Partisinin Salı günkü grup toplantısında Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayını hâlâ açıklamadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na meydan okuyarak, "Madem kendine bu kadar güveniyorsun, öyleyse hodri meydan. Gücün yetiyorsa, yüreğin varsa, kendi özgür iradenle hareket edebiliyorsan seçimlerde çık karşımıza" dedi. Buna karşılık Kılıçdaroğlu da Erdoğan'a 'İstediğin TV kanalında, önünde prompter, arkanda danışmanların, karşında sadece ben. Gel vizyon konuşalım" diye karşılık verdi.
Muhalefetteki 6 siyasi partinin oluşturduğu 6'lı Masa'nın cumhurbaşkanı adayını hâlâ açıklamamış olmasından Erdoğan sizce neden bu kadar rahatsızlık duyuyor?
Erdoğan'ın karşısında Kılıçdaroğlu'nu rakip olarak görmek istediği bir sır değil.
Kılıçdaroğlu'yla girdiği yarışta ipi göğüsleyeceğinden emin Erdoğan.
Ancak adayın belirsizliği anlaşılan Erdoğan'ı en çok zorlayan şey. Zira en zor şey görünmeyen rakiple mücadele etmektir…
Belki de bu yüzdendir ki, muhalif cephe, son 20 küsur yıl başta olmak üzere hep karşısında bir rakiple kıyasıya mücadele ederek politika üretmiş bir lider olan Erdoğan'ı ringde rakipsiz bırakarak, onu boşluğa yumruk sallamak zorunda bırakıyor.
Dolayısıyla da Erdoğan'ın sabırsızlığı bundan.
Bir an önce rakibini ringe çekmek ve performansını o rakibini üzerinde sergilemek ve muktedir olabilirse de polemik ringinde nakavt ettiği bir rakiple 2023'teki seçimlere girmek istiyor Erdoğan.
Bu bağlamda da muhalefet adayını Erdoğan'ın karşısına ne kadar geç çıkarırsa o kadar iyi olacak gibi görünüyor.
Ancak bu konuda geç kalmanın da yeterince güçlü bir aday çıkarmamak kadar olmasa da çok yanlış olacağını ve olumsuz sonuçları olacağını unutmamak lazım.
İki istifa iki katılım!
Son günlerde siyasette dikkat çeken istifa ve başka partiye katılımlar gündeme geliyor.
Biri CHP'de politikaya giren sonra Memleket Partisi'ne geçen Mehmet Ali Çelebi, diğer ise dün AKP'den istifa eden Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba.
İkisi de parti değiştirdiler, ancak izledikleri yöntem çok farklı oldu.
Çelebi, hakkında çıkan dedikoduları haklı çıkararak kısa süre önce AKP'ye geçti. Hatta AKP rozetini bu hafta Erdoğan bizzat taktı.
Fakıbaba'nın istifası ise daha farklı oldu. Yalnızca partisi AKP'den değil, aynı zamanda milletvekilliğinden de istifa eden Fakıbaba, kararını, 'AK Parti üyeliğinden ve AK Parti için bana oy veren hemşerilerime saygısızlık olmasın diye milletvekilliğinden de istifa ediyorum' sözleriyle duyurdu.
Fakıbaba, bundan sonraki siyasi kariyerini İyi Parti'de devam ettirecek.
Bir AKP'ye geçiş, bir AKP'den ayrılış.
Ancak Fakıbaba'nın yöntemi bence daha etik.
Zira Mehmet Ali Çelebi, kendisine oy veren CHP'li seçmenden aldığı güçle, seçmenlerinin razı olmayacağı kesin olan AKP'ye katılırken, Fakıbaba vekillikten de istifa ederek, seçmenlerinin kararına saygılı bir tavırla bence daha doğru bir davranış ortaya koymuş oldu.
Fakıbaba'nın yaptığı gibi yapsaydı acaba AKP yine de Mehmet Ali Çelebi'ye kapısını açar mıydı?
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024