Almanların itirazı ve sonucu
Bunun yanında 1925 tarihinde bir konuşmasında Lordlar Kamarasında hariciye nazırı - Austin Chamberlaine - Almanya'dan gelen bir talep üzerine Almanya'ya karşı bu Mavi kitapta yazılanların uydurma ve sadece propaganda mahiyetinde olduğunu beyan etti. Türkiye'den ise böyle bir talep gelmediği için bu konuşmada Türkiye'ye hiç değinilmedi. Ancak yıllar sonra Mr. Toynbee Türkiye'yle ilgili kısmının da hakikatle hiç bir ilgisi olmadığını yazmış oldu. Ayrıca kitabın yazılış yıllarında kendisinin 27 yaşındaki bir BİS ajanı olduğunu ve kariyer yapmak üzere olduğunu da vurgulamış oldu. Mavi kitapta 150 kadar insanın şahitlik yaptıkları zikredilmektedir. Ama aslında onları ermeni örgütü olan Taşnak üyesi oldukları sonradan anlaşılmıştır.
Bunun dışında 1920 yıllarında İngilizler işgal kuvveti olarak İstanbul'da bir mahkeme kurmuşlar ve Osmanlı arşivlerinde araştırma yapmışlardır. Fakat araştırmalarda herhangi bir suç unsuru bulamadıklarından dolayı suçladıkları zevatı serbest bırakmışlardır.
Türkiye'nin kesin tavır alması gerekir
Aslında İngiltere Parlamentosunda bu hususta kesin kayıtlar da mevcuttur. Olması da gerekir. O bakımdan en azından bu kayıtların meydana çıkarılması için Türkiye gayret göstermelidir. Ama bu hususta çok ciddi bir şekilde mücadele verilmesi gerekmektedir. Türkiye şimdiye kadar hep son anlarda telaşa kapılarak suçlamaları önlemeye çalışmıştı. Ama bu ithamlara artık kesin bir şekilde son vermek gerekmektedir. Şimdi de bunun tam zamanıdır. Çünkü tüm dünyanın dikkatleri bu hususa çekilmiş bulunmaktadır. Ermeni Lobilerini her yıl ilk baharda özellikle 24 Nisan'da toplamakta, bazı büyük devletlerle kısacası Türkiye düşmanlığında olanlarla birlikte bu sözde Ermeni soykırımı konusu tekrar tekrar ortaya atılmaktadır. Böylece Türkiye "sözde Ermeni soykırımı" ithamları ile dünya düzeyinde kötülenmektedir. Bu yüzden Türkiye'de her yıl bu aylarda huzursuzluk ve gerginlikler oluşmaktadır. Bu dönemlerde Türkiye'deki normal gündemler değişmekte ve bu konular üzerinde çeşitli polemikler yapılmaktadır. Bunun yanında bazı yazarlar hiçbir ciddi arşiv araştırması yapmadan, dıştan gelen ters rüzgara kapılarak Türkiye aleyhine bazı rakamları ortaya atmakta, makale ve kitap yazma cesaretini göstermektedir. Böylece zaten pusuda bekleyen düşmanlar (özellikle organize Türk düşmanı Ermeniler) tarafından yazıları ve kitapları takdirle karşılanmakta ve övülmektedir. Televizyonlarda bu konuyla ilgili açık oturumlar tertip edilmekte ve gazetelerde de değişik makaleler neşredilmektedir. Son olarak bir Türkiye yazarı (Orhan Pamuk) da bu düşman seline kapılarak onların güdümüne girmiş bulunmaktadır.
Ermeni sorunu durmadan usanmadan yıllarca hatta on yıllarca hep dış ülkelerin özellikle, Fransa- ABD ve şimdi de Almanya gibi büyük ülkelerin meclislerinde tartışmaya açılmakta ve yalan yanlış tek yönlü ithamlar yapılarak Türkiye ve Türkler kötülenmektedir. Bu durum devamlı olarak, bıkmadan usanmadan tekrar tekrar önümüze sunularak Türkiye'nin küçük düşürülmesine sebep olmaktadır. Fakat her şeyden önce bu konu, her yıl ABD Kongresine getirilmekte ve Senatoda oylamaya sunulmaktadır. Her yıl Demoklesin Kılıcı gibi başımızın üstünde adeta bir tehdit unsuru gibi sallanıp durmaktadır. Aynı zamanda da her yıl kılpayı olarak oylamada kabul edilmemekte veya ABD Başkanı burada ön plana çıkarak, adeta bir Türkiye dostu olarak bu husustaki tasarıyı kabul etmeyeceğini ilan etmektedir. Ondan sonra da, ABD Türkiye'ye, işte biz yine bunu önledik, görün ve bize ona göre davranın dercesine tavırlar takınmaya başlamaktadır. Gerektiğinde Siz de bize ona göre davranmak zorundasınız, çünkü bize borçlandınız! (Manasına gelen tutumlara girmektedir). Böylece ABD "istediklerimizi sakın yabana atmayın kabul edin yoksa hemen başınız belaya girer" dercesine bir hava oluşturulmaktadır. Bu yıl da aynı teraneler başladı. Şimdi de Almanya'da bir zorlamalı meclis kararının alınması söz konusu olmaktadır.
Bunun yanında 1925 tarihinde bir konuşmasında Lordlar Kamarasında hariciye nazırı - Austin Chamberlaine - Almanya'dan gelen bir talep üzerine Almanya'ya karşı bu Mavi kitapta yazılanların uydurma ve sadece propaganda mahiyetinde olduğunu beyan etti. Türkiye'den ise böyle bir talep gelmediği için bu konuşmada Türkiye'ye hiç değinilmedi. Ancak yıllar sonra Mr. Toynbee Türkiye'yle ilgili kısmının da hakikatle hiç bir ilgisi olmadığını yazmış oldu. Ayrıca kitabın yazılış yıllarında kendisinin 27 yaşındaki bir BİS ajanı olduğunu ve kariyer yapmak üzere olduğunu da vurgulamış oldu. Mavi kitapta 150 kadar insanın şahitlik yaptıkları zikredilmektedir. Ama aslında onları ermeni örgütü olan Taşnak üyesi oldukları sonradan anlaşılmıştır.
Bunun dışında 1920 yıllarında İngilizler işgal kuvveti olarak İstanbul'da bir mahkeme kurmuşlar ve Osmanlı arşivlerinde araştırma yapmışlardır. Fakat araştırmalarda herhangi bir suç unsuru bulamadıklarından dolayı suçladıkları zevatı serbest bırakmışlardır.
Türkiye'nin kesin tavır alması gerekir
Aslında İngiltere Parlamentosunda bu hususta kesin kayıtlar da mevcuttur. Olması da gerekir. O bakımdan en azından bu kayıtların meydana çıkarılması için Türkiye gayret göstermelidir. Ama bu hususta çok ciddi bir şekilde mücadele verilmesi gerekmektedir. Türkiye şimdiye kadar hep son anlarda telaşa kapılarak suçlamaları önlemeye çalışmıştı. Ama bu ithamlara artık kesin bir şekilde son vermek gerekmektedir. Şimdi de bunun tam zamanıdır. Çünkü tüm dünyanın dikkatleri bu hususa çekilmiş bulunmaktadır. Ermeni Lobilerini her yıl ilk baharda özellikle 24 Nisan'da toplamakta, bazı büyük devletlerle kısacası Türkiye düşmanlığında olanlarla birlikte bu sözde Ermeni soykırımı konusu tekrar tekrar ortaya atılmaktadır. Böylece Türkiye "sözde Ermeni soykırımı" ithamları ile dünya düzeyinde kötülenmektedir. Bu yüzden Türkiye'de her yıl bu aylarda huzursuzluk ve gerginlikler oluşmaktadır. Bu dönemlerde Türkiye'deki normal gündemler değişmekte ve bu konular üzerinde çeşitli polemikler yapılmaktadır. Bunun yanında bazı yazarlar hiçbir ciddi arşiv araştırması yapmadan, dıştan gelen ters rüzgara kapılarak Türkiye aleyhine bazı rakamları ortaya atmakta, makale ve kitap yazma cesaretini göstermektedir. Böylece zaten pusuda bekleyen düşmanlar (özellikle organize Türk düşmanı Ermeniler) tarafından yazıları ve kitapları takdirle karşılanmakta ve övülmektedir. Televizyonlarda bu konuyla ilgili açık oturumlar tertip edilmekte ve gazetelerde de değişik makaleler neşredilmektedir. Son olarak bir Türkiye yazarı (Orhan Pamuk) da bu düşman seline kapılarak onların güdümüne girmiş bulunmaktadır.
Ermeni sorunu durmadan usanmadan yıllarca hatta on yıllarca hep dış ülkelerin özellikle, Fransa- ABD ve şimdi de Almanya gibi büyük ülkelerin meclislerinde tartışmaya açılmakta ve yalan yanlış tek yönlü ithamlar yapılarak Türkiye ve Türkler kötülenmektedir. Bu durum devamlı olarak, bıkmadan usanmadan tekrar tekrar önümüze sunularak Türkiye'nin küçük düşürülmesine sebep olmaktadır. Fakat her şeyden önce bu konu, her yıl ABD Kongresine getirilmekte ve Senatoda oylamaya sunulmaktadır. Her yıl Demoklesin Kılıcı gibi başımızın üstünde adeta bir tehdit unsuru gibi sallanıp durmaktadır. Aynı zamanda da her yıl kılpayı olarak oylamada kabul edilmemekte veya ABD Başkanı burada ön plana çıkarak, adeta bir Türkiye dostu olarak bu husustaki tasarıyı kabul etmeyeceğini ilan etmektedir. Ondan sonra da, ABD Türkiye'ye, işte biz yine bunu önledik, görün ve bize ona göre davranın dercesine tavırlar takınmaya başlamaktadır. Gerektiğinde Siz de bize ona göre davranmak zorundasınız, çünkü bize borçlandınız! (Manasına gelen tutumlara girmektedir). Böylece ABD "istediklerimizi sakın yabana atmayın kabul edin yoksa hemen başınız belaya girer" dercesine bir hava oluşturulmaktadır. Bu yıl da aynı teraneler başladı. Şimdi de Almanya'da bir zorlamalı meclis kararının alınması söz konusu olmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006