Yeni dönem Türkiye’nin sürüklendiği sistemi kestiremeyenler vardı, kararsızlardı:
Padişahlık mı, diktatörlük mü?!
Başbakan R. T. Erdoğan, aklı karışıkların akıllarını başlarına düşürdü.
Padişahlık olmadığını gösterdi.
Padişahlığa rahmet okutacak yeni bir BOP sistemi geliyor Türkiye’ye…
Kişiye özel “demokratik diktatörlük” boy salıyor.
Yeni sistem, padişahlıktan çok farklı… Çünkü:
Padişahlar, tebaalarına lütufta bulunur, ulufeler dağıtır, Cuma selamlığında altın dolu keseler yağdırırlardı.
AKP hükümeti ve Erdoğan’da böyle bir “ihsan hali” yok!
Erdoğan’dan “dikta”yı okşayan haller zuhur ediyor.
Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmaz “temel erkleri”nin işleyişinden rahatsızlık duyuyor.
Erdoğan, BOP eş başkanlığından beri bunu açık ediyor.
Mısır’da “demokrasi” mavalıyla işbaşına getirilen Müslüman kardeş Mürsi de, yeni Anayasa’ya “kişiye özel” maddeler koyduruyor; her şeyi kendisine bağlamak, yüksek yargı üyeleri dahil herkesi kendisi atamak ve hiçbir şeyin de hesabını vermemek istiyor.
BOP demokrasisi Mısır’a hayır yerine kaos, kargaşa ve kavga getiriyor… BOP demokrasisinin üstünden daha üç gün geçmeden Mısır, Mübarekli günleri arıyor!
Mürsi, Erdoğan’ı örnek aldığını, kendisinin izinden gittiğini söylüyor.
Erdoğan, birçok konuda, yargıya söyledik, gerekeni yapacaklar, diyor.
Kuvvetler ayrılığı ciğerlerimize kadar inletiyor, diyor.
Yargı, önümüzü kesmekten başka bir iş yapmıyor, diyor… İşi burada bırakmıyor.
14 Temmuz 2012’de Kocaeli il kongresinde “Bütün diktatörler korkaktır, kendi halklarından çekinirler” diyen aynı Erdoğan, 4-5 bin polisle bilim ocağı ODTÜ’ye gidiyor.
ODTÜ’de icraatlarını protesto eden öğrencilere öyle bir ders veriyor ki, değme diktatörlere taş çıkartıyor. En okkalı dersi ise hocalar ve üniversite yönetimi alıyor: ''Bu hocalara da yazıklar olsun!”
Bitirmiyor: “Sen burada gerçekten kalite öğrenciler yetiştirdiysen burada olması gereken nedir yönetim?.. Neymiş? Eleştiriymiş bu, protestoymuş. Böyle protesto hakkına engel olamayızmış. Kusura bakmayın… Bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa ben diyorum ki, onlara da yazıklar olsun. Bir defa bir hocanın, öğrencisine ilme saygıyı öğretmesi lazım.”
Ekranlardan ateş püskürmeyi sürdürüyor:
“Siz nasıl bir üniversitesiniz. Sizin yetiştirdiğimiz öğrenciler bunlarsa, Türkiye batmıştır. Sonra da neymiş, ODTÜ’de öğretim görevlileri protesto için derse girmiyormuş. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış. Girseniz ne olur, girmeseniz ne olur. Zaten sizin öğrettikleriniz anca bunlar gibi olur.”
İlim adamları nezdinde böyle bir tavır, ağır bir muameledir.
Geçmişte, ilim adamları, böylesi cümlelere muhatap olmaktan ise, kafalarının kılıçla uçurulmasını yeğlerdi.
Padişahlar da ikinciyi tercih ederlerdi.
Padişahlıklara bakın, ilmiye sınıfına böyle ağır beyanda bulunan birini bulamazsınız.
Hatta artık tarih olmuş Mübarek ve Kaddafi’nin bile böyle bir çıkışmasına rastlayamazsınız.
İşin daha ilginç yanı, “Size yazıklar olsun” dediği ODTÜ’lü hocalar ve öğrenciler, Erdoğan'ın öve öve bitiremediği yerli üretim Göktürk 2 uydusunun imalatçıları. Uydu yöneticisi ve proje teknik lideri Ali Ömer Kozal, ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümü mezunu…
Erdoğan, Göktürk 2 ile Türk demokrasisini uzaya uçuruyor!
Erdoğan, Göktürk 2’yi imal eden hocalara reva gördüğü bu muamelenin onda birini, kendi evindekilere, çoluk-çocuğuna yapıyor mu?!
Her halükârda eyvah!
BOP’un Türkiye versiyonu yeni “dikta” rejiminin ayak sesleri bunlar!
Yarın dilerseniz, Erdoğan’daki yargı erki rahatsızlığının perde arkasını irdeleyelim!
Padişahlık mı, diktatörlük mü?!
Başbakan R. T. Erdoğan, aklı karışıkların akıllarını başlarına düşürdü.
Padişahlık olmadığını gösterdi.
Padişahlığa rahmet okutacak yeni bir BOP sistemi geliyor Türkiye’ye…
Kişiye özel “demokratik diktatörlük” boy salıyor.
Yeni sistem, padişahlıktan çok farklı… Çünkü:
Padişahlar, tebaalarına lütufta bulunur, ulufeler dağıtır, Cuma selamlığında altın dolu keseler yağdırırlardı.
AKP hükümeti ve Erdoğan’da böyle bir “ihsan hali” yok!
Erdoğan’dan “dikta”yı okşayan haller zuhur ediyor.
Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmaz “temel erkleri”nin işleyişinden rahatsızlık duyuyor.
Erdoğan, BOP eş başkanlığından beri bunu açık ediyor.
Mısır’da “demokrasi” mavalıyla işbaşına getirilen Müslüman kardeş Mürsi de, yeni Anayasa’ya “kişiye özel” maddeler koyduruyor; her şeyi kendisine bağlamak, yüksek yargı üyeleri dahil herkesi kendisi atamak ve hiçbir şeyin de hesabını vermemek istiyor.
BOP demokrasisi Mısır’a hayır yerine kaos, kargaşa ve kavga getiriyor… BOP demokrasisinin üstünden daha üç gün geçmeden Mısır, Mübarekli günleri arıyor!
Mürsi, Erdoğan’ı örnek aldığını, kendisinin izinden gittiğini söylüyor.
Erdoğan, birçok konuda, yargıya söyledik, gerekeni yapacaklar, diyor.
Kuvvetler ayrılığı ciğerlerimize kadar inletiyor, diyor.
Yargı, önümüzü kesmekten başka bir iş yapmıyor, diyor… İşi burada bırakmıyor.
14 Temmuz 2012’de Kocaeli il kongresinde “Bütün diktatörler korkaktır, kendi halklarından çekinirler” diyen aynı Erdoğan, 4-5 bin polisle bilim ocağı ODTÜ’ye gidiyor.
ODTÜ’de icraatlarını protesto eden öğrencilere öyle bir ders veriyor ki, değme diktatörlere taş çıkartıyor. En okkalı dersi ise hocalar ve üniversite yönetimi alıyor: ''Bu hocalara da yazıklar olsun!”
Bitirmiyor: “Sen burada gerçekten kalite öğrenciler yetiştirdiysen burada olması gereken nedir yönetim?.. Neymiş? Eleştiriymiş bu, protestoymuş. Böyle protesto hakkına engel olamayızmış. Kusura bakmayın… Bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa ben diyorum ki, onlara da yazıklar olsun. Bir defa bir hocanın, öğrencisine ilme saygıyı öğretmesi lazım.”
Ekranlardan ateş püskürmeyi sürdürüyor:
“Siz nasıl bir üniversitesiniz. Sizin yetiştirdiğimiz öğrenciler bunlarsa, Türkiye batmıştır. Sonra da neymiş, ODTÜ’de öğretim görevlileri protesto için derse girmiyormuş. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış. Girseniz ne olur, girmeseniz ne olur. Zaten sizin öğrettikleriniz anca bunlar gibi olur.”
İlim adamları nezdinde böyle bir tavır, ağır bir muameledir.
Geçmişte, ilim adamları, böylesi cümlelere muhatap olmaktan ise, kafalarının kılıçla uçurulmasını yeğlerdi.
Padişahlar da ikinciyi tercih ederlerdi.
Padişahlıklara bakın, ilmiye sınıfına böyle ağır beyanda bulunan birini bulamazsınız.
Hatta artık tarih olmuş Mübarek ve Kaddafi’nin bile böyle bir çıkışmasına rastlayamazsınız.
İşin daha ilginç yanı, “Size yazıklar olsun” dediği ODTÜ’lü hocalar ve öğrenciler, Erdoğan'ın öve öve bitiremediği yerli üretim Göktürk 2 uydusunun imalatçıları. Uydu yöneticisi ve proje teknik lideri Ali Ömer Kozal, ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümü mezunu…
Erdoğan, Göktürk 2 ile Türk demokrasisini uzaya uçuruyor!
Erdoğan, Göktürk 2’yi imal eden hocalara reva gördüğü bu muamelenin onda birini, kendi evindekilere, çoluk-çocuğuna yapıyor mu?!
Her halükârda eyvah!
BOP’un Türkiye versiyonu yeni “dikta” rejiminin ayak sesleri bunlar!
Yarın dilerseniz, Erdoğan’daki yargı erki rahatsızlığının perde arkasını irdeleyelim!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019