Türkiye, anamuhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun tutuklanma ihtimalini konuşuyor.
Avrupa'nın, 'Türkiye'de demokrasi kalmadı' eleştirilerine her gün yenileri eklenirken elimizle bir malzeme daha verdik.
Aynı süreçte, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp casusluk suçlamasıyla tutuklanan gazetecinin durumunu sorabiliyor.
Almanya, FETÖ zanlısı Öksüz'ün ülkelerinde bulunup bulunmadığı ile ilgili resmi taleplerimize net cevap vermiyor.
Almanya Şansölyesi Merkel, Türkiye ile Almanya arasında yaşanan gerginliğe son noktayı koyarak, "Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasını sürdürmek için ek çaba göstermeyiz" dedi.
Avrupa Parlamentosu'nun 2005'te başlayan müzakereleri geçici olarak dondurmasının ardından yaşanan bu gelişme, ticari konularda da bir engelleme ile karşılaşacağımızı gösteriyor.
Zira mevcut haliyle Gümrük Birliği Anlaşması, AB'ye tam üye olmamıza yeterli gelmediği gibi anlaşma kotalarla Türk ürünlerinin serbest dolaşım hakkını da engellemekte?
AB Dönem Başkanı Estonya, 3 milyonu aşan mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye için 'göç konusunda Türkiye'nin adımları çok önemli'den öteye giden yardımlardan bahsedemedi.
Mülteciler için gönderilen yardımlar ikazlarımıza rağmen vaat edilenlerin çok gerisinde kaldı.
Türkiye, Suriye meselesinde de köşeye sıkıştı.
6 yıldır devam eden Suriye krizinde, PYD/YPG konusundaki hassasiyetlerimiz istikametinde Fırat Kalkanı Harekatını yapmış ve Azez-Cerablus-El Bab arasındaki bölgede Türk hakimiyetini sağlamıştık.
Şu anda ise Afrin ve İdlib'e yönelik operasyondan bahsediliyor.
Gelinen noktada, Türkiye ya ABD ve Rusya'nın masada görmek istediği PYD'yi kabul edecek, ya da 6 yıl önce 'Zalim Esed' dediği Esad'a dost elini uzatacak.
Sınırlarımızda kalıcı bir çözüm istiyorsak Suriye lideri ile anlaşmaya mecbur görünüyoruz.
Bütün bu gelişmeler eğer demokrasi adına bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlışlardan yola çıkılarak yaşanıyorsa ve gitgide yalnız kalıyorsak, siyasi irade demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak anayasada şeklini bulan halimize göre hareket etmeye uluslararası camia tarafından da zorlanıyor demektir.
Avrupa'nın, 'Türkiye'de demokrasi kalmadı' eleştirilerine her gün yenileri eklenirken elimizle bir malzeme daha verdik.
Aynı süreçte, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp casusluk suçlamasıyla tutuklanan gazetecinin durumunu sorabiliyor.
Almanya, FETÖ zanlısı Öksüz'ün ülkelerinde bulunup bulunmadığı ile ilgili resmi taleplerimize net cevap vermiyor.
Almanya Şansölyesi Merkel, Türkiye ile Almanya arasında yaşanan gerginliğe son noktayı koyarak, "Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasını sürdürmek için ek çaba göstermeyiz" dedi.
Avrupa Parlamentosu'nun 2005'te başlayan müzakereleri geçici olarak dondurmasının ardından yaşanan bu gelişme, ticari konularda da bir engelleme ile karşılaşacağımızı gösteriyor.
Zira mevcut haliyle Gümrük Birliği Anlaşması, AB'ye tam üye olmamıza yeterli gelmediği gibi anlaşma kotalarla Türk ürünlerinin serbest dolaşım hakkını da engellemekte?
AB Dönem Başkanı Estonya, 3 milyonu aşan mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye için 'göç konusunda Türkiye'nin adımları çok önemli'den öteye giden yardımlardan bahsedemedi.
Mülteciler için gönderilen yardımlar ikazlarımıza rağmen vaat edilenlerin çok gerisinde kaldı.
Türkiye, Suriye meselesinde de köşeye sıkıştı.
6 yıldır devam eden Suriye krizinde, PYD/YPG konusundaki hassasiyetlerimiz istikametinde Fırat Kalkanı Harekatını yapmış ve Azez-Cerablus-El Bab arasındaki bölgede Türk hakimiyetini sağlamıştık.
Şu anda ise Afrin ve İdlib'e yönelik operasyondan bahsediliyor.
Gelinen noktada, Türkiye ya ABD ve Rusya'nın masada görmek istediği PYD'yi kabul edecek, ya da 6 yıl önce 'Zalim Esed' dediği Esad'a dost elini uzatacak.
Sınırlarımızda kalıcı bir çözüm istiyorsak Suriye lideri ile anlaşmaya mecbur görünüyoruz.
Bütün bu gelişmeler eğer demokrasi adına bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlışlardan yola çıkılarak yaşanıyorsa ve gitgide yalnız kalıyorsak, siyasi irade demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak anayasada şeklini bulan halimize göre hareket etmeye uluslararası camia tarafından da zorlanıyor demektir.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Ali'nin devlet adamlarına nasihatleri / 22.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024