22 İslam ülkesininin rejimlerini ve sınırlarını değiştirme projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP); önümüze bazen Irak ve Afganistan'da olduğu gibi direkt işgal olarak çıkıyor, bazen Mısır, Tunus, Libya'da olduğu Arap Baharı olarak çıkıyor, bazen de Suriye'de olduğu gibi terör üzerinden vekâlet savaşı olarak çıkıyor.
Her ülke için, o ülkenin şartlarına göre farklılık gösterebiliyor.
Şimdi de İran'da Arap Baharı'nın İran versiyonunu izliyoruz.
Dikkat ederseniz Arap Baharı, askeri ve siyasi olarak güçlü ama halkı arasında adaleti, gelir eşitliğini, refah ve huzuru sağlayamamış ülkelerde devreye sokuluyor.
İran, diplomatik tecrübeye sahip, nükleer meselelerde olduğu gibi Batı'yla mücadele edebilen, Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan konularında son derece etkin, Ortadoğu'daki gelişmeleri yönlendirebilen bir ülke? İran, devlet geleneği olan kadim bir devlet ama uyguladığı ekonomik sistem; Batı'nın ürettiği, emperyalist mantıkla devreye sokulmuş, uygulayan tüm ülkelerde ve dünya genelinde gelir adaletsizliğinin, yoksulluğun, yolsuzluğun, işsizliğin, açlığın temel nedeni olan Kapitalizm?
İslam ülkesi olduğumuzu iddia ediyoruz ama "Tanrı'nın eli fakirdir" teslis inancına sahip Papaz Malthus'un ürettiği, dünyayı Kudüs merkezli tek bir devlet yapmak isteyen İsrailoğullarına küresel bir finansal hâkimiyet imkânı tanıyan Kapitalizmi sistem olarak benimsemişiz ve uyguluyoruz. Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Kapitalizmi uygulayan bir devlet İslam devleti olamaz" diyor.
Ne kadar güçlü devlet olursan ol, ne kadar nükleer silahlara, güçlü ordulara sahip olursan ol, hiç fark etmez, ekonomik sistemin Kapitalizm olursa baştan Haçlı Batı'ya ve onu kendi emelleri için kullanan İsrailoğullarına teslim olmuşsun demektir. Bu anlattığımız sadece İran'ın değil, başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkelerinin de handikapıdır.
Bu dediklerimizi bir örnekle anlatalım. Hatırlarsanız, 1917 Bolşevik isyanıyla Çarlık Rusya'sı yıkıldı ve yerine Komunizm altyapılı Sovyetler Birliği kuruldu.
Ruslar Kapitalizmin eşitsizliğine bir tavır olarak bu modeli esas aldılar. Ama bir şeyi gözden kaçırdılar. Komunist ekonomik sistemi oluşturanlar da Kapitalizmi kendi emelleri için kullanan İsrailoğullarıydı. Amaç kontrolleri altında bulunan Kapitalizmden kaçanları, yine kendi kontrollerinde olan Komunist ekonomik sistemle tutabilmekti.
Kapitalizmde de, Kominizmde de aynı temel mantık hâkimdi: "Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız?" Her iki sistemde de kaynaklar belirli ellerde toplanmalıydı. Kapitalizm, sınırlı kaynakları sermaye sahiplerinin kullanımına açarken, Komunizm yine sınırlı kaynakları devleti elinde bulunduran güç sahiplerine açtı.
Her iki sistemde de halk kaynaklardan mahrum bırakıldı, adil paylaştırılmadı.
Halkın ihtiyaçlarına cevap veremeyen Komunizm çöktü ve Sovyetler Birliği yıkıldı, Ruslar bu sefer Kapitalizmin tuzağına düştüler. Kapitalizm yıllarında Rusların tüm maden şirketleri, kamu şirketleri, tüm değerleri yabancıların kontrolüne girdi. Bildiğiniz gibi, halk namusunu satarak geçinmenin derdine düştü.
Ama Rusya'nın, gerek Komunizm şartlarında, gerekse Kapitalizmi benimsedikleri dönemlerde nükleer silahları vardı, çok güçlü orduları vardı ama bunların hiçbirinin faydası olmadı. Ta ki 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile tanışıncaya kadar.
Rusya bu model sayesinde yeniden toparlandı, finansını ve tüm ekonomisini bağımlılıktan kurtardı. Ekonomik bağımsızlık Rusya'yı yeniden bölgesinde ve dünyada söz sahibi yaptı. 27 Şubat 2013 tarihinde Duma'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla gerçekleşen ve 4,5 saat süren Milli Ekonomi Modeli toplantısında Rus siyaset ve ilim adamları bunu açıkça itiraf ettiler.
Ekonomik bağımsızlık olmadan güç sahibi olmak hiçbir şey ifade etmemektedir.
İran yıllardır nükleer silaha ve silahlanmaya odaklandı ama bunu yaparken uyguladığı Kapitalizmle en önemli gücünü, halkını ihmal etti. Ve bugün bu gücü İran'a karşı kullanıyorlar.
Halkına karşı nükleer silah kullanamazsın, uygulayacağın baskının da bir sınırı var.
Halka adil gelir sağlayacak, devletin gelirlerini, imkânlarını ve kaynaklarını halkına pay edecek bir milli model hayata geçirilmedikçe, ekonomik bağımsızlık tam anlamıyla elde edilmedikçe bu tür BOP hedefli ABD baharlarına karşı dik durabilmek mümkün değildir.
Rusya ve BRICS ülkeleri başardı, "inancıyla barışık" bu hamleyi İslam ülkeleri neden başaramasın. Ama usulüne uygun olarak, çözüm sahiplerinin kıymetini bilerek?
Her ülke için, o ülkenin şartlarına göre farklılık gösterebiliyor.
Şimdi de İran'da Arap Baharı'nın İran versiyonunu izliyoruz.
Dikkat ederseniz Arap Baharı, askeri ve siyasi olarak güçlü ama halkı arasında adaleti, gelir eşitliğini, refah ve huzuru sağlayamamış ülkelerde devreye sokuluyor.
İran, diplomatik tecrübeye sahip, nükleer meselelerde olduğu gibi Batı'yla mücadele edebilen, Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan konularında son derece etkin, Ortadoğu'daki gelişmeleri yönlendirebilen bir ülke? İran, devlet geleneği olan kadim bir devlet ama uyguladığı ekonomik sistem; Batı'nın ürettiği, emperyalist mantıkla devreye sokulmuş, uygulayan tüm ülkelerde ve dünya genelinde gelir adaletsizliğinin, yoksulluğun, yolsuzluğun, işsizliğin, açlığın temel nedeni olan Kapitalizm?
İslam ülkesi olduğumuzu iddia ediyoruz ama "Tanrı'nın eli fakirdir" teslis inancına sahip Papaz Malthus'un ürettiği, dünyayı Kudüs merkezli tek bir devlet yapmak isteyen İsrailoğullarına küresel bir finansal hâkimiyet imkânı tanıyan Kapitalizmi sistem olarak benimsemişiz ve uyguluyoruz. Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Kapitalizmi uygulayan bir devlet İslam devleti olamaz" diyor.
Ne kadar güçlü devlet olursan ol, ne kadar nükleer silahlara, güçlü ordulara sahip olursan ol, hiç fark etmez, ekonomik sistemin Kapitalizm olursa baştan Haçlı Batı'ya ve onu kendi emelleri için kullanan İsrailoğullarına teslim olmuşsun demektir. Bu anlattığımız sadece İran'ın değil, başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkelerinin de handikapıdır.
Bu dediklerimizi bir örnekle anlatalım. Hatırlarsanız, 1917 Bolşevik isyanıyla Çarlık Rusya'sı yıkıldı ve yerine Komunizm altyapılı Sovyetler Birliği kuruldu.
Ruslar Kapitalizmin eşitsizliğine bir tavır olarak bu modeli esas aldılar. Ama bir şeyi gözden kaçırdılar. Komunist ekonomik sistemi oluşturanlar da Kapitalizmi kendi emelleri için kullanan İsrailoğullarıydı. Amaç kontrolleri altında bulunan Kapitalizmden kaçanları, yine kendi kontrollerinde olan Komunist ekonomik sistemle tutabilmekti.
Kapitalizmde de, Kominizmde de aynı temel mantık hâkimdi: "Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız?" Her iki sistemde de kaynaklar belirli ellerde toplanmalıydı. Kapitalizm, sınırlı kaynakları sermaye sahiplerinin kullanımına açarken, Komunizm yine sınırlı kaynakları devleti elinde bulunduran güç sahiplerine açtı.
Her iki sistemde de halk kaynaklardan mahrum bırakıldı, adil paylaştırılmadı.
Halkın ihtiyaçlarına cevap veremeyen Komunizm çöktü ve Sovyetler Birliği yıkıldı, Ruslar bu sefer Kapitalizmin tuzağına düştüler. Kapitalizm yıllarında Rusların tüm maden şirketleri, kamu şirketleri, tüm değerleri yabancıların kontrolüne girdi. Bildiğiniz gibi, halk namusunu satarak geçinmenin derdine düştü.
Ama Rusya'nın, gerek Komunizm şartlarında, gerekse Kapitalizmi benimsedikleri dönemlerde nükleer silahları vardı, çok güçlü orduları vardı ama bunların hiçbirinin faydası olmadı. Ta ki 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile tanışıncaya kadar.
Rusya bu model sayesinde yeniden toparlandı, finansını ve tüm ekonomisini bağımlılıktan kurtardı. Ekonomik bağımsızlık Rusya'yı yeniden bölgesinde ve dünyada söz sahibi yaptı. 27 Şubat 2013 tarihinde Duma'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla gerçekleşen ve 4,5 saat süren Milli Ekonomi Modeli toplantısında Rus siyaset ve ilim adamları bunu açıkça itiraf ettiler.
Ekonomik bağımsızlık olmadan güç sahibi olmak hiçbir şey ifade etmemektedir.
İran yıllardır nükleer silaha ve silahlanmaya odaklandı ama bunu yaparken uyguladığı Kapitalizmle en önemli gücünü, halkını ihmal etti. Ve bugün bu gücü İran'a karşı kullanıyorlar.
Halkına karşı nükleer silah kullanamazsın, uygulayacağın baskının da bir sınırı var.
Halka adil gelir sağlayacak, devletin gelirlerini, imkânlarını ve kaynaklarını halkına pay edecek bir milli model hayata geçirilmedikçe, ekonomik bağımsızlık tam anlamıyla elde edilmedikçe bu tür BOP hedefli ABD baharlarına karşı dik durabilmek mümkün değildir.
Rusya ve BRICS ülkeleri başardı, "inancıyla barışık" bu hamleyi İslam ülkeleri neden başaramasın. Ama usulüne uygun olarak, çözüm sahiplerinin kıymetini bilerek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025