Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, yani kısa ifadesiyle İşçi Bayramı…
Tüm emekçilerimizin bayramı kutlu olsun. Bugün bayram ama maalesef bugüne kadar en doğal haklarına bile kavuşamayan işçilerimiz için bayram olmaktan ziyade, bir hak arama günü olarak değerlendiriliyor.
Meydanları dolduran emekçilerimiz, "yaşasın 1 Mayıs direnişimiz", "direne direne kazanacağız", "insanca, özgürce, kardeşçe yaşam", "yaşamak istiyoruz" gibi pankartlarla, sloganlarla yaşadıkları esareti ilan edip, haklarını talep ediyorlar. Ama gelinen noktada bırakın sosyal devlet olmanın gereği olan Anayasal hakkına kavuşmayı, bu hakkını aramana dahi izin vermeyen kapitalist bir zihniyet hakim…
Talep edilen ve de edilemeyen tüm hakları, ekonomiye ve insana kapitalist bakış açısıyla bakan mevcut siyasilerimizin hiçbirinin verebilmesi mümkün değil...
İktidar böyle de muhalefet başka mı? Elbette ki hayır… Kendilerine iktidar kapısı açıldığında, onların da mevcut iktidarın yaptığından başka bir şey yapabilmeleri asla mümkün değil... Çünkü onların da Kapitalizm dışında bir formülleri yok, daha da ötesi böyle bir arayışları da yok. Arayışları olsaydı, 2005 yılından bu yana çözüm yanlarında, Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş; onu baş tacı ederlerdi. Baş tacı ettikleri gün de emin olun ki iktidara gelirlerdi.
Kapitalist anlayışla neden yapılamaz?
Çünkü Kapitalizm'de:
* Toplumun tamamının refah düzeyini yükseltmek bir hedef değildir.
* Yüzde 5 düzeyindeki işsizlik "doğal işsizlik" olarak kabul edilmektedir.
* Hatta belirli bir orandaki işsizlik; emek arz fazlası demektir, işçi ücretlerinin düşmesi, üretim maliyetlerinin ucuzlaması demektir, bu sebeple desteklenmektedir.
* Maliyet enflasyonunun en önemli kalemi, işçi ücretlerindeki artış kabul edilmektedir.
* Belirli bir orandaki işsizliğin, çalışan bireylerin işten atılma korkusuna kapılmasına sebep olacağından verimliliği artıracağı kabul edilir.
* Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız mantığı olduğu için, işçilerin düşük maaş alması gerekmektedir. Böylece nüfus artışı da engellenmiş olur.
* Elde edilen kârın bölüşümü kavga mantığıyla ele alınır, sermaye sahipleri ile işçi kârın bölüşümünde rakip olarak gösterilir ve tercih sermaye sahiplerinden yana kullanılır...
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli eserinde bu konuda detaylıca bilgi bulabilirsiniz.
Kapitalizmin yukarıda madde madde ifade ettiğimiz temel bakış açısından dolayı ülkemizde kapitalist anlayışa sahip siyasilerimiz, işsizliği çözemezler, işçilere hak ettiği maaşı ve diğer haklarını veremezler.
Emekçilerimizin talep ettiği ve de talep dahi edemediği asıl haklarına kavuşabileceği tek ekonomik sistem Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Modelin sahibi Prof. Dr. Baş, İşçi Bayramı vesilesiyle yayımladığı mesajında şunları ifade diyor:
* "İşçiler Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) projeleriyle gerçek bayramı yaşayacak."
* "MEM ve pratik uygulaması olan Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde işçi kesimi, hem üretimi sağlayan emek gücü, hem de bir tüketici olarak görülmektedir."
* "BTP iktidarında asgari ücret 7000 TL olacak, böylece işçilerimizin geçim derdi de sona erecektir." (Tüketici olarak da her bir işçimiz ayrıca Vatandaşlık Maaşı, Ev Hanımı Maaşı, Doğum Parası, Çocuk Parası gibi sosyal devlet projelerinden istifade edecektir.)
* "İşçi istediği takdirde ortaya koyacağı proje ve tasarı ile devletten faizsiz kredi alabilecek, işveren konumuna gelebilecektir. Emekçilerin işçi olarak kalması ya da işveren olması, kendi tercihleri olacaktır."
* "Sosyal Devlet, MEM ile sürekli büyümeyi formülleştirmekte, işsizliğe çözüm getirmektedir. Tam istihdamı garanti altına almaktadır. Böylece işsiz insan kalmayacaktır."
* "Sosyal güvenliğin maddi karşılığı, insanların başkalarına muhtaç olmayacakları bir geçim garantisidir. Bu da adil bir gelir dağılımı ile mümkündür. MEM ile Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi bunları gerçekleştirmektedir."
Prof. Dr. Haydar Baş, BTP'yi kurduğu 2001 yılından bu yana emekçilerimize talep ettiğinden çok daha fazlasını vereceğini, kaynaklarını da söyleyerek ifade etmektedir.
Bizler için hazırladığı MEM ve Sosyal-Devlet Milli Devlet tezi bugün 4 milyar nüfusa sahip BRICS devletleri tarafından uygulanmaktadır.
Başta Çin ve Rusya'nın emekçileri, MEM'le karnını doyurmaktadır, sırtını giydirmektedir.
Haklarımızı bizlere vermeyenler, hatta hak aramamıza bile müsaade etmeyenler yanlış yapıyorlar da, yaşadığımız yanlış tabloda biz emekçilerin hiç mi suçu yok?
Yıllardır duyduğumuz Prof. Dr. Haydar Baş gerçeğini duymazdan gelmeyip, iktidara taşısaydık, bugün 1 Mayıslar ve hatta yılın tüm günleri bizler için gerçekten bayram olacaktı. Ve siz asgari ücretliler, kamu işçileri, işsizler ve emekliler, açlık sınırının altında maaşa talim eden siz milyonlar, tek başınıza Prof. Dr. Baş'ı ve çözümlerini iktidara taşıyabilirdiniz.
Haklarınıza kavuşmak mı istiyorsunuz, bu konuda samimi misiniz, o halde lütfen tercihlerinizi değiştirin, haklarınızı size verecek proje sahiplerini iş başına getirin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025