Köyden birileri gurbete uğurlanırken, köyün gençleri askere gönderilirken, yine köyün tahsil çağındaki öğrencileri büyük şehirlere yolcu edilirken ve köyün kızları başka köylere, uzak memleketlere gelin edilirken, vedalaşma sırasında büyüklerimizden sıkça duyduğumuz bir cümledir bu cümle:
"Kızım ya da oğlum, gidip gelmemek var gelip görmemek var, yolun ve bahtın açık olsun, hakkını helal et."
Çocukluğumuzda çokça şahit olduğumuz bu manzaraları ve sıkça duyduğumuz bu cümleyi niye hatırladık ve hatırlattık?
Bir aydan beri misafirimiz olan, bütün kötü huylarımızı hayatımızdan çekip alan, gecelerimize ve günlerimize 'Allah'ın boyasından' çalan, onunla geçen her anımızı farklı kılan, gönüllerimize ibadet aşkını salan mübarek Ramazanı uğurlarken, onu mahzun bir şekilde yolcu ederken; "gidip gelmemek var, gelip görmemek var, bizlere hakkını helal et" desek acaba ne kadar doğru olur?
Dünya durdukça, kıyamet sabahına kadar elbette onun gidiş-gelişleri devam edecek ama her gelişinde göremediği, göremeyeceği sayısız insan toplulukları olacak.
Ramazanın gidip gelmemesi elbette söz konusu olamaza ama, dünyada, her geldiğinde onu karşılayanlar arasında yer alamayacak nicelerimiz olacak.
Seneye… Ya nasip.
Her hal ve şartta helalleşmek bizim açımızdan ehemmiyet arz ediyor.
Ramazan mademki Kur'an ayıdır, Kur'an'ın indirilişine şahit olmuş ve sahne olmuş bir aydır, öyleyse Kur'an'ı bu aydan bir armağan olarak kabul edip, bu armağana ve eşsiz müjdelerine layık olacağımıza söz verirsek, ilkelerini ve ölçülerini hayatımıza tatbik edeceğimize ant içersek, herhalde helalleşmiş oluruz.
"Tarafımdan söyle: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun! Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Allah'ın toprağı/yeryüzü geniştir. Sadece sabredenlere, ücretleri hesapsız ödenecektir."(Zümer:10)
"Tağuta ibadet etmekten kaçınıp gönülden Allah'a yönelenlere müjdeler var! O halde sözü dinleyip sonra da en güzelini tatbik eden kullarımı müjdele! İşte onlardır Allah'ın hidâyetine mazhar olanlar ve işte onlardır akl-ı selim sahibi olanlar."(Zümer:17-18)
"De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm'dir."(Zümer: 53)
"O gün dostların bazıları bazısı için düşmandır. Muttakîler müstesna."
"Allah, takva sahiplerine şöyle nida eder: "Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarım! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz."
"Onlara: "Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz" denir."
"Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir."(Zuhruf:67-73)
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025