31 Mart 2024 yerel seçimlerinde vatandaşın sandıkta verdiği mesaj şu oldu: Biz artık AK Parti'yi ve Erdoğan'ı istemiyoruz.
Bu seçimlerde rekor düzeyde bir seçmen kitlesinin sandığa gitmediğini gördük.
2019 yerel seçimlerde 48 milyon 350 bin oy kullanılmıştı. Bunların sadece 46 milyon 400 bini geçerli sayılmıştı.
2023 milletvekili Genel Seçimlerinde ise 54 milyon 400 bini geçerli olmak üzere, 55 milyon 800 bin oy kullanılmıştı. Katılım oranı yerel seçimlere göre daha da artarak yüzde 87y'e ulaşmıştı.
31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan tabloya bakıldığında ise ilginç bir şekilde 8 milyona yakın seçmenin sandığa gitmediği görüldü.
Sandığa sadece 48 milyon 150 bin seçmen gitmiş ve bunun 46 milyonu sadece geçerli sayılarak, katılım oranı yüzde 78'de kalmıştı.
Bu rakamlar da açık bir şekilde gösteriyor ki, 2024 yerel seçimlerinde kullanılan oy sayısı 5 yıl önceki yerel seçimin bile altında kaldı.
Sandığa gitmeyen seçmen kitlesinin ağırlıklı olarak, AK Partili seçmen kitlesinden oluştuğu net bir şekilde anlaşılıyor.
Tüm bunları bir araya topladığımızda mevcut iktidara karşı çok büyük bir tepkinin ve hatta öfkenin olduğu anlaşılıyor.
Erdoğan'ın geleneksel hale getirdiği balkon konuşmasında ekranlara yansıyan ruh hali, aslında AK Parti iktidarının çöküşünün önlenemez bir şekilde başlamış olduğunu yansıtıyordu.
Diğer yandan çözüm olmadığı bilindiği halde CHP'de toplanan tepki oylarının şimdilik emaneten verildiği de çok açık görülüyor.
Seçimlerin genel olarak karakteristik durumu da bu şekillerde tezahür ediyor zaten.
Seçmenin öngörülemeyen psikolojik ve sosyolojik davranış biçimi, genelde çözüme odaklı olmaktan ziyade, biriken öfkenin refleksleriyle tepki oyuna dönüşebiliyor.
Türkiye'de özelliklede 1950'li yıllardan bu tarafa seçmen kitlelerinin nerelere oy vermesi gerektiğine ilişkin, daima mühendislik çalışmaları söz konusu olmuştur.
Dikkat edin bakın!
Türkiye'de seçmen kitlesi, her daim iki kanatta toplanmıştır. Çünkü dizayn edenler bunu böyle istemiştir. Dedikleri gibi de olmuştur.
Küresel dizayncılar belli bir proje gereği anlaştıkları partiyi önce iktidara getirirler. O partiyi sürekli kontrolde tutabilmek içinde, sürekli alternatifini yedekte tutarlar.
Politik ve düşünsel açıdan aslında hepsi aynıdır ama, seçmen hiçbir zaman bunun farkına varamaz!
Siz sanırsınız ki birisi acayip dindar, diğer ise muazzam Atatürkçü. Hele biri var ki, milliyetçilik ondan sorulur.
Oysa ne dindar dediğinizin din diye bir derdi, ne de Atatürkçü dediğinizin Atatürk diye bir derdi vardır. Milliyetçilik benden sorulur diyen ideolojinin ise milliyetçilikle uzaktan yakından alakası yoktur.
Partilerin bana göre bu çağda gereksizce savundukları ideolojilerini anlamsızca kutsallaştırmaları, özellikle gençler üzerinde hiçbir etkiye sahip değildir.
Bu çağda ideolojilere artık yol kalmamıştır. Akıl ve bilim her şeyin üzerinde görülmektedir.
Bu açıdan bakıldığında en akılcı ve bilimin ışığında yürüyen partinin, BTP olduğunu düşünüyorum.
Bunun ispatı ise Hüseyin Baş'tır.
Hüseyin Baş'ın partisi BTP, yerel seçimlerde kendisini devletin yerine koyan iktidarla aynı yarışta olmuştur. Bu yarış sonucunda muazzam bir mücadele ile oylarını birçok ilde ikiye katlamayı başarmıştır.
Yerel seçimler sonucunda iktidarın ağır bir yenilgi alması halinde erken seçimin kaçınılmaz olacağını çok önceden yazmıştım. Dediğim gibi de oldu ve erken seçim tartışmaları başladı.
Daha önce 6'lı masa adı altında oluşan platformdan dersler çıkarılmalı ve aynı hatalara tekrar düşülmemelidir. Milli olmayan ve Atatürk'le sorunu olan partilerle, asla yeniden bir maceraya girilmemelidir.
Şayet erken seçim kararı alınırsa, CHP-BTP-Memleket Partisi-Zafer Partisi-Vatan Partisi-İYİ Parti ve YRP'nin de içinde olacağı bir yeni ittifak, seçimlerde iktidara en az 20 puan fark atacaktır.
Bundan böyle şu partinin kaşı şöyle, bu partinin gözü şöyle gibi topluma hiçbir yarar getirmeyecek ve yıllarından çalacak söylemlere, katiyen yer verilmemelidir.
Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.
Böyle bir oluşumun olmazsa olmaz kırmızı çizgisi, Atatürk olmalıdır.
Nokta.
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025
- Ne ekersen onu biçersin! / 24.03.2025