Birkaç gün önce "Öğretmenler Günü" nedeniyle eğitim konusuna değinmiştik (23 Kasım 2023 tarihli Yeni Mesaj gazetemiz). Orada da belirttiğimiz gibi, bazı günler vardır, anlamıyla zihninizdeki düşünce taşlarını yerinden oynatır. Takvim, o tarihe yaklaştıkça yaşadığınız heyecanı bir soru dizginleyip durur: "Bugünün hakkını verebilmek, anlamına yakışır değerler üretebilmek için daha fazla ne yapabilirim?"
İşte geçtiğimiz 25 Kasım da, o günlerden biriydi: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü.
Güne baktığımızda ürkütücü bir tablo çıkıyor karşımıza. İçinde bulunduğumuz Kasım ayı içinde günde 5 kadının öldürüldüğü görülüyor. Erkek şiddetine kurban giden kadın sayısı, son 10 ay itibariyle, 348.
Dünya Ekonomik Forumu, 2022 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'ne göre Türkiye 146 ülke arasında 124. sırada. Türkiye'den sonra Angola, Butan ve Suudi Arabistan yer alıyor.
Aslında 25 Kasım nedeniyle bu farkındalık gününde kadınların isyanını, mücadelesini ve dayanışmasını kutluyoruz. Ama son yıllarda medyaya yansıyan erkek şiddeti haberleri karşısında gerek 8 Mart Kadınlar Günü'nü, gerekse 25 Kasım'ı "Bugün için ne yaptık?" sorusuyla sorgulamamız gerekiyor.
Öldürülen, tecavüze uğrayan, şiddet gören, devlet-yargı-adalet üçgeninde sesini duyuramayan, hesabı bir türlü sorulamayan kadınların durumu…
'Kadına karşı şiddete' karşı kampanyaları, yasaları, yasa uygulayıcılara verilen eğitimleri düşünüyoruz! Ve sonra şiddet gören, yaşadıkları tüm baskılara, aldıkları tehditlere rağmen mücadele eden kadınların anlattıklarını… Bazen de hayatta kalamayanların arkalarında bıraktıkları yakınlarının anlattıklarını…
Onlar için tek mücadele yöntemi hukuk. Çünkü adalet istiyorlar ve en somut haliyle istiyorlar. Ama fiziksel veya cinsel şiddet gören bir kadın olarak karakola ya da asliyeye gittiğinizde ciddiye alınmak, yeni ve hiç bitmeyen travmalar edinmeden adalet mekanizmalarını işletebilmek en amiyane tabiriyle "dile kolay."
Kadınların hayatı pamuk ipliğine bağlı. O pamuk ipliği bazen bir polis memurunun, bazen bir savcının, bir hâkimin, avukatın tek bir cümlesi, tek bir hareketi olabiliyor.
Tüm bunlara rağmen mücadele eden kadınlar var. Onları dinlediğinizde; hayati tehlikesi olduğunu söyleyen birine "Ne var ki? Tehdit ettiyse etti abartma" cevabı veren polisler; taciz şikayetine "Kanıtınla gel", tecavüz sonucu hamile kalan kadına kürtaj için gerekli belgeyi vermek yerine "Tabii doğuracaksın. Devlet tecavüz bebeğine bakar. Kürtaj zaten yasaklandı" diyen savcılar; "Uzaklaştırma kararını ihlal etmiş ama darp etmemiş sadece tehdit etmiş" diyen avukatlar; dekolteyi bile "kusur" sayan, her şeyde "rıza" arayan hakimlerden haberdar oluyorsunuz.
Hayatta kalmak için var güçleriyle mücadele eden kadınların sesini duymamız gerekiyor.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023