Hz. Peygamber (s.a.a) Hz. Fatıma (a.s) hakkında şöyle buyurmuştur:
"Kızım Fatıma, her iki cihan kadınlarının hanım efendisidir.
Fatıma, bedenimin bir parçasıdır.
Fatıma, gözlerimin nurudur.
Fatıma, kalbimin meyvesidir.
Fatıma, benim ruhum ve canımdır.
Fatıma, insan şeklinde bir nurdur.
Fatıma, Allah karşısında ibadet mihrabında durduğu zaman, yıldızların yeryüzündekilere nur saçtığı gibi onun vücudunun nuru da gökyüzündekilere nur saçmaktadır. Allah Teâlâ (o halde) meleklere şöyle buyuruyor:
"Ey meleklerim! Bakın benim kulum (Fatıma) benim korkumdan nasıl da titriyor. Fatıma tüm vücuduyla bana ibadet ediyor. Şahit olun ki, onun taraftarlarını cehennem ateşinden güvende kıldım."
Emir'ul-mü'minin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
"Allah'a and olsun ki, şimdi öyle bir söz söyleyeceğim ki, benden başka kim o sözü söylerse yalancıdır: Ben rahmet olan Peygamberden miras aldım, eşim (Fatıma) ümmetin kadınlarının en üstünüdür; ben de halife ve vasilerin en üstünüyüm."
Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (a.s) hakkında şöyle buyurdular:
"Allah'a and olsun ki, ben O'nu (Fatıma'yı) kesinlikle öfkelendirmedim; hayatta olduğu müddetçe onu sevmediği bir işe mecbur etmedim; O da beni öfkelendirmedi, bana karşı gelmedi; O'na baktığımda bütün gam ve üzüntüler kalbimden yok oluyordu."
Yine Hz. Ali (a.s)'dan şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Allah'a and olsun ki, Fatıma'yı kendi gömleğinde yıkadım, tertemiz idi. Resûlullah'ın henutundan kalan henutla onu henutladım. Onu kefenledikten sonra; 'Ey Ümmü Gülüsüm! Ey Zeyneb! Ey Sekine! Ey Fizze! Ey Hasan! Ey Hüseyin! Gelin annenizle vedalaşın, ayrılık vakti yetişmiştir; görüşmek, cennet ve kıyamete kalmıştır' diyerek onları çağırdım. Hasan ve Hüseyin öne gelip ağlayarak; "Ey Hasan'ın annesi! Ey Hüseyin'in annesi! Ceddimiz Muhammed Mustafa'yı gördüğünde selamımızı O'na ilet ve O'na de ki, senden sonra yetim kaldık" annelerini sesleyip O'nunla konuştular.
Allah şahittir ki, Fatıma sızladı, feryat etti, ellerini kefenden çıkarıp onları bağrına bastı, bu esnada gayıptan şöyle bir ses geldi: "Ey Ebe'l-Hasan! O ikisini annelerinin göğsünün üzerinden kaldır. Allah'a and olsun ki, göklerin meleklerini ağlattılar, dost (Allah), dostu (Fatıma'yı) görmeğe müştaktır..."
İmam Hasan (a.s) da annesi hakkında şöyle diyor:
"Cuma gecesi annem Fatıma (a.s) mihrapta durup ibadete koyulmuştu, şafak atıncaya kadar hep rükû ve secde halindeydi; mü'min erkek ve kadınların ismini zikredip onlar için çok dua ettiğini, fakat kendisi için Allah'tan bir şey istemediğini gördüm. Bunun üzerine anneme; "Ey anne! Neden diğerlerine dua ettiğin gibi kendin için de dua etmiyorsun?" dedim. Buyurdular ki: "Evladım! Önce komşu, sonra insanın kendisi."
İmam Hüseyin (a.s) Resûlullah (s.a.a)'tan şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Fatıma kalbimin sevincidir; iki oğlu kalbimin meyvesidir; eşi gözlerimin nurudur; evlatlarından olan İmamlar, Rabbimin eminleri ve O'nunla yaratıkları arasında ilişki bağıdırlar; kim o bağa sarılırsa kurtulur, kim de ondan ayrı kalırsa helak olur."
İmam Zeynelabidin (a.s) da buyurmuştur ki:
"İslam'ın zuhuru döneminde, Fatıma (a.s)'dan başka Hatice'den bir evlat dünyaya gelmedi."
İmam Muhammed Bakır (a.s) da babalarından naklen şöyle buyurmuştur:
"Resûlullah (s.a.a)'in kızı Fatıma (a.s)'ın "Tahire" lakabıyla adlandırılmasının sebebi, her denes ve refesten (kir, leke ve çirkin şeylerden) tertemiz olduğu içindir..."
İmam Cafer Sadık (a.s) da buyurmuştur ki:
"Fatıma (a.s) hayatta olduğu sürece Allah Teâlâ diğer kadınları Hz. Ali (a.s)'a haram kılmıştı; çünkü Hz. Fatıma (a.s) kadınların gördüğü adetten pâk idi."
İmam Musa Kazım (a.s) da şöyle buyurmuştur:
"Her evde Muhammed, Ahmed, Ali, Hasan, Hüseyin ve kadınlardan da Fatıma ismi olursa, o eve fakirlik ve yoksulluk girmez."
İmam Rıza (a.s) da babalarından naklen Resûlullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Fatıma insan şeklinde olan bir huridir. Cennetin kokusunu özlediğimde kızım Fatıma'yı kokluyorum."
Musa bin Kazım şöyle diyor:
İmam Muhammed Taki (a.s)'a; "Peygamber (s.a.a) ve İmamlardan taraf tavaf etmek câiz midir? Çünkü câiz olmadığını bana söylediler" dediğimde İmam (a.s); "Edebildiğin kadar O'nlardan taraf tavaf et, bu iş câizdir." buyurdular. Ben de Peygamber (s.a.a) ve İmamlardan taraf, bazen de Hz. Fatıma (a.s)'dan taraf tavaf ediyordum. Üç yıldan sonra İmamın yanına gittiğimde bu durumu İmam'a anlattım ve annen Fatıma'dan taraf da bazen tavaf ediyor, bazen de etmiyorum dediğimde İmam (a.s) buyurdular ki: "Annemden taraf çok tavaf et. Çünkü bu iş yapmış olduğun en iyi bir iştir."
İmam Ali Naki (a.s) da babalarından naklen Resûlullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kızım Fatıma'nın "Fatıma" adlandırılmasının sebebi, Allah Teâlâ'nın O'nu ve dostlarını, cehennem ateşinden ayırıp uzaklaştırmış olduğundan dolayıdır."
İmam Hasan Askeri (a.s)'a; "Hz. Fatıma (a.s) neden "Zehra" olarak adlandırılmıştır?" dediklerinde İmam (a.s) şöyle buyurdular:
"Hz. Fatıma (a.s)'a "Zehra" denilmesinin sebebi şunun içindir: Günün başlangıcında yüzü Emir'ul-mü'minin (a.s) için güneş gibi nur saçardı, öğle vakti dolunay, akşamleyin ise yıldız gibi parlardı."
Allah (cc) şefaatlerine ve sırrına ermeyi nasip eylesin…
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025