Hükümet çözüm için İmralı sakini ile anlaşma yapmasına rağmen; dışarıda, içeride, mecliste, dağda, bayırda, düz ovada, görüşmeler yapılıp tavizler verilmesine rağmen; anaların göz yaşı, şehitlerin kanı akmaya, milletimizin yüreği yanmaya devam etmektedir. Demokratik açılım teraneleriyle terör örgütü ve yandaşlarına verilen tavizlerle daha da tırmanışa geçen terör eylemleri; teröristler dağdan inerken törende karşılandıktan sonra, her fırsatta verilen tavizlerle güçlenmiş, iş özerklik ilanına kadar gelmiş, şehit cenazelerinde artış devam etmektedir. Diyarbakır da şehit edilen 13 askerimize yapılan saldırı göstermektedir ki terörü önlemede hükümet başarılı olamamış; yapılan kanuni düzenlemeler, açılımlar, icraatlar, terörü daha da arttırmıştır... Bu ifadelerle gayemiz sadece birilerini eleştirmek değil, çözüme yardımcı olmaktır. Gerek sivil, gerek askeri otoriteler, gerek hükümet, gerek meclis içi gerek, meclis dışı muhalefet, gerek kanaat önderleri, gerek fikir adamları; toplumsal mutabakatla milli bir uzlaşmaya gitmelidir. Oluşacak bu uzlaşmada sadece hükümetin seçeceği kimseler değil bu konuda çözümü ve fikri olan herkesin görüşüne yer verilmelidir. Devletin bekası milletin selameti hakkında duyarlı ve milli çözümü olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikir ve önerilerine mutlaka önem verilmelidir. Olayların tırmanışı, akan her damla şehit kanının ve şehit yakınlarının gözyaşlarının mutlaka dindirilmelisi gerekmektedir? Akan her damla kan ve gözyaşı, aynı zamanda ulusal bütünlüğün de zafiyetinin göstergesi olarak algılandığı takdirde asıl tehlike işte o zamandır? Şu bir realitedir; suçun tırmanışı, ya cezanın yetersizliğiyle, ya da mücadelenin yetersizliğiyle alakalıdır. Evet, şu gerçek artık göz ardı edilemez; hem ceza yetersiz kalmakta, hem de mücadele yetersiz kalmaktadır. Burada kahraman Türk askerine verdiği mücadele hakkında söz söylemeye kimsenin hakkı yoktur. Onlar üzerine düşenleri eksiksiz yerine getirmektedir... Çünkü en kıymetli varlıkları olan canlarını seve seve vermektedirler. Meydanda başarısız bir durum varsa; siyasi otorite mutlaka sorgulanmalıdır. Dünya kadar açılım yaptınız, dünya kadar kanunlar çıkardınız, dünya kadar uygulamalar yaptınız; netice olarak terörü bitiremediniz. Akan kan ve gözyaşlarını dindiremediniz. Gerek devleti, gerek milleti, her türlü tehditle karşı karşıya getirdiniz. Artık ülkenin hiçbir yeri güvenli değildir?Sorumlular bunun hesabını açık ve net olarak vermek zorundadır. AB ve ABD dayatmalarıyla çıkardığı kanunlar ve uygulamalara; sözde bilgi, istihbarat ve güç paylaşımlarına rağmen, terör daha da tırmanmışsa demek ki terör önlenmek yerine teşvik almıştır! Haberleşmesi, istihbaratı, bankaları, kamu kurumları, madenleri, yeraltı ve yerüstü kaynakları yabancılara, küresel güç odaklarına teslim edilmiş? Rotasını, eksenini kaybetmiş; topraklarında gözü olan devletlerle sözde müttefiklikler kurmuş, düşmanlarının tehdit algılamasını göz ardı etmiş, yargısı ve ordusu yıpranmış bir devlet yapısının terörle ve diğer sorunlarla nasıl baş edebileceği ciddi olarak sorgulanmak zorundadır?Görünen köy budur, kılavuza ne gerek var!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Sırat-ı Müstakim ne demek? / 10.02.2025
- Kişiler ya hayır konuşmalı ya da susmalıdır / 08.02.2025
- ‘Zerre miktarda torpil, adam kayırma yok’ muş! / 07.02.2025
- ‘Ben yokum o var’ diyebilenlere selam olsun / 06.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 04.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -4- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 02.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 01.02.2025
- Umre nasihatleri -2- / 31.01.2025
- Kişiler ya hayır konuşmalı ya da susmalıdır / 08.02.2025
- ‘Zerre miktarda torpil, adam kayırma yok’ muş! / 07.02.2025
- ‘Ben yokum o var’ diyebilenlere selam olsun / 06.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 04.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -4- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 02.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 01.02.2025
- Umre nasihatleri -2- / 31.01.2025