Günümüzde bazı basın-yayın kuruluşlarında kullanım alanı bulan "İslami burjuva" kavramı sorunlu bir kavramdır. Zira İslam dininin ilahi ve evrensel değerlerini 'burjuva' sözcüğü ile addetmek yanlış bir tutumdur. Zira burjuvalık neticesinde bir tipleme yaratılarak Müslümanların yozlaşması amaçlanmaktadır.
Müslüman'ım dediği veya Müslüman görünümlü olduğu halde burjuva takınan tipler, daha çok döküntü diye belirleyeceğimiz, kendi kültürel kodlarına ve inanç iklimine uzak kişilikler olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir. Ayrıca, madem ki bu imkân bende veya mal benim elimde, artık ben de dilediğim gibi harcamalıyım diyen zevatın durumudur. Bu içler acısı durumu görmemek mümkün değil!
Günümüz İslami camialarda biraz mal ve mülk sahibi olan bazı Müslüman kişilerin yoldan çıktıklarını ve her türlü israfı ve şatafatı yaptığını görmemiz mümkündür. Kendi değerlerinden kaçarak bu yeni sahip oldukları malı diledikleri gibi harcama konusunda çok istekli olan kişilerin varlığı az da olsa mümkündür ve vardır da!
Bu tiplerin yaşam tarzlarından yola çıkarak bütün bir camiayı töhmet altında bırakmanın İslami bakış açısıyla bir bağını kurmanın mümkünlüğü yoktur. Ama bunlar hiç yoktur demenin de akıl ve izanla izahı bulunamaz! Ancak, bu tiplerin İslam'a aykırı bir şekilde burjuva takınmaları İslam ve Müslüman'a şaşı bakanların eline malzeme vermektedir.
Müslüman akıl sahibi ve mantık sahibidir. İsraf ve şatafatın hiçbir İslami ahlak ve kuralla ilişkisi ve bağı yoktur. Bunu yapanların bir günah üzere yaşadığı söylenebilir. Şaşı bakanların eline malzeme vermek, İslam ve hakiki Müslüman'ı eleştiri oklarına hedef etmek çok büyük bir günahtır. Müslüman bineği ile giyimiyle, kuşamıyla, seyahatiyle, yemesiyle, içmesiyle kısacası her şeyiyle örnek olmalıdır.
Mülkün Allah'a ait olma inancı temel bir İslami yaklaşımdır. İnsan sadece kendisine verilmiş mülk ve mal üzerine emanetçidir. Bu emaneti korumakla ve ona ihanet etmemekle yükümlüdür. Bu mülk üzerinde kendisine verilen izin kadarını kullanabilir veya harcayabilir. Bu malı ve mülkü nerelere vereceğine ve nasıl harcayacağına yönelik ilkeler bizzat din tarafından belirlenmiştir. Hiç kimse sahip olduğu malı ve mülkü dilediği şekilde harcama yetkisine sahip değildir. Bunu yapmaya kalktığı zaman da kendisine yönelik eleştiri ve müdahale hakkı Müslüman toplumunundur.
Müslüman bir karakter sahip olduğu malı abartılı bir şekilde harcamaya kalktığı zaman, inançlarını ve kültürünü terk etmiş olur. Böyle bir insan inançlarına ve zamanla kendisine yabancı olur. Müslüman inanç ve kültürüne yabancılaştığı zaman, inanç ve kültür havzası daralır. İlahi değerlerden uzaklaşarak ifsadın kucağına düşer. Fesada uğrayan kişiler, toplumun fesadına da katkı yaparlar. Böyle bir durumda toplum kendisini koruma adına fesada uğrayan kişiyi ıslah etmelidir. Ya da dışlayarak, hakiki Müslümanları sözde Müslümanların bozgunculuğundan uzaklaştırmalıdır.
Sözde Müslüman olan burjuva sınıfında tekebbür ve istiğna önemlilik arz eder. Kişi, kibri ve istiğnası sayesinde kendisini bağımsız hisseder ve hiçbir kayıt ve şart tanımaz. Sahip olduğu mal ile küçük dünyaları ben yarattım havasına girer ve böylelikle yozlaşma ve sorun başlamış olur.
Müslüman'ım dediği veya Müslüman görünümlü olduğu halde burjuva takınan tipler, daha çok döküntü diye belirleyeceğimiz, kendi kültürel kodlarına ve inanç iklimine uzak kişilikler olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir. Ayrıca, madem ki bu imkân bende veya mal benim elimde, artık ben de dilediğim gibi harcamalıyım diyen zevatın durumudur. Bu içler acısı durumu görmemek mümkün değil!
Günümüz İslami camialarda biraz mal ve mülk sahibi olan bazı Müslüman kişilerin yoldan çıktıklarını ve her türlü israfı ve şatafatı yaptığını görmemiz mümkündür. Kendi değerlerinden kaçarak bu yeni sahip oldukları malı diledikleri gibi harcama konusunda çok istekli olan kişilerin varlığı az da olsa mümkündür ve vardır da!
Bu tiplerin yaşam tarzlarından yola çıkarak bütün bir camiayı töhmet altında bırakmanın İslami bakış açısıyla bir bağını kurmanın mümkünlüğü yoktur. Ama bunlar hiç yoktur demenin de akıl ve izanla izahı bulunamaz! Ancak, bu tiplerin İslam'a aykırı bir şekilde burjuva takınmaları İslam ve Müslüman'a şaşı bakanların eline malzeme vermektedir.
Müslüman akıl sahibi ve mantık sahibidir. İsraf ve şatafatın hiçbir İslami ahlak ve kuralla ilişkisi ve bağı yoktur. Bunu yapanların bir günah üzere yaşadığı söylenebilir. Şaşı bakanların eline malzeme vermek, İslam ve hakiki Müslüman'ı eleştiri oklarına hedef etmek çok büyük bir günahtır. Müslüman bineği ile giyimiyle, kuşamıyla, seyahatiyle, yemesiyle, içmesiyle kısacası her şeyiyle örnek olmalıdır.
Mülkün Allah'a ait olma inancı temel bir İslami yaklaşımdır. İnsan sadece kendisine verilmiş mülk ve mal üzerine emanetçidir. Bu emaneti korumakla ve ona ihanet etmemekle yükümlüdür. Bu mülk üzerinde kendisine verilen izin kadarını kullanabilir veya harcayabilir. Bu malı ve mülkü nerelere vereceğine ve nasıl harcayacağına yönelik ilkeler bizzat din tarafından belirlenmiştir. Hiç kimse sahip olduğu malı ve mülkü dilediği şekilde harcama yetkisine sahip değildir. Bunu yapmaya kalktığı zaman da kendisine yönelik eleştiri ve müdahale hakkı Müslüman toplumunundur.
Müslüman bir karakter sahip olduğu malı abartılı bir şekilde harcamaya kalktığı zaman, inançlarını ve kültürünü terk etmiş olur. Böyle bir insan inançlarına ve zamanla kendisine yabancı olur. Müslüman inanç ve kültürüne yabancılaştığı zaman, inanç ve kültür havzası daralır. İlahi değerlerden uzaklaşarak ifsadın kucağına düşer. Fesada uğrayan kişiler, toplumun fesadına da katkı yaparlar. Böyle bir durumda toplum kendisini koruma adına fesada uğrayan kişiyi ıslah etmelidir. Ya da dışlayarak, hakiki Müslümanları sözde Müslümanların bozgunculuğundan uzaklaştırmalıdır.
Sözde Müslüman olan burjuva sınıfında tekebbür ve istiğna önemlilik arz eder. Kişi, kibri ve istiğnası sayesinde kendisini bağımsız hisseder ve hiçbir kayıt ve şart tanımaz. Sahip olduğu mal ile küçük dünyaları ben yarattım havasına girer ve böylelikle yozlaşma ve sorun başlamış olur.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012