15 Temmuz darbe girişimi, küresel güçlerin, sivil-asker topyekun Türk milleti ve devletine dönük ne vahim hesap ve operasyonlar içinde olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Aynı güçlerin insanımızın, STK'ların, cemaatlerin, cemiyetlerin ve halk kesimlerinin üzerindeki emellerini ve projelerini öğrenmek isteyenler, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, tarihi verileri de sunarak 1992'de yazdığı Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler adlı muhteşem eserini başucu kitabı yapsınlar, okusunlar, görsünler.
Aziz Anadolu'muzda ve İslam coğrafyasındaki insanlarımız ve cemaatler her dem bu kabil operasyon ve hesaplara maruzdurlar.
Nitekim Vatikan'ın Dinlerarası Diyalog projesi, 3. bin yılda bizlere ve Asya'ya dönük geniş çağlı Amerikan-İngiliz-Haçlı operasyonlarının ayaklarından biri, teo-politik yönüdür.
Maalesef ülkemizde, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu dışında herkes, sivil-asker tüm kesimler ve cemaatler, bu projeye çeşitli seviyelerde teslim olmuş, bu operasyona taraf ve kurban düşmüşler. Bugün FETÖ diye nam salmış güruh, Amerikan-Vatikan imalatı bu projede 1995'lerde özel misyon üstlenmiştir.
Amerikan, İngiliz, Vatikan ve Haçlı operasyonları cüppe giymiş, sarık sarmış, sakal bırakmış, başına takke geçirmiş geziniyor.
Projenin aktörleri papaz ve haham olarak değil; içimizden biri olarak, hoca efendi olarak, tarikat şeyhi olarak, cüppeli olarak, İslamcı olarak içimize işliyor. Kılcal damarlarımıza kadar nüfuz ediyor.
Prof. Dr. Baş ve kadrosu, hem FETÖ grubunu, hem de tüm cemaat, cemiyet ve hatta dönemin önde siyasetçilerine klasörler dolusu bilgilerle bizzat giderek ikaz etmişler, ayıktırmaya çalışmışlardır. Bu ziyaretlerin birçoklarında bendeniz de vardım.
O gün sivil-asker, cemaat ve cemiyetler Türk milleti Haydar hocaya kulak verseydi; Fetullah grubunun batıl ve yanış gidişatlarına geçit vermeselerdi, bugün belki böylesi haince operasyon ve darbe teşebbüslerine maruz kalmayacaktık.
Şubat 1998'de Harun Kayacı bey ve tenekeciyle beraber, Fetullah Gülen'e gitmiştik. Bağlarbaşı'ndaki dershaneye. Randevuyu Ali Açıl ayarlamıştı. Hüseyin Gülerce'den Latif Erdoğan'a, İlhan İşbilen'den Harun Tokak'aFetullah'ın eski-yeni üst düzey tüm kadrosu oradaydı. Haydar Baş hocamızın ikaz mektubunu götürdük, iki saate yakın nasihat ettik. Yaptıklarının dine-vatana ihanet olduğunu Müslümana yakışır tavırla hatırlattık. O günden sonra bize savaş açtılar; ele geçirdikleri kamu gücünü de kullanarak ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
İsmailağa cemaatine bendeniz gitti. Nedim hoca başta olmak üzere öndeki hocalarına üç saati aşkın nasihat ettim, ikaz ettim. Cüppelinin konjonktüre göre güya birkaç kere karşı çıkar gibi yaptığı DinlerarasıDiyalog'a dair elindeki bilgi ve belgeler bizden ulaştı. Cüppeli o zamandan beri fırr dönüyor.
Cemaatler-cemiyetler hepsi hakkı ve hakikati çok iyi bilmelerine rağmen Fetullah'ın batıl safında saf tuttular.
Merhum İlyas Vanlıoğlu hoca müstesna? Mekanı cennet olsun.
Mahmut Efendi'nin kayınbiraderi olan Vanlıoğlu hoca "Müslümanların tek hocası kaldı; baş hoca, Haydar Baş hoca evladım; İslam'ın sancaktarı, vatanımızın, milletimizin ve dinimizin teminatı? Dünyayı ve Türkiye'yi çok iyi bilen ve her şeyiyle İslam'ı yaşayan Haydar hocamızdır; gerisi kof?" demişti. Ardından "Efendi hazretlerinin etrafını, İsmailağa'yı cüppeli çakallar sardı, ben bile artık Efendinin evine gidemiyorum" diye iç çekmişti.
Vanlıoğlu hocanın evindeki sehpasında Haydar Baş hocamızın Ehl-i Beyt Külliyatı dizili vaziyette dururdu; "Bu eserler var ya, bu eserler şeytan savar, şeytan savar? Buraya insnevinden çok şeytan geliyor. Gelen şeytanlar, hocamın eserlerini görünce pırrrkaçıyor" derdi. Hz. Fatıma'yı okuduğunda saatlerce hüngür ağladığını gözyaşları içinde anlatmıştı; Haydar Tarhanlı kardeşim şahit? Vanlıoğlu hoca bu imanla göçtü.
Efendinin etrafını Cüppeli çakallar sardı dediğinde; açık söyleyeyim, şak diye Cüppeli Ahmet aklıma geldi.
Orta 2'den beri tanıdığım, Emsile-Bina okuttuğum Cüppeli'nin, meğer asker bağlantılı aileden-çekirdekten nurcu ve kodesteki rüyalarına girecek kadar Fetullahçı olduğunu fark edince, eyvâhİsmailağa'ya, eyvâh ki ne eyvâh dedim?Gerekçelerine yarın değineyim; siz de vay diyeceksiniz.
Aynı güçlerin insanımızın, STK'ların, cemaatlerin, cemiyetlerin ve halk kesimlerinin üzerindeki emellerini ve projelerini öğrenmek isteyenler, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, tarihi verileri de sunarak 1992'de yazdığı Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler adlı muhteşem eserini başucu kitabı yapsınlar, okusunlar, görsünler.
Aziz Anadolu'muzda ve İslam coğrafyasındaki insanlarımız ve cemaatler her dem bu kabil operasyon ve hesaplara maruzdurlar.
Nitekim Vatikan'ın Dinlerarası Diyalog projesi, 3. bin yılda bizlere ve Asya'ya dönük geniş çağlı Amerikan-İngiliz-Haçlı operasyonlarının ayaklarından biri, teo-politik yönüdür.
Maalesef ülkemizde, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu dışında herkes, sivil-asker tüm kesimler ve cemaatler, bu projeye çeşitli seviyelerde teslim olmuş, bu operasyona taraf ve kurban düşmüşler. Bugün FETÖ diye nam salmış güruh, Amerikan-Vatikan imalatı bu projede 1995'lerde özel misyon üstlenmiştir.
Amerikan, İngiliz, Vatikan ve Haçlı operasyonları cüppe giymiş, sarık sarmış, sakal bırakmış, başına takke geçirmiş geziniyor.
Projenin aktörleri papaz ve haham olarak değil; içimizden biri olarak, hoca efendi olarak, tarikat şeyhi olarak, cüppeli olarak, İslamcı olarak içimize işliyor. Kılcal damarlarımıza kadar nüfuz ediyor.
Prof. Dr. Baş ve kadrosu, hem FETÖ grubunu, hem de tüm cemaat, cemiyet ve hatta dönemin önde siyasetçilerine klasörler dolusu bilgilerle bizzat giderek ikaz etmişler, ayıktırmaya çalışmışlardır. Bu ziyaretlerin birçoklarında bendeniz de vardım.
O gün sivil-asker, cemaat ve cemiyetler Türk milleti Haydar hocaya kulak verseydi; Fetullah grubunun batıl ve yanış gidişatlarına geçit vermeselerdi, bugün belki böylesi haince operasyon ve darbe teşebbüslerine maruz kalmayacaktık.
Şubat 1998'de Harun Kayacı bey ve tenekeciyle beraber, Fetullah Gülen'e gitmiştik. Bağlarbaşı'ndaki dershaneye. Randevuyu Ali Açıl ayarlamıştı. Hüseyin Gülerce'den Latif Erdoğan'a, İlhan İşbilen'den Harun Tokak'aFetullah'ın eski-yeni üst düzey tüm kadrosu oradaydı. Haydar Baş hocamızın ikaz mektubunu götürdük, iki saate yakın nasihat ettik. Yaptıklarının dine-vatana ihanet olduğunu Müslümana yakışır tavırla hatırlattık. O günden sonra bize savaş açtılar; ele geçirdikleri kamu gücünü de kullanarak ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
İsmailağa cemaatine bendeniz gitti. Nedim hoca başta olmak üzere öndeki hocalarına üç saati aşkın nasihat ettim, ikaz ettim. Cüppelinin konjonktüre göre güya birkaç kere karşı çıkar gibi yaptığı DinlerarasıDiyalog'a dair elindeki bilgi ve belgeler bizden ulaştı. Cüppeli o zamandan beri fırr dönüyor.
Cemaatler-cemiyetler hepsi hakkı ve hakikati çok iyi bilmelerine rağmen Fetullah'ın batıl safında saf tuttular.
Merhum İlyas Vanlıoğlu hoca müstesna? Mekanı cennet olsun.
Mahmut Efendi'nin kayınbiraderi olan Vanlıoğlu hoca "Müslümanların tek hocası kaldı; baş hoca, Haydar Baş hoca evladım; İslam'ın sancaktarı, vatanımızın, milletimizin ve dinimizin teminatı? Dünyayı ve Türkiye'yi çok iyi bilen ve her şeyiyle İslam'ı yaşayan Haydar hocamızdır; gerisi kof?" demişti. Ardından "Efendi hazretlerinin etrafını, İsmailağa'yı cüppeli çakallar sardı, ben bile artık Efendinin evine gidemiyorum" diye iç çekmişti.
Vanlıoğlu hocanın evindeki sehpasında Haydar Baş hocamızın Ehl-i Beyt Külliyatı dizili vaziyette dururdu; "Bu eserler var ya, bu eserler şeytan savar, şeytan savar? Buraya insnevinden çok şeytan geliyor. Gelen şeytanlar, hocamın eserlerini görünce pırrrkaçıyor" derdi. Hz. Fatıma'yı okuduğunda saatlerce hüngür ağladığını gözyaşları içinde anlatmıştı; Haydar Tarhanlı kardeşim şahit? Vanlıoğlu hoca bu imanla göçtü.
Efendinin etrafını Cüppeli çakallar sardı dediğinde; açık söyleyeyim, şak diye Cüppeli Ahmet aklıma geldi.
Orta 2'den beri tanıdığım, Emsile-Bina okuttuğum Cüppeli'nin, meğer asker bağlantılı aileden-çekirdekten nurcu ve kodesteki rüyalarına girecek kadar Fetullahçı olduğunu fark edince, eyvâhİsmailağa'ya, eyvâh ki ne eyvâh dedim?Gerekçelerine yarın değineyim; siz de vay diyeceksiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019