“Vesayet”, kendi kendine hâkim olamayan, kendi işini kendisi göremeyen, kendisini idare etmekten aciz kişi ve kurumların kendisini idare etmek üzere başka yönetici, himayeci, koruyucu araması demektir. Yetimlerin, zayıf ve eksik akıllıların, çocukların, acizlerin, hastaların mallarını idare edene “vasi” denir.
“Mankurt” ise aklını, duygusunu, beynini, ruhunu hadım eden düşmanını efendi bilen kişidir. Mankurt, millî değerlerine savaş açan, kimliğini, milletini, ordusunu, devletini tasfiye etme çabasında olan düşman efendinin emir erliğini yapan kişidir.
Son zamanlarda bir takım liberal faşist kişiler ve onları matah bir şey zannederek akıl hocası edinen bazı cemaatçi muhafazakâr garibanlar vesayet rejiminden bahsediyorlar. Bunlara göre Türkiye’nin maruz kaldığı terör belasının sebebi ve suçlusu, PKK eşkıyası ve onları himaye eden Amerika, Avrupa, İsrail değil; adını doğrudan söylemeseler de başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu iradesinin kurumsal temsilcisi olan ve onlara göre vesayet rejimi kuran Türk ordusudur.
PKK eşkıyası, vatan evlatlarını beşer onar biçer; ama suçlusu Türk askeri ilan edilir. Hiçbir zaman Amerika ve Avrupa Birliği’ni asıl suçlu, PKK’yı onların maşası ilan etmezler. Ayrıca bu bağlamda güya entelektüellik kılıfı altında “Türkiye’yi bölerse Kürtler değil, Türkler böler” gibi saçma sapan, abuk sabuk laflar da ederler. Bunlara göre biz Türk milleti olarak yıllarca baskıcı, zalim, diktatör bir ordu vesayeti altında yaşıyormuşuz. Bütün özgürlüklerimiz yok edilmiş, insanca yaşayamıyormuşuz, demokrasinin önündeki en büyük engel Atatürk ve Türk ordusu imiş vs.
Bu arkadaşlar demokrasi, özgürlükler, haklar vs adına uzun zamandan beri Türk ordusu için olmadık suçlamalar yapmakta, en önemli derdimizin Türk ordusu olduğunu, doğrudan ya da dolaylı olarak sürekli tekrarlamaktadırlar. Bu, aslında onların kendi fikirleri değil. Türkiye ve Batı dışındaki ülkelerdeki liberal denilen kişi, Batının sözcüsüdür, emir eridir, taşeronudur. Kendine ait hiçbir fikri yoktur. Batı kaynaklı emperyalist projelerin hayata geçirilebilmesi için uydurulan, üretilen bir takım kandırmacaya, aldatmacaya dönük fikirleri, milletlerin menfaatine imiş gibi sunma görevleri vardır.
Amerika ve Avrupa Birliği emperyalizminin Türkiye’yi çökertme, ıhtırma, parçalama, kolayca sömürülebilir hâle getirme; hatta yok etme niyet, plan, proje ve çalışmaları vardır. Bu amaç için zamana, döneme ve şartlara göre değişik kesimleri araç olarak kullanırlar. Bu son zamanlarda kullandıkları kişiler, liberal adı verilenlerdir. Bizce bunları tam ifade eden kavram “liberal faşisttir”. Çünkü özgürlükler ve demokrasi adına Batı emperyalizmine karşı olanlara, millî değerleri ve menfaatleri savunanlara hayat hakkı tanımamaktadırlar.
Batı emperyalizminin Türkiye’de emellerini gerçekleştirebilmesi için önündeki en büyük engel, millî Türk ordusudur. Millî Türk ordusu, millî ve manevî değerlerine, Atatürk ruhuna, Millî Mücadele felsefesine, Türk kültürüne, tarih bilincine, Türk millet birliği davasına, tam bağımsız ve bağlantısız hür bir Türk devlet idealine bağlı kaldıkça Batı emperyalizmi, Türkiye’deki iğrenç emellerine ulaşamayacaktır. Onun için Türk ordusunu itibarsızlaştırmak, milletin gözünden düşürmek, suçlu konumuna itmek, kötü göstermek, zalim, baskıcı göstererek Türk milletini savunmasız bırakma isterler.
Hatta liberal faşiste göre Türk ordusunu millî Türk ordusu olmaktan çıkarıp Soros’un, onun bunun ihraç ürünü hâline getirmek, Türk’ten intikam almanın en şehvetli biçimidir.
Türk ordusunu vesayet rejimi kuran, baskıcı bir kurum olarak gören bu insanlar, Türk milleti üzerindeki asıl vesayetin Batı emperyalizmi olduğunu gizlemektedirler. Amerika ve Avrupa Birliği, Türk siyasetini, ekonomisini, tarımını, kültürünü kıskıvrak vesayet altına almış durumdadır. Asıl bu vesayet tartışılmalıdır.
“Türkiyeli!..” politika cambazları, kendilerini Türk milletinin siyaseten temsilcileri olarak değil de Amerika’nın, Avrupa’nın, Ermenicilerin, Kürtçülerin memuru, temsilcisi, sözcüsü, aracısı olarak görmektedirler. Kendi iradelerinin gönüllü sömürgecilik mantığıyla vesayet altına alınmasını sağlamışlardır. Atatürk’ten sonra millî bağımsızlık ruhu rafa kalkmış, onun dışında günümüze kadar siyaset yapan insanların neredeyse tamamına yakını Batı emperyalizminin vesayeti altına girmişlerdir.
Asıl şikâyet edilecek, eleştirilecek vesayet budur. Türk ordusunun devlet kurucu temel unsur olması ve onu merkeze alarak oluşan talî kurumsal yapıları vesayetçi göstermek, millî Türk devlet anlayışını ve yapısını darmadağın etme niyetine matuftur. Bu da Batı emperyalizminin içerdeki, aramızdaki mankurt Türklere ya da kendisini Türk saymayan Türkiyelilere verdiği emirdir.
Türk milleti üzerindeki emperyalist vesayeti yok edip tam bağımsız ve bağlantısız, hür bir millî Türk devletini yeniden ihya için direniyoruz. Allah’tan ümidimizi kesmiyoruz ve Allah’ın huzuruna mankurtlar sürüsü olarak çıkmak istemiyoruz.
“Mankurt” ise aklını, duygusunu, beynini, ruhunu hadım eden düşmanını efendi bilen kişidir. Mankurt, millî değerlerine savaş açan, kimliğini, milletini, ordusunu, devletini tasfiye etme çabasında olan düşman efendinin emir erliğini yapan kişidir.
Son zamanlarda bir takım liberal faşist kişiler ve onları matah bir şey zannederek akıl hocası edinen bazı cemaatçi muhafazakâr garibanlar vesayet rejiminden bahsediyorlar. Bunlara göre Türkiye’nin maruz kaldığı terör belasının sebebi ve suçlusu, PKK eşkıyası ve onları himaye eden Amerika, Avrupa, İsrail değil; adını doğrudan söylemeseler de başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu iradesinin kurumsal temsilcisi olan ve onlara göre vesayet rejimi kuran Türk ordusudur.
PKK eşkıyası, vatan evlatlarını beşer onar biçer; ama suçlusu Türk askeri ilan edilir. Hiçbir zaman Amerika ve Avrupa Birliği’ni asıl suçlu, PKK’yı onların maşası ilan etmezler. Ayrıca bu bağlamda güya entelektüellik kılıfı altında “Türkiye’yi bölerse Kürtler değil, Türkler böler” gibi saçma sapan, abuk sabuk laflar da ederler. Bunlara göre biz Türk milleti olarak yıllarca baskıcı, zalim, diktatör bir ordu vesayeti altında yaşıyormuşuz. Bütün özgürlüklerimiz yok edilmiş, insanca yaşayamıyormuşuz, demokrasinin önündeki en büyük engel Atatürk ve Türk ordusu imiş vs.
Bu arkadaşlar demokrasi, özgürlükler, haklar vs adına uzun zamandan beri Türk ordusu için olmadık suçlamalar yapmakta, en önemli derdimizin Türk ordusu olduğunu, doğrudan ya da dolaylı olarak sürekli tekrarlamaktadırlar. Bu, aslında onların kendi fikirleri değil. Türkiye ve Batı dışındaki ülkelerdeki liberal denilen kişi, Batının sözcüsüdür, emir eridir, taşeronudur. Kendine ait hiçbir fikri yoktur. Batı kaynaklı emperyalist projelerin hayata geçirilebilmesi için uydurulan, üretilen bir takım kandırmacaya, aldatmacaya dönük fikirleri, milletlerin menfaatine imiş gibi sunma görevleri vardır.
Amerika ve Avrupa Birliği emperyalizminin Türkiye’yi çökertme, ıhtırma, parçalama, kolayca sömürülebilir hâle getirme; hatta yok etme niyet, plan, proje ve çalışmaları vardır. Bu amaç için zamana, döneme ve şartlara göre değişik kesimleri araç olarak kullanırlar. Bu son zamanlarda kullandıkları kişiler, liberal adı verilenlerdir. Bizce bunları tam ifade eden kavram “liberal faşisttir”. Çünkü özgürlükler ve demokrasi adına Batı emperyalizmine karşı olanlara, millî değerleri ve menfaatleri savunanlara hayat hakkı tanımamaktadırlar.
Batı emperyalizminin Türkiye’de emellerini gerçekleştirebilmesi için önündeki en büyük engel, millî Türk ordusudur. Millî Türk ordusu, millî ve manevî değerlerine, Atatürk ruhuna, Millî Mücadele felsefesine, Türk kültürüne, tarih bilincine, Türk millet birliği davasına, tam bağımsız ve bağlantısız hür bir Türk devlet idealine bağlı kaldıkça Batı emperyalizmi, Türkiye’deki iğrenç emellerine ulaşamayacaktır. Onun için Türk ordusunu itibarsızlaştırmak, milletin gözünden düşürmek, suçlu konumuna itmek, kötü göstermek, zalim, baskıcı göstererek Türk milletini savunmasız bırakma isterler.
Hatta liberal faşiste göre Türk ordusunu millî Türk ordusu olmaktan çıkarıp Soros’un, onun bunun ihraç ürünü hâline getirmek, Türk’ten intikam almanın en şehvetli biçimidir.
Türk ordusunu vesayet rejimi kuran, baskıcı bir kurum olarak gören bu insanlar, Türk milleti üzerindeki asıl vesayetin Batı emperyalizmi olduğunu gizlemektedirler. Amerika ve Avrupa Birliği, Türk siyasetini, ekonomisini, tarımını, kültürünü kıskıvrak vesayet altına almış durumdadır. Asıl bu vesayet tartışılmalıdır.
“Türkiyeli!..” politika cambazları, kendilerini Türk milletinin siyaseten temsilcileri olarak değil de Amerika’nın, Avrupa’nın, Ermenicilerin, Kürtçülerin memuru, temsilcisi, sözcüsü, aracısı olarak görmektedirler. Kendi iradelerinin gönüllü sömürgecilik mantığıyla vesayet altına alınmasını sağlamışlardır. Atatürk’ten sonra millî bağımsızlık ruhu rafa kalkmış, onun dışında günümüze kadar siyaset yapan insanların neredeyse tamamına yakını Batı emperyalizminin vesayeti altına girmişlerdir.
Asıl şikâyet edilecek, eleştirilecek vesayet budur. Türk ordusunun devlet kurucu temel unsur olması ve onu merkeze alarak oluşan talî kurumsal yapıları vesayetçi göstermek, millî Türk devlet anlayışını ve yapısını darmadağın etme niyetine matuftur. Bu da Batı emperyalizminin içerdeki, aramızdaki mankurt Türklere ya da kendisini Türk saymayan Türkiyelilere verdiği emirdir.
Türk milleti üzerindeki emperyalist vesayeti yok edip tam bağımsız ve bağlantısız, hür bir millî Türk devletini yeniden ihya için direniyoruz. Allah’tan ümidimizi kesmiyoruz ve Allah’ın huzuruna mankurtlar sürüsü olarak çıkmak istemiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015