhangi bir harekatta bulunmamıştır. Yok öyle bir şey. Haberler tamamen asılsız."Medyanın ve basının bu haber mantığı sizce terörü bitir mi, yoksa azdırır mı?Haberlere göre teröristler perişan, vurulup duruyor, ama gerçekte Kuzey Irak'taki bulundukları inlerinde gayet rahatlar. İstedikleri zaman şehre iniyorlar, sivil hayat yaşayabiliyorlar. Birçokları peşmerge ordusuna dahil olmuş durumda. Bu arada, peşmergeye dahil olması, sivil hayatta esnaf, taksici olması PKK'lılığın bittiği anlamına gelmiyor. Gece terörist, gündüz taksici olabiliyorlar?Kendilerine verilen misyon neyse onu yapıyorlar.Peşmergenin tamamen kontrolünde olan Erbil, Süleymaniye gibi yerlerde bürolarını kapattıkları söyleniyor, ama Kerkük, Musul ve Bağdat gibi kontrollerinin dışında olan yerlerde PKK büroları halen faaliyette.Erbil ve Süleymaniye gibi yerlerde zaten peşmerge hakimiyeti olduğu için bütün binalar el altından PKK'nın hizmetinde? Elini kolunu sallayarak dolaşabiliyorlar. Büroların faal olduğu yerlerde ise Barzani'nin tam hakimiyeti yok, bu büroları adeta ön karakol gibi kullanıyor. İstihbaratı bunlar sağlıyor, anlık saldırılar, özellikle de Türkmenlere yapılanlar, buralardan koordine ediliyor.Kuzey Irak'taki tablo ve PKK'nın konumu bu. Bunu ABD de biliyor, bizimkiler de?Bu sebeple medyamızın ve basınımızın havanda su dövmesi, PKK'ya daha fazla cesaret veriyor. Şunu düşünüyorlar, "Yahu, bunlar kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar, biz ise inlerimizde rahatız, bize bir şey olduğu yok. Zaten istihbaratı(!) da ABD verecek. Türk siyasetçileri Kuzey Irak'taki istikrarın bozulmayacağı garantisini de verdiler. O halde sorun yok."Talabani'nin operasyon konusunda yaptığı açıklama da çok ilginç:"Türkiye'nin Kürdistan'ı işgali konusunda herhangi bir tehlike olduğunu sanmıyorum"Şu cümledeki cinayetlere bakın.Sen istediğin kadar bas bas bağır "Irak'ın toprak bütünlüğüne saygılıyız" diye. Irak'ın en tepe adamı Kuzey Irak için "Kürdistan" diyor.Yine istediğin kadar bağır "PKK'ya operasyon yapacağım" diye, siyasilerimizin izin almaya çalıştığı ABD ve Irak bu gündemi çoktan rafa kaldırmış.ABD topu Irak'a atıyor, Irak ise operasyon ihtimalinin kalktığını ifade ediyor.Bu mantıkla bu hikaye aynen devam eder, keser de hep bizi yontar. Siyasilerimiz, medyamız, basınımız samimi olmadığı müddetçe, taşeronluğa devam ettikleri müddetçe hiçbir problemin çözüleceğine inanmayın.Çünkü niyette çözüm olmayınca yapılan icraatta da çözüm olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025