12 yıllık bir iktidarın ekonomiyi hala bağımsızlığına kavuşturamaması, ortaya çıkan devası borç yükünü değişik matematik kıvırtmalarla açıklamaya çalışması, iflasların tehlikeli boyuta ulaşması, artan işsizlik, hükümete karşı oluşan tepkiler ve bu tepkileri yeni yeni yönetmeliklerle, kanun hükmünde kararnamelerle, baskın denetimlerle vs. bastıran bir hükümet? Bu tabloda iktidar her daim kendine yeni yeni mazeretler aradı ve faize yapıştı. Her zamanki gibi AKP "ak". Hükümet karşıtı eylemler "faiz lobisinden", enflasyon, işsizlik vs. yüksek faiz oranlarından, borç artışları, ithalat vs. hep faizden kaynaklanıyordu. Ama AKP bir türlü "faiz" nedir, ne işe yarar, kim kullandı, kullanıyor vs. sorularının cevabını vermedi. Bu soruların cevabını ekonomi alanında da kendini dünyaya kabul ettirmiş Prof. Dr. Haydar Baş'tan kısaca alalım? "Hemen şunu başta ifade etmek gerekir ki faiz bir hastalıktır. Ekonomilerin dengesini bozan ve sermayenin belli ellerde tekelleşmesine yol açmak sureti ile sosyal adaletin gerçekleşmesine mani olan iktisadi bir yaradır? Ayrıca günümüzde ortaya çıkan resesyon, stagflasyon, deflasyon, enflasyon, işsizlik gibi bir çok hastalığın ana kaynağı yine faizdir?Üretim ve tüketim için herkesin cebinde olması gereken para, faiz ile birlikte piyasada halkın arasında serbestçe dolaşamamakta ve belli ellerde stoklanmaktadır. Paranın esaret altında olduğu ekonomilerde para vazifesini ifa edemediğinden dolayı ekonomileri dengeye getirecek veya dengede tutacak üretim ve tüketim mekanizmaları işleyememektedir. Dolayısı ile yukarıda isimlerini verdiğimiz birçok ekonomik hastalık ortaya çıkmaktadır. Başta kalkınmakta olan ülkeler olmak üzere dünya ülkelerinin birçoğu belli başlı birkaç sermaye grubu tarafından adeta haraca bağlanmış durumdadır. İlk başta yatırım ve üretim yapmak için bu sermaye gruplarından faizle para alan ülkeler, zaman içerisinde önce aldıkları parayı ödemek, sonra da aldıkları paranın faizini ödemek için tekrar para almak zorunda kalmıştır. Gelinen bu noktada ise ülkemizde de olduğu gibi toplanan vergiler, halka hizmet etmek yerine bu global birkaç rant grubu ve onların yerli taşeronlarına aktarılmasına rağmen borçlar her geçen gün katlanarak artmaktadır.Faiz, dünya insanlığına üretenin, çalışanın, emek verenin değil, oturduğu yerde para ile para kazananın avantajlı olduğu bir model sunmuştur. O yüzden faiz, toplumları üretimden uzaklaştırmış böylece reel değil sanal ekonomik büyüklükler ortaya çıkmıştır?" (Prof. Dr. Haydar Baş, Mektubat, s. 253-257; İman ve insan, s. 238-241)Yine Sayın Baş'ın değişik ortamlarda verdiği şu örnek faizin ne kötü bir hastalık, faizcilerin ise nasıl bir emek sömürücüsü, mafya vs. olduklarını gösterecektir?"? Mesela çölde yolculuk yapan bir grup insan düşünelim. Grupta sadece bir tek kişide su bulunsun. Diğerleri ise son derece güçlü kuvvetli, gayretli vs. olsun. Sonuçta bu yolculukta herkes, elinde suyu bulundurana muhtaç olacaktır. Eğer aralarında bir yarış olsa idi diğerleri ne kadar gayretli ve çalışkan olursa olsun yarışı her zaman elinde suyu tutan kazanacaktır. Aynen örnekte de olduğu gibi paranın stoklanması onu, hem asli görevinden uzaklaştırıyor, hem de reel ekonominin üzerinde baskın unsur haline getiriyor. Reel ekonomi tamamı ile sıcak paraya endeksleniyor, tabii ki nakdi elinde bulunduran irade bütün ekonominin kontrolünü ele geçirmiş oluyor?"Faizden kurtuluşun tek çaresi Milli Ekonomi Modelinde. Tüketim eksenli tek model olan MEM, her devletin senyoraj hakkını kullanması gerekliliğini vurgular. Yer altı kaynaklarının devlet millet ortaklığıyla çıkarılmasını öngörür. Tarım köylüsünün pazar derdi yoktur, afet, ürün kaybı vs. korkusu yoktur. Aldığı krediler sıfır faizlidir ve kendisi her daim devlet babanın güvencesindedir.Artı asgari ücretin 4000 TL, vatanbdaşlık maaşının, çocuk maaşının, ev hanımlarına maaş ve emeklilik hakkının, maliyetine ev kredilerinin vs. olduğu ve bütün bunların devlet garantörlüğünde vuygulandığı bir sistemde faiz olur mu? Olmaz. Peki, dinimiz kısaca "faiz" için ne diyor?"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin?" (Bakara 278, 79)"Faiz yetmiş üç baptır. Onların günah cihetinden en hafifi, kişinin annesi ile zina etmesi gibidir. Bilin ki, faizin en şiddetlisi Müslüman kişinin ırzıdır!" (Hakim 2259, İbni Mace 2274, İbnu'l-Carud 647, Albânî Cami 3539) (Yarın; kendini faize kurban edenler)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025