2023 seçimleri için artık son düzlükteyiz.
Cumhur İttifakı, cephesi ne kadar istese ve bu konuda baskı yapsa da Altılı Masa'yı oluşturan partilerin ortak adayını açıklamama inadını kırabilmiş değil. Adayın Erdoğan karşısında yıpranmaması için Altılı Masa bu yolu benimsedi.
Şimdi Altılı Masa'nın adayını seçimlere iki ay kala açıklayacağı iddiaları da duyuluyor.
Eninde sonunda altı muhalefet partisi adaylarını açıklayacak ve Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı rakibi Erdoğan ile kozlarını paylaşmak zorunda kalacak.
Erdoğan gibi kurt bir politikacıyla baş etmek elbette kolay değil.
Muhalefetin açıklayacağı aday dişli bir aday olmalı, Erdoğan'la gireceği polemiklerden galip çıkabilecek kadar ağzı laf yapabiliyor olmalı.
Erdoğan'ın karşısına çıkacak cumhurbaşkanı adayında olması gereken başka özellikleri de sayabiliriz.
Ancak, asıl vurgulamak istediğim şey, seçimlere kalan o az vakitte adı açıkladıktan sonra tabiri caizse sık sık Erdoğan'ın karşısında ringe çıkacak olan muhalefetin adayı, her maça 1-0 mağlup bir şekilde çıkmak zorunda kalacak.
Neden mi?
Çünkü, tek adam eleştirilerinin odağındaki Erdoğan güçlü bir liderlik fotoğrafı verirken, muhalefetin adayı, her zaman 'zayıf liderlik' eleştirilerinin muhatabı olmak zorunda kalacak.
Bu bağlamda, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun gazetecilere dün yaptığı açıklamaya dikkatinizi çekmek isterim.
Söz konusu açıklamasında, Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayının, seçimden önce kamuoyuna, anayasa değişikliğine kadar Türkiye'yi masada yer alan siyasi partilerin genel başkanları ile "istişare ile yöneteceği" taahhüdünde bulunacağını ifade eden Karamollaoğlu, bunun için genel başkanların içinde yer alacağı "Eşgüdüm Kurulu" olarak isimlendirilebilecek bir yapı oluşturulacağını, bir sonraki toplantıda bunu kamuoyuna açıklayacaklarını söyledi.
Yani seçimleri kazanırsa Altılı Masa'nın kuracağı 'Eşgüdüm Kurulu' yeni cumhurbaşkanını, yeni cumhurbaşkanı da Türkiye'yi yönetecek.
Demek istediğimi daha iyi anlatmak için biraz daha basitleştirmeye çalışayım.
2023 seçimlerinde seçmenler karar verirken önünde iki seçenek olacak.
Bu seçeneklerden biri, her şeye tek başına karar veren Erdoğan, diğeri ise vereceği her kararı 'Eşgüdüm Kurulu'na danışacak olan muhalefetin cumhurbaşkanı adayı.
Adeta sadece Altılı Masa'nın sözcüsü olacak bir aday…
Seçmen nezdinde bunun okunması, 'güçlü Erdoğan' ile 'muhalefetin zayıf adayı' şeklinde olabilecektir.
Böyle bir durum seçmenin davranışı genellikle güçlü olan taraf neresiyse o tarafa yaklaşmak olmaktadır.
Bu bağlamda muhalefet partileri, 'güdümlü' bir cumhurbaşkanı adayı ile milletin karşısına çıkıp kazanacağını zannediyorlarsa, umarım yanıldıklarını Erdoğan'ın balkon konuşmasını dinlerken anlamak sorunda kalmazlar.
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024