logo
16 NİSAN 2025

Gürcistan’dan saman, Sırbistan’dan sığır Kanada’dan mercimek…

16.01.2022 00:00:00
Aylık İCMAL dergisinin Ocak 2022 sayısında yayınlanan yazımız şöyle:
Devletler ve milletler için çok da uzun sayılamayacak bir süre olan yirmi yıl içinde, bu ülkenin getirip bıraktıkları perişan halini, hazin hazin seyrederken hepimiz yaptığımız hatalara ve yapmadığımız görevlere hayıflanıyoruz.
Beş bin yıllık bir devlet geleneği olan koskoca bir Türk milletine ve devletine bugünkü çok kötü sonuçları hazırlayacakları besbelli olan mevcut iktidar kadrosu, iktidar adayı olarak ortaya çıktıkları ve belli çevreler tarafından cilalanıp pazarlandıkları günlerde, keşke bunların gerçek çehrelerini millete anlatmak için canhıraş feryatlarla yeri-göğü inletseydik.
Şimdilerde, keşke şu hataları yapmasaydık, keşke millete karşı yapmamız gereken şu vazifeleri de eksiksiz yapsaydık diye ah-vah ediyoruz ama nafile…
Keşke bugünleri o günlerden gören, bugünkü kötü neticeleri o gün girilen yanlış yollardan anlayıp; 'Bu girdiğiniz yol yol değil, bu yol sizi de ülkeyi de kesin uçuruma götürür' diye feryad eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın sesine ses katsaydık, feryadını daha daha uzaklara taşısaydık, daha çok milyonlara ulaştırsaydık da bu kötü günlere kalmasaydık.
Okyanus ötesinden icazet alarak, el altından sınırsız destekler alarak iktidar olanların, icazet ve destek aldıkları şer odakları adına bu ülkede iş tutacakları, onların plan ve projelerini eksiksiz uygulamak için millet ve devlet üzerinden operasyonlar yapacakları uyarılarını keşke millet olarak dikkate alsaydık.
Geride bıraktığımız yirmi yıl içinde merhum Haydar Baş'ın tüm uyarılarının madde madde, satır satır, sayfa sayfa uygulamaya girdiğini hep beraber gördük ve kahredici sonuçlarını bugünlerde ne yazık ki yaşıyoruz.
Haydar Hoca, il il, ilçe ilçe, hatta köy köy gezerek, kent meydanlarında yüz binlerin iştirak ettiği mitingler düzenleyerek ve her türlü iletişim araçlarını kullanarak, özelleştirme adı altında elden çıkarılan kurum ve kuruluşlar her ne üretiyorsa, işte o kalemlerde ileride kıtlık yaşanacağını haykırdı durdu.
Kendileri, zaman zaman espri de yaparak, 'Sakalım da var yine beni dinlemiyorsunuz' dediği gibi saçlı-sakallı hacı-hoca takımı dahi, tek sakallı parti Genel Başkanı olan Haydar Hoca'yı dinlemedi ve işte böylesi felaket günlerine geldik.
Oturdukları dalı kesmeleri durumunda aşağıya düşmelerinin kaçınılmaz olacağını fark edemeyen, kağıt fabrikalarını satmanın sonunda kağıt kıtlığının yaşanacağını, şeker fabrikalarını elden çıkarmanın sonunda şeker kıtlığı yaşanacağını, çiftçiyi topraktan koparmanın hububat ürünleri noktasında kıtlık yaşanacağını idrak edemeyen bir kadroya yönetim emanetini teslim etmenin çok kötü neticelerini hep beraber yaşıyoruz ne yazık ki.
Cennet vatanın kaynaklarına, kaymaklarına, yüz yıllık birikimlerine o günlerden göz koymuş olan mihrakların var güçleriyle parlattıkları mevcut iktidar sahiplerine değil de millet olarak keşke Haydar Hoca'ya kulak verip dikkat kesilseydik.
Daha işin başında, işe başlarken parti programları dış merkezlerde hazırlanan mevcut iktidar partisinin sözcülerine, söylediklerine ve hatiplerine kulak kabartmak, dikkat kesilmek, onların reklamlarını yapmak yerine keşke her şeyi ile orijinal, yerli ve milli, programını da A'dan Z'ye bu milletin evlatlarının hazırladıkları Bağımsız Türkiye Partisi'nin plan ve projelerinin yayılması ve duyulması için gayret sarf etseydik.
Millet olarak, özellikle son yirmi yılda "Aşkın gözü kördür" iddiasını doğrularcasına akla ziyan tutum ve davranışlar sergiledik; "Babalar gibi satacağız" deyip elde avuçta ne var ne yok satanlara ısrarla oy verdik.
Canları pahasına vatanı savunan dedelerin torunları olarak, vatanın varlıklarını ve kaynaklarını satanları savunur hale geldik.
Vatanı savunan dedelerden satanı savunan torunlar… Ne acı bir netice?
Satılan varlıkların, kurum ve kuruluşların yerlerinin ne ile ve nasıl doldurulacağını düşünmedik, düşünemedik ve gelecek yıllarda bu satışların başımıza ne dertler açabileceğini asla hesap etmedik.
Geçen zaman geçti, koskoca bir yirmi yıl heba edildi, heba edilen yirmi yıl ile beraber nice yüz yıllık birikimler, nice kaynaklar ve nice varlıklar da heba edildi.
Heba edilen üretim kabiliyeti, berhava edilen güven ve umutlar, ne yazık ki yıllar sonrasında açlık ve sefalet olarak önümüze geldi. 
 "Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür" özdeyişini haklı çıkaracak düzenlemelerle, atılan yanlış adımlarla, atılan son derece yanlış imzalarla üretici topraktan koparıldı, üreticinin eli-ayağı, tarlasından, çayırından, ovasından ve yaylasından kesildi ve her biri ucubeye çevrilen şehirlere dolduruldu.
İhanet edilen şehirlerdeki beton yığınlarının, gökdelen adındaki akla ziyan yapıların karın doyurmayacağını, kimseye mutluluk sağlamayacağını ve asla toplumsal huzura bir katkısı olmayacağını yıllar sonra anladık, anladık ama iş işten geçti.
Çok planlı bir şekilde ve asla tesadüfi olmadığına inandığımız düzenlemelerle Anadolu adeta boşaltılıp şehirlere dolduruldu, dönüm dönüm, dekar dekar tarım arazileri ne yazık ki 'kuş uçmaz kervan geçmez' vaziyetinde terk edildi.
Geçen yıllar içinde üretimi baltalayacak, üreticiyi tarlasından-toprağından soğutacak her ne varsa hepsi fazlası ile yapıldı. 
Tarlasından-çayırından, ovasında-yaylasından, koyunundan-ineğinden koparılıp şehirlere yığılan nüfusun çalışıp ekmek parası kazanacağı, yetişen yeni nesillere iş ve aş kapısı olacak yüz yıllık fabrikalar, kurum ve kuruluşlar satılmasaydı, mevcutlar büyütülüp geliştirilseydi keşke, o da yapılmadı, çoğu satıldı, elden çıkarıldı ve birçoğunun yerlerine de parklar yapıldı.
Özellikle büyük şehirlerde yapılan millet bahçeleri için; "Çoluk-çocuk gidip yatıp yuvarlanacaksınız" denmişti, şimdi topyekun millet olarak keyfinden değil ama acından ve acısından-sancısından yatıp yuvarlanıyor ne yazık ki.
Şeker pancarı üreticisine kotalar konuldu, 'Ürettiğin pancarın ancak şu kadarını alırım, artanını ineklerine yedirirsin' denildi, tütün üreticine, çay üreticine aynı muamele yapıldı ve bir yandan da üretilen o mahsulleri işleyecek olan fabrikalar özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekildi ve kapılarına kilit vuruldu.
Yıl 2022… Son iki seneden beri bizim gibi tüm dünya ülkeleri de malum salgın hastalıkla mücadele etmeye devam ediyor, hem hastalıkla hem de yavaş yavaş kendisini hissettirmeye başlayan kıtlıklar ve yokluklarla mücadele ederken, her ülke öncelikle kendi vatandaşının ihtiyaçlarını karşılamanın derdine düşmüş durumda.
Pandemiye rağmen tüm imkanlarını seferber ederek özellikle tarım kesimini destekleyen ve üretime ara vermeyen ülkeler temel gıda maddelerinde sıkıntı yaşamazken, bizim gibi pandemiden seneler evvel üretimi kösteklemiş, ülkeyi pazar haline sokmuş olan ülkeler, füze gibi yukarıya doğru fırlayan fiyatlar karşısında ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler.
Tüm dünya öyle bir noktaya doğru hızla ilerliyor ki, artık hazineniz dolu olsa da, hesapsız servete sahip olsanız da bundan böyle Gürcistan'dan saman, Sırbistan'dan sığır ve Kanada'dan mercimek alma imkanınız kalmayacak.
Nice yaz mevsimi mesabesindeki koca yılları cırcır böceği gibi şarkı söylemekle geçiren mevcut iktidar kadrosu koca ülkeyi kara kışın, zemherinin ayazına terk etmiş halde, üstelik cırcır böceğini kıskandıracak derecede saçma-sapan şarkılarını seslendirmeye devam ediyor.
Neymiş efendim, zamlar azar azar, minik minik, gıdım gıdım yapılıyormuş, zamlar yumuşatılarak halka yansıtılıyormuş, benzin istasyonlarında oluşan kuyrukların sebebi gün aşırı yapılan zamlar değilmiş de araba fazlalığı imiş, bazı sıkıntılar varmış ama, mevcut iktidarın yönetim tarzından kaynaklanmıyormuş.
Neymiş efendim, gerekirse domates kilo işi değil de tane işi alınmalıymış, et alınacaksa kilo işi değil de gram gram alınmalıymış, zaten ülkede yaygara edildiği gibi yokluk-yoksulluk da yokmuş!!!
Yeni bir yıla, 2022 yılına girerken memleketin vaziyeti işte budur, ne yazık ki halktan kopuk, hayatın gerçeklerinden bir hayli uzak işte böyle bir kadro tarafından yönetilmektedir.
Ey millet! Lütfen sen de, ciddi bir nefis muhasebesine otur, başını ellerinin arasına al ve tefekkür et, bulmaya çalış ki; sen hangi günahı işledin ki, böylesine hayatın ve ülkenin gerçeklerinden fersah fersah uzak bir kadro yönetici olarak senin başına musallat oldu?
Gürcistan'dan saman, Sırbistan'dan sığır ve Kanada'dan mercimek…
Bir zamanlar böyleydi, şimdi o da yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Aziz Karaca / diğer yazıları
ABD-Çin ticaret savaşlarında yeni gelişmeler
Karşılıklı restleşmeler sürüyor
Ümit Özdağ'dan çarpıcı Apo açıklaması
'DEM yönetimi Öcalan'a bağlanacak'
Don afeti çiftçiyi fena vurdu
'Çiftçinin borcu faizsiz ertelenmeli'
Konut satışları yerlerde sürünüyor
Konut satış rakamları belli oldu
Kalp damarı yırtıldı, iki kez kalbi durdu
Sırrı Süreyya Önder'in durumu kritik
Altın 4 bin TL'yi aştı
Artış devam ediyor
Çin ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 5,4 büyüdü
Büyüme iç talepteki artıştan
Beykoz Belediyesi soruşturmasında yeni gelişme
Belediye Başkan Yardımcısı Gül adliyede
Ticaret savaşlarında gözler FED'de
FED Başkanı Powell bugün konuşacak
Suriyeli bakanlar ABD'de para arayacak
Dünya Bankası ve IMF'nin kapısı çalınıyor
Yedekler yerine düzenli askerler görevlendirilecek
İsrail hükümetinden "cephe" kararı
ABD'deki yabancı öğrenciler panikte
600'den fazla öğrencinin vizesi iptal edildi
Güçlü bir güneş fırtınası Dünya'yı vurdu
Kuzey ışıkları gece gökyüzünü süsledi
Katil olay yerinde görüldü
Netanyahu, işgal altındaki Gazze'ye gitti
Sırrı Süreyya Önder kalp krizi geçirdi
DEM Parti'den açıklama
ABD-Çin ticaret savaşlarında yeni gelişmeler
Karşılıklı restleşmeler sürüyor
Ümit Özdağ'dan çarpıcı Apo açıklaması
'DEM yönetimi Öcalan'a bağlanacak'
Don afeti çiftçiyi fena vurdu
'Çiftçinin borcu faizsiz ertelenmeli'
Konut satışları yerlerde sürünüyor
Konut satış rakamları belli oldu
Kalp damarı yırtıldı, iki kez kalbi durdu
Sırrı Süreyya Önder'in durumu kritik
Altın 4 bin TL'yi aştı
Artış devam ediyor
Çin ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 5,4 büyüdü
Büyüme iç talepteki artıştan
Beykoz Belediyesi soruşturmasında yeni gelişme
Belediye Başkan Yardımcısı Gül adliyede
Ticaret savaşlarında gözler FED'de
FED Başkanı Powell bugün konuşacak
Suriyeli bakanlar ABD'de para arayacak
Dünya Bankası ve IMF'nin kapısı çalınıyor
Yedekler yerine düzenli askerler görevlendirilecek
İsrail hükümetinden "cephe" kararı
ABD'deki yabancı öğrenciler panikte
600'den fazla öğrencinin vizesi iptal edildi
Güçlü bir güneş fırtınası Dünya'yı vurdu
Kuzey ışıkları gece gökyüzünü süsledi
Katil olay yerinde görüldü
Netanyahu, işgal altındaki Gazze'ye gitti
Sırrı Süreyya Önder kalp krizi geçirdi
DEM Parti'den açıklama
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.