Habertürk gazetesinden Serdar Turgut 9 Eylül 2012 pazar günkü köşesinde “Ekonomide fakirin önemi” başlıklı yazısında:
“Ekonomi biliminde tüm varsayımlar baştan aşağıya değişiyor, yepyeni bir paradigma ortaya çıkıyor ve bunun Türkiye de dahil pek çok ülkede kısa süre içinde ekonomi politikalarında ve siyasetin yapısında çok önemli değişiklikler getirmesi beklenebilir. Bugüne kadar ekonomi biliminin (kapitalizm demek istiyor) temel varsayımı, sadece nüfusun en üst gelir düzeyinde olan yüzde 20’lik bölümünün önemli olduğuydu. Şirketlerin ürettiklerinin yüzde 80’ini bu kesime sattıkları tespit ediliyordu veya varsayılıyordu ve tüm kararlar bu duruma uygun olarak alınıp uygulanıyordu...” yazısının devamında,
“Global düzende son gelişmeler ve Hindistan ile Çin’in Global ekonomide çok büyük oyuncular olarak öne çıkmaları nedeniyle ekonomi (kapitalizm) bilimi artık eski varsayımları ile çalışmıyor…” “…tüm uluslararası şirketler artık ‘Toplumun yüzde 20’sine nasıl mal satarız?’ değil ‘Gelir dağılımının tabanında yer alan çok fakir insanlara nasıl hitap ederiz, onları nasıl tüketici yaparız?’ diye düşünüyorlar.”
Yazının ana düşüncesi kapitalizmin gelir dağılımını bozmasından dolayı insanların tüketim kabiliyetlerini yitirmelerini ve bir çözüm bulunamadığını anlatıyor. Evet, kapitalizmin tüketici diye bir derdi yok. Liberal düşünce felsefesini konu alan kitapların hiçbirinde tüketim kesimi ile ilgili bir bölüm veya bahis bulunmaz. Çünkü Say kanununa göre “her arz kendi talebini yaratır.” Yani üretilen her mal belli bir fiyat dengesinde hiçbir müdahaleye gerek kalmadan satın alma gücü olan tüketicisine kendiliğinden ulaşır. Kapitalizmin bu teorisi, başta olmak üzere bütün mekanizmalarıyla işlemediği günleri yaşıyoruz. Serdar Turgut da bunu ifade ediyor. Ama çözümün olmadığını da itiraf ediyor. Ancak Milli Ekonomi Modelini okusaydı modelin sahibine kulak verseydi çok daha farklı bir düşünceyle nasiplenebilirdi. Ekonomi düşünce sistemlerinin ve modellerinin içinde sadece MEM’de tüketici ile ilgili geniş yer ayrılmış ve tüketici ekonominin merkezine oturtulmuştur. Adeta “her şey tüketici içindir “mantığı modelin önsözünden son sayfasına kadar modelin tamamına hâkimdir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Tüketim en büyük kaynaktır.” sözü bu gerçeği perçinlemektedir.
MEM ve Sosyal Devlet anlayışıyla beraber, başta vatandaşlık maaşı olmak üzere, çocuk maaşı, öğrencilere bedava eğitimle beraber burslar, kadınlara doğum ikramiyesi, kadınlara ayrıca ev hanımı maaşı, yaşlılık maaşı, çiftçilere verilecek avanslar ve alım garantisi, emekli dul yetimlere doğrudan verilecek ek desteklerle beraber, Serdar Turgut’un fakir dediği aslında tüketim kabiliyetini, uygulanan kapitalist model sayesinde yitiren insanları tekrar tüketici yaparak ekonomiye kazandıracaktır. Fakir yoktur tüketim kabiliyetini yitirmiş insan vardır!
Aşık Veysel: “Güzelliğin on par etmez bu bendeki aşk olmasa”
MEM: “Ürettiğin on par etmez bu bendeki para olmasa”
“Ekonomi biliminde tüm varsayımlar baştan aşağıya değişiyor, yepyeni bir paradigma ortaya çıkıyor ve bunun Türkiye de dahil pek çok ülkede kısa süre içinde ekonomi politikalarında ve siyasetin yapısında çok önemli değişiklikler getirmesi beklenebilir. Bugüne kadar ekonomi biliminin (kapitalizm demek istiyor) temel varsayımı, sadece nüfusun en üst gelir düzeyinde olan yüzde 20’lik bölümünün önemli olduğuydu. Şirketlerin ürettiklerinin yüzde 80’ini bu kesime sattıkları tespit ediliyordu veya varsayılıyordu ve tüm kararlar bu duruma uygun olarak alınıp uygulanıyordu...” yazısının devamında,
“Global düzende son gelişmeler ve Hindistan ile Çin’in Global ekonomide çok büyük oyuncular olarak öne çıkmaları nedeniyle ekonomi (kapitalizm) bilimi artık eski varsayımları ile çalışmıyor…” “…tüm uluslararası şirketler artık ‘Toplumun yüzde 20’sine nasıl mal satarız?’ değil ‘Gelir dağılımının tabanında yer alan çok fakir insanlara nasıl hitap ederiz, onları nasıl tüketici yaparız?’ diye düşünüyorlar.”
Yazının ana düşüncesi kapitalizmin gelir dağılımını bozmasından dolayı insanların tüketim kabiliyetlerini yitirmelerini ve bir çözüm bulunamadığını anlatıyor. Evet, kapitalizmin tüketici diye bir derdi yok. Liberal düşünce felsefesini konu alan kitapların hiçbirinde tüketim kesimi ile ilgili bir bölüm veya bahis bulunmaz. Çünkü Say kanununa göre “her arz kendi talebini yaratır.” Yani üretilen her mal belli bir fiyat dengesinde hiçbir müdahaleye gerek kalmadan satın alma gücü olan tüketicisine kendiliğinden ulaşır. Kapitalizmin bu teorisi, başta olmak üzere bütün mekanizmalarıyla işlemediği günleri yaşıyoruz. Serdar Turgut da bunu ifade ediyor. Ama çözümün olmadığını da itiraf ediyor. Ancak Milli Ekonomi Modelini okusaydı modelin sahibine kulak verseydi çok daha farklı bir düşünceyle nasiplenebilirdi. Ekonomi düşünce sistemlerinin ve modellerinin içinde sadece MEM’de tüketici ile ilgili geniş yer ayrılmış ve tüketici ekonominin merkezine oturtulmuştur. Adeta “her şey tüketici içindir “mantığı modelin önsözünden son sayfasına kadar modelin tamamına hâkimdir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Tüketim en büyük kaynaktır.” sözü bu gerçeği perçinlemektedir.
MEM ve Sosyal Devlet anlayışıyla beraber, başta vatandaşlık maaşı olmak üzere, çocuk maaşı, öğrencilere bedava eğitimle beraber burslar, kadınlara doğum ikramiyesi, kadınlara ayrıca ev hanımı maaşı, yaşlılık maaşı, çiftçilere verilecek avanslar ve alım garantisi, emekli dul yetimlere doğrudan verilecek ek desteklerle beraber, Serdar Turgut’un fakir dediği aslında tüketim kabiliyetini, uygulanan kapitalist model sayesinde yitiren insanları tekrar tüketici yaparak ekonomiye kazandıracaktır. Fakir yoktur tüketim kabiliyetini yitirmiş insan vardır!
Aşık Veysel: “Güzelliğin on par etmez bu bendeki aşk olmasa”
MEM: “Ürettiğin on par etmez bu bendeki para olmasa”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024