2005 takviminin yapraklarına sonbahar vurdu. Günler geçip gidiyor. Gidiyoruz; geldiğimiz yere doğru gidiyoruz.Elest bezminde "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabına, "Evet, sen bizim Rabbimizsiz!" diye karşılık verdiğimiz, Allahımız'a gidiyoruz.Gitmiyorum diyenler de gidiyor.Hakk ve hakikat karşısında inadına ayak diretenler de gidiyor.Saatlerdeki "akrep"le "yelkovan"ın kıyasıya yarışı "finish"e yaklaşıyor.Dün Recep, bugün Şaban derken mübarek üç aylarının son dilimi Ramazan ayına adım atmak üzereyiz.Şu mübarek Recep'ten, Şaban'dan bir şey anlamadık, bir şey alamadık diye hayıflananlarımız çoğunlukta. İşte Ramazan da gelip çatmak üzere; ama şu halimize bakın Allah aşkına, mübarek bir aya adım atıp atmadığımız belli değil, diyerek pek çoklarımız iç çekiyoruz.Aslında ilk insandan bugüne zaman hep aynı? Ya yürekler, ya gönüller.İşte fark burada. Geçmiş mübarek ayları bugünkülerden farklı kılan nokta burası. Yürekler, gönüller? Her gönül kendi Ramazan'nını, kendi üç aylarını yaşar. Kişinin Ramazan'ı yüreği kadardır, gönlü kadardır.Üç aylarının "eskisi gibi tadı" kalmamış, Ramazan'ların "eski feyz"i yoksa, bilelim ki, gönüller algılama gücünü yitirmiş, yürekler örselenmiş, kalpler perdelenmiş... Yoksa günler aynı günler.Regaib, Berat, Kadir ve Miraç kandillerinde, üç aylarında, Ramazan'da ve sair mübarek günlerde Arş'ından dünya semasına tecelli ederek "yok mu affedilmek isteyen affedeyim, yok mu rızık isteyen rızık vereyim" nidasıyla kapısına davet eden Alemlerin Rabbi olan Allah'ın daveti hep vakidir.İşte bugün böyle bir Berat günüdür.Aynen eskisi gibi? Berat.Allah'ın Berat gecesi, Rasulüllah'ın müjdeli Berat'ı, Ashab-ı Kiram'ın Berat'ı? Müslümanların Berat'ı, bizim Beratımız. Rahman Sûresi'nde beyan buyurduğu üzere O, her dem tecelli halindedir.O'nun yüce davetini duymak için kulak gerek, o mukaddes tecellilere mahzar olmak için gönül gerek, hissetmek için yürek gerek.Gönüller eskilerinki gibi arınmış ve yüce olursa; üç aylar da, Ramazanlar da eski Ramazanlar gibi feyiz dolu, muhabbet dolu olur.Nerde o eski Ramazanlar diye hayıflananlar, yani hepimiz, nerede o eski yüce, sâf, tertemiz gönüller deyip "tam bir gönül seferberliği"ne girmemiz şarttır. Bu samimi hayıflanmanın gereği budur. Böylesi yüce bir gönüle kavuşmanın ilk ve vazgeçilmez şartı, "Yüce Allah'a ve O'nun son elçisi, peygamberlerin şahı Muhammed Mustafa'sına şeksiz, şüphesiz, hesapsız iman etmek"tir. Bu iman, ebedi hayat olan Ahiret'te "kurtuluşun tek yolu"dur. Bu şeksiz iman, insanı güzel insanlarla, güzel amellerle içli-dışlı yapar. İnsanı, en yüce ideallerle kanatlandırır.İç dünyamızdaki alaboralar ve etrafımızdaki hengameler arasında kendimizi yitiriyoruz. Aslımızı, yüreğimizi, gönlümüzü kaybediveriyoruz. O zaman da ne üç aylarımızın tadı kalıyor, ne Ramazan'ımızın, ne bayramımızın... Hesap makinelerimizle günlük döviz kurlarını çarpıp çıkartmaktan, maaş ve maişet bilançolarımıza ayar çekmekten Ahiretimizi hesaplamaya vakit bırakmıyor. Çoğu zaman gönüllerimiz o tarafa sarkmıyor bile.Milletimizi bir lokma ekmek telaşına düşürdüler, borç batağına sapladılar. İdeallerini adeta yok ettiler. Bir lokma ekmekten gayrı dert kalmadı yüreklerde şimdi. Neyi arıyorsan O'sun sen, Bir lokma ekmek arıyorsan, bir lokma ekmek? diyor Hz. Mevlana. İşte böylesi bir düzlemde adeta "idealsiz ve ufuksuz boş yere debelenme"ye mahkum ediliyor aziz milletimiz.Milletimizi bir lokma ekmek telaşına düşürenler, Haçlıların elinden dilenerek yaşamaya mahkum edenler, yüceliklere namzet gönüllerimize dadanmış ahtapotlardır. Haçlı'nın faizli borçlarıyla beslenmeye mahkum edilen yüreklerde ne hissiyat kalır, ne ağız tadı, ne zevk, ne muhabbet... Ne üç aylarda, ne Ramazan'da ne bir başka mübarek günde.Dolayısıyla ülkemizi olduğu kadar, gönüllerimizi de bu ahtapotların kollarından kurtarmamız lazım gelir.Bu bakımdan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın üretim ve emeğe dayalı Milli Ekonomi Modeli, borç batağına saplanmış ekonomimizin kurtuluşu kadar, aziz milletimizin gönüllerinin de yeniden şahlanışı için vazgeçilemez, hayati ve tarihi tek iksirdir.Bu iksirle hem ekonomi canlanacak, Türkiye şahlanacak, hem de aynı anda gönüller yücelere kanatlanacak, idealler dirilecektir. İşte o zaman Ramazanların tadına, üç ayların zevkine doyum olmayacak.Bu mana içerisinde Berat kandilinizi tebrik eder, İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini dilerim. Bu vesile ile Ahiret'e göç eylemiş bilcümle büyüklerimize, hocalarımıza, mesai arkadaşlarımıza, yakınlarımıza, geçmişlerinize ve geçmişlerimize Yüce Allah'tan rahmetler niyaz ederim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019