Güçlü ya da zayıf bir devlet otoritesini bütün ekonomi anlayışları gerekli görmektedir. Kapitalizm piyasaya asla müdahale etmeyecek bir devlet öngörür ama bir kriz yaşandığında piyasaya müdahale etmesin dediği devletin bankaları kurtarmasını alkışlar. Kendi çaplarında krizi sürekli yaşayan büyük çoğunluğa ise 'ne halin varsa gör' der.Bu ve benzeri nedenlerden ötürü Kapitalizm gerektiği durumlarda kullanmak için devleti ayakta tutmak ister.Bu bağlamda kapitalizm devleti ayakta tutarken, belli bir azınlık grubunu firavunlaştırır.Kapitalist anlayış sırtını sürekli çıkarlarını koruduğu ve düştükleri her badireden devleti ve devletin bütün kurumlarını emirlerine amade kılarak kurtardığı işte bu azınlık gruba dayamıştır.Bundan dolayıdır ki kapitalist ekonomilerde işçinin, memurun, dar gelirlinin, emeklinin kazancının insanca yaşamaya yetecek bir noktaya yükselmesi asla mümkün değildir. Böyle bir şey kapitalizmin ruhuna aykırıdır.Çünkü kapitalizm seçimini ta baştan yapmıştır.Kapitalizm başta olmak üzere bütün iktisadi analizler, hep ihmal ettikleri bireyler yüzünden büyük buhranlara sürüklenmişlerdir. ABD'de baş gösteren ve bütün dünya ekonomilerini derinden sarsan mortgage krizi, bankaların ya da finans çevrelerinin krize girmesinden değil, ev sahibi olabilmek için bankalardan kredi kullanan dar gelirli kesimin borçlarını ödeyemez duruma gelmeleri nedeniyle patlamıştır.Bu yüzdendir ki, ülkeler sürekli olarak bir krizden çıkamadan başka bir krize yelken açmaktadırlar.Krizin bireyden, dar gelirli vatandaştan başladığı belli olduğu halde yukarıda da ifade ettiğimiz gibi kapitalizmin varoluş gayesine aykırı olduğu için bu kesimin sorunlarını çözebilmek akla gelmemiştir. Bu konuda bazen göstermelik adımlar atılsa da bunlar dar gelirli vatandaşlara sadece kapitalizmin efendilerine hizmet etmelerine yetecek kadar güç sağlamıştır.Peki, bu noktaya gelmişken şu iki kritik sorunun cevabını verelim:Toplumun yüzde 95'ini oluşturan işçi , memur, emekli, ev hanımı ve diğer dar gelirli insanlar için kapitalizmin bu dayatması bir kader midir? Bu sömürü zihniyetinden kurtulabilmenin hiçbir yolu yok mudur?Hamdolsun kapitalizmin bu dayatması bir kader değildir ve bu sömürüden kurtuluşun bir yolu vardır ve bu kurtuluşun yegane adı Milli Ekonomi Modeli'dir (MEM).Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu ve başta süper güç Rusya olmak üzere dünyanın 120'den fazla ülkesinde uygulanan Milli Ekonomi Modeli, kapitalizm ve diğer iktisadi analizlerin aksine vatandaşları güçlü kılmayı ve toplumun tamamını ekonomik olarak güçlü bir noktaya taşımayı öngörmektedir.Milli Ekonomi Modeli güçlü devlet öngörmektedir. Ama bu güçlü devlet bir azınlığın çıkarlarını koruyan bir aygıt değil, toplumun tamamının çıkarlarını korumak için çalışan bir mekanizmadır. MEM'in anlayışındaki devlet, güçlü olanın zayıf olanı sömürmesinin önündeki engeldir ve bu özelliğiyle de ekonomide adaletin garantörüdür.Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli bireyi güçlendirerek diğer ekonomi modellerinin hiçbirinde olmayan yepyeni bir çığır açmıştır.Milli Ekonomi Modeli uygulandığında güçlenen vatandaşlar ne bankalar tarafından ne de başka odaklarca asla sömürüIemeyecektir.MEM ile; Vatandaş güçlü olacak.Güçlü vatandaşlardan oluşan millet güçlü olacak.Ekonomi güçlü olacak.Devlet ve o devletin tüm kurumları güçlü olacak.Önyargılarını bir kenara bırakarak Milli Ekonomi Modeli'ni inceleyen herkes modelin emsalsiz özeliklerini ve uygulandığı takdirde milletimizin neler kazanacağını fark edecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024