Gezi, hükümet için siyasi rant kapısı mı?

Evet, geçen yıl hükümetin, kimsenin görüşünü almadan, bilimsel ve sosyal kurumlara danışmadan, "ben istediğimi yaparım" mantığıyla giriştiği Topçu kışlası projesine karşı vatandaşımız, anayasal haklarını kullanarak protesto gösterilerine başladı. Hükümet, diyalog yerine şiddete başvurdu. Bu şiddeti gören illegal yapılanmalar, devlete saldırdı. Ama bu saldırıların adı "Gezi eylemleri" olarak kaldı. Daha doğrusu malum illegal yapıların yakmaları, yıkmaları, devlete, millete karşı söylemleri vs. "Gezi eylemleri ve Geziciler" olarak adlandırıldı. Kim adlandırdı, sorusunun arkasında ise kocaman bir soru işareti var.Bu adlandırmalar hükümetin işine geldi. Öyle ki, Erdoğan hangi mikrofonu görse Gezi'den, Gezicilerden bahsediyor. Yeni yeni tabirler kullanıyor. Ama gerçek o ki? Bu yakıp, yıkanlar asla gezici olamayacakları gibi sıkışan AKP'ye çok iyi malzeme oluyorlar, adeta can simiti görevini üstleniyorlar. Gezi'de hükümetin baskıcı politikalarını eleştirenlerle, bu yakıp, yıkan zihniyet bir olamaz. Bunu vatandaşımızın çok iyi algılaması lazım... Birileri oyun oynuyor. Bakın! Geçenlerde bir tişörtlü şahıs çıktı ortaya. Bir ülkücülerin safında slogan atıyor, işaret çekiyor? Beş dakika sonra HDP'lilerin safında? Anladınız?* * *Konu para olunca koku çıkıyorGünlerdir reklamı yapılan vergi, SGK, Bağ-Kur vs. affı bu yazıyı yazdığım sıralarda meclise gelmek üzereydi. (ortalık karıştı, beklemede) Şahsen bu affın asıl amacının, hükümetin acilen sıcak paraya olan ihtiyacından kaynaklandığını, en başından beri iddia ediyorum. Ama gün geçtikçe başka şıklarda ortaya çıkıyor.En başta cevabı verilmesi gereken soru şu; Vergi veya diğer kanuni yükümlülüklerini yerine getirenler, ödemelerini zamanında yapanların durumu ne olacak? Öyle ya! Aynı kulvarda rekabet ettikleri şirket veya kulüpler yan gelip yatmış, bunlar sağılmış. İnek mi bunlar? İlhan Cavcav soruyor?En çok merak edilen ise bu aftan hangi şirketler yararlanacak? Ne kadar borçları silinecek? Ve bu şirketlerin on yıldır devletle olan ilişkileri (hangi ihalelere girdikleri, hangi ihaleleri aldıkları vs.) açıklanacak mı? Yani bu yasayla kanka şirketlere çaktırmadan (!) torpil mi yapılıyor? Kısaca AKP döneminde söz konusu para olunca ortalığı pis kokular sarıyor. Neden acaba!* * *Neden kendine hakaret ettiriyor?Günlerdir dağa çıkan veya çıkartılan bir diğer ifadeyle kaçırılan çocukları konuşuyoruz. "Dünya lideri" diye taltif edilen başbakanımız örgüt mensuplarından bu çocukların bırakılması için yardım istiyor. Bunun neden ve niçinleri ayrı bir konu. Sürecin mahiyeti ve geldiğimiz noktada ayrı bir konu. Ben başka bir noktadan gideyim?Bu süreçte başbakan, birilerini suçlama gayretine girdi. Ama verdiği örnek kendini işaret ediyordu. Ve muhatapları bunu çok iyi bildikleri için hemen geri iade ettiler. Hem de ağır tabirlerle. Erdoğan'ın yaptığı suçlama neydi? AB ve ABD'de çocuk okutmak? "Yavrularımız dağa kaçırılırken, kendi çocukları ABD ve Avrupa'da eğitim alıyor, turistlik seyahat ediyor". Haliyle soruyorlar; AB'de, ABD'de çocuk okutmak, gezmek, tozmak, ticaret yapmak suç mu?Suçsa, Erdoğan ve dava arkadaşları en büyük suçlular arasındadır. Çünkü bunların çocukları AB'de, ABD'de okudu, okuyor, torunları, eşleri vs. ABD vatandaşı, ticaretleride bu ülkelerde. Hatta Bilal Erdoğan'ın gemicikleri İsrail kıyılarında görüldüğü ileri sürülüyor.Ve Erdoğan bunları çok iyi biliyor. Peki, Erdoğan bile bile kendini neden zora sokuyor? Demirtaş'ın, "Hangi siyasi parti lideri, çocuğunu ABD'de okutmuşsa onursuzdur" sözüne niye muhatap oluyor? Yoksa yine "acıların çocuğu", mağdurumda mağdurum" siyasetiyle mi karşı karşıyayız?