18 Zilhicce 'de Gadir Hum'da hutbe irat eden Rebiyülevvel ayının 12'sinde yani 84 gün sonra Hakk'a kavuşmuştur.
Gadir Hum günü başta Ömer ve Ebu Bekir olmak üzere bütün sahabeler İmam Ali'nin halifeliğini kabul etti ve tebrik ettiler.
Haris b. Numan hariç. Bu şahıs, Peygamberimize birkaç sorunun ardından "Ey Allah'ım, şayet Muhammed'in söylediği hak ise üzerimize gökten taş yağdır veya bizim başımıza elim bir azap getir" diyerek arkasını dönüp yürümeye başladı.
Râvi der ki: "Allah'a yemin olsun ki daha devesine ulaşamadan Allah Tealâ onun başının üstüne öyle bir taş indirdi ki, tam tepesine isabet edip dübüründen çıktı, onu böylece öldürdü."
Peygamber Efendimiz (s.a.a.v) Medine'ye döndü, Kuran'ı yaşamaya devam etti. Ashabını toplayarak helalleşti.
Peygamber Efendimiz hastalanmıştı.
Usame b. Zeyd'in komutasında babası Hz. Zeyd'in şehit olduğu Mute'ye göndermek üzere bir ordu hazırladı. Başta Ebu Bekir ve Ömer olmak üzere bildiğiniz bütün meşhur sahabeleri bu orduda asker olarak görevlendirdi.
Medine'nin dışına kadar bizzat orduya iştirak ederek, bu orduya katılanları övmüş ve müjdelemişti.
Allah Resulü bu ordunun yola çıkması konusunda ısrarlıydı.
"Usame'nin ordusunu gönderin, Usame'nin ordusundan geri kalana Allah lanet etsin" buyuruyordu. (Üç kez aynı laneti tekrarladı)
Bir sabah hastalık Efendimizi sardığı sırada Bilal gelerek, 'Namaz vaktidir' dedi. Bu söz Efendimize duyurulunca, 'Bir başkası namaz kıldırsın. Ben, kendimle meşgulüm' buyurdu."
Hz. Aişe ve Hafsa, babalarının bu görevi üstlenmesi için haber verme heyecanı ve telaşı içerisine girdiklerini gören Peygamber Efendimiz (sav) acelece giyindi.
Açık emrine rağmen Ebu Bekir ve Ömer'in, Üsame'nin ordusuna katılmadıkları ortadaydı.
"Ali b. Ebi Tâlib ve Fazl b. Abbas koltuğuna girmiş, ayaklarını yerde sürüyerek camiye girdi. Ebu Bekir'in mihrapta durduğunu görünce kenara çekilmesi için mübarek eliyle işaret etti.
Efendimiz yerine geçip, yeniden tekbir getirerek namaz kıldırdı. O'nun kaldığı yerden devam ettirmedi."
Namazdan sonra Ebu Bekir ve Ömer'i yanına çağırtarak; "Size, Üsame'nin ordusu ile gitmenizi emretmemiş miydim?' buyurdu. 'Evet ya Resulüllah, emretmiştin' dediler.
"Peki, niçin emrimi yerine getirmediniz?"
Ebu Bekir: 'Ben gitmiştim ama sizi bir kez daha görüp ahdimi yenilemek için geri döndüm' diye cevap verdi.
Ömer: 'Ey Allah'ın Resulü, ben gitmedim. Çünkü sizin durumunuzu Medine'den gelen süvarilerden öğrenmek istemiyordum' dedi.
Resulullah (s.a.v.) üç kere: "Katılın Üsame'nin ordusuna, ondan geri kalmayın." buyurdu
Hz. Peygamberin bütün teşvik ve bedduasına rağmen ordu yavaş davranıyordu.
Rebiyülevvel ayının on ikisi, pazartesi günü Üsame, Hz. Peygamber'in huzuruna çıktı. Peygamber (s.a.v) ona, "Yüce Allah'ın bereketiyle yarın erkenden hareket et." buyurarak hareket etmesini emretti.
Üsame, Peygamber'le vedalaşıp ordugâha döndü. Usame ordugaha dönerken Ömer b. Hattab ve birkaç kişi tekrar ordudan ayrılıp Medine'ye geri gitti.
Hz. Üsame, bini atlı, üç bin savaşçıyla yola çıktı. Hz. Peygamberin (sav); "üsame'nin ordusunu donatın. Ondan geri kalana Allah lânet etsin." Açık emir ve tehdidine rağmen bir gurup orduya katılmadılar, orduyla hareket etmediler.
(Kaynaklar; Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rahmet-el Lil Alemin 2. cilt ve İmam Ali eserleri başta olmak üzere et-Tabakat'ül-Kübra, Tarih-i Taberî'ye, el-Kâmil'e, es-Siret'ül-Halebiyye'ye, es-Siret'üd-Dehlâniyye'ye, Halebî, Buhari, Vâkıdî, el-Megazî, adlı Sünni eserlerin ilgili bölümlerinden derlenmiştir.)
İmam Gazali, Sırr'ul-Âlemin kitabının 4. makalesinde şöyle ifade etmektedir: (Peygamber Efendimiz) "Bana kağıt kalem getirin de size, Benden sonra işlerin zorluğunu kaldırıcı ve size gerekli olan şeyleri yazayım" buyurdu.
Ömer ise şöyle dedi: "Allah Resulü şu anda sayıklamaktadır. Bize, Allah'ın Kitabı yeter."
Oradakiler birbirlerine girerek seslerini yükselttiler. Hz. Peygamber rahatsız olarak şöyle buyurdu: "Kalkın yanımdan, Benim yanımda kavga etmek doğru değildir".
Hz. Peygamber ashabına sözlü olarak 3 şey vasiyet etti:
"Müşrikleri Arap Yarımadası'ndan çıkarın. Gelen heyetleri Benim yaptığım gibi ağırlayıp, yolcu edin. Üçüncüsünü ise ravi bilerek söylemedi veya 'unuttum' dedi." (Buhari, Sahih, c. 2, s. 118; Müslim, Vasiyet kitabı; Hamidi, Cem'un, Beyn'es-Sahihayn; İmam Hanbel, Müsned, c. 1, s. 222; İbn Ebi'l-Hadid, Nehcü'l-Belağa Şerhi, c. 2, s. 563)
"… Resulullah'ın durumu iyice ağırlaşmıştı. Bir ara bayıldı. Kendine gelince şöyle dedi: "Bana kardeşimi ve arkadaşımı çağırın."
Aişe, Ebu Bekir'i, Hafsa da Ömer'i çağırdı. Ancak Resulullah şöyle buyurdu: "Dağılın, eğer size ihtiyacım olursa sizi çağırırım."
Efendimiz tekrar, "Bana kardeşimi ve yardımcımı çağırın" buyurdu. Ümmü Seleme, "Ali'yi çağırın, Efendimiz O'ndan başkasını istemiyor" dedi. Hz. Ali'yi çağırdılar.
Resulullah, O'na yaklaşmasını işaret etti. Hz. Ali, O'na sarıldı. Ve uzun süre Resulullah, Hz. Ali'nin kulağına bir şeyler söyledi.
Artık Resulullah'ın vefatı an meselesiydi. Ruhunu teslim etmeden az önce Hz. Ali'ye:
"Ya Ali, başımı kucağına al, Allah'ın emri gerçekleşmek üzeredir. Ruhumu teslim edince başımı, kendine doğru çek. Beni, kıbleye doğru yatır. Bana, kendin gusül ver. Ve sen kefenle. Herkesten önce Sen, Bana namaz kıl. Ve Beni defnetmeden önce Benden ayrılma. Ve bütün bunları yaparken Allah'tan yardım dile" buyurdu.
Allah Resulü bu sırada ruhunu teslim etti. Ali sağ eliyle Efendimizin çenesini tutuyordu. O'nu kıbleye doğru yatırıp çenesini bağladı. Üzerini örterek, gusül ve kefenleme işlerine başladı.
Hz. Ali, Hz. Peygambere gusül verdi, hanut yaptı ve Allah Resulü'nü kefenledi. Fazl b. Abbas bu işlerde kendisine yardım ediyordu. Gusül ve kefen işleri bitince Ali tek başına namaz kıldı. (devam edecek)
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025