Bu seçim başka seçim…
Acayip karmaşık bir ortamda 14 Mayıs seçimlerine gidiliyor.
Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında geçecek olan çok kritik bir seçim.
Bu seçimin en büyük fedakârlığını yapan tek parti; Bağımsız Türkiye Partisi olmuştur.
Her iki ittifakın görmezden geldiği BTP, Türk siyaset tarihinde örneği görülmemiş bir karar ve fedakârlıkla, demokrasinin hâkim olması için seçimlere girmeme kararı almıştır.
Seçimlere katılmama gerekçelerini Ankara'da gerçekleştirilen milletvekili adayları ile buluşma toplantısında anlatan Hüseyin Baş, "Bu fedakârlığı yeniden demokrasinin hâkim olması ve parlamenter sisteme geçilmesi için yapmaya karar verdik" açıklamasında bulundu.
Hüseyin Baş'ın milletvekili adayları ile çok kritik bir zaman diliminde yaptığı bu toplantı, bence tarihe not düşülecektir.
Baş'ın konuşma yaptığı saatlerde, Erdoğan Ankara'da, Kılıçdaroğlu ise İzmir'de halka hitap ediyordu.
Sırf bu yazıyı yazabilmek için her üç konuşmayı da dönüşümlü olarak izledim.
Size çok açık bir şekilde ve tüm samimiyetimle ifade etmek isterim ki, Hüseyin Baş'ın konuşmasını izlerden inanılmaz hüzünlendim ve bir o kadar da umutlandım.
Hüzünlendim çünkü böylesine donanımlı, bilgili, geniş bir kültür yelpazesine sahip ve özellikle de gençler üzerinde çok büyük etki yaratan bir lider ve partisi, nasıl olur da görmezden gelinebilirdi.
Sözde değil, özde Cumhuriyetçi.
Sözde değil, özde Atatürkçü.
Sözde değil, özde Türk milliyetçisi.
Nasıl olur diye sormama bakmayın, aslında ben nasıl olduğunu ve neden olduğunu kendi adım gibi iyi bilen bir gazeteciyim.
Umutlandım çünkü Hüseyin Baş Bey, geleceğin Türkiye'sini inşa edeceği pırıl pırıl milletvekili adayları ile "Geleceğin Meclisi"ni müjdeliyordu.
Kendisinden önce söz alan genç milletvekili adaylarının konuşmaları, "helal olsun size" sözünü dedirten cinstendi.
Hiçbir partide göremeyeceğiniz yetkinlikte bir kadro.
Hüseyin Baş'ın bu kutlu yürüyüşünde yanında olan genç adaylar, geleceğin milletvekilleri, bakanları, başbakanları ve cumhurbaşkanları olarak da takdim edilmişti salonda.
Hüseyin Baş'ın konuşmasına başlarken ilk reaksiyonu "Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir alkışlayalım" şeklindeydi.
Daha sonra bu cümlesinin altını, yaptığı geniş sunumlarla doldurdu.
Konuşmasının bir yerinde yaptıkları bu büyük fedakârlıktan bahsederken, "Acaba başkaları istediklerini alamasaydı bizim yaptığımız fedakârlığı yapar mıydı?" şeklindeki çıkışı salondan büyük alkış aldı.
Siz kıymetli okuyucularıma soruyorum.
Gerçekten de diğer partilerin toplamı, böylesine benzer bir durum karşısında aynı fedakârlığı yaparlar mıydı?
Sizin cevabınızı bilmem ama benim yanıtım şu olur:
Asla hiç biri böyle bir fedakârlığı yapmaz.
Yapılan fedakârlığın muhtevasına dair ortaya konan manifestoyu ise hiçbir parti rüyasında göremez.
Konuşmasında her iki ittifakın hatalarına yapıcı bir üslupla değinen Hüseyin Baş, nezaket dilini ve birleştirici rolünü burada da fazlasıyla öne çıkardı.
Her iki ittifakın birbirlerine yönelik olarak, "Senin yapacaklarının kaynağı nerede?" şeklinde sorular yönelttiğini dile getiren Baş, "Kaynak buradadır. Kaynak, Milli Ekonomi Modeli'ndedir" dedi.
Hüseyin Baş'ın bana göre en önemli çıkışlarından birisi de şu cümlesi oldu: "Ekonomiyi seçimlerden sonra bize bırakın"
Bence hangi ittifak kazanırsa kazansın, geleceğin Türkiye'sini inşa etmek ve dünya lideri yapabilmek için, ekonomiyi Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarına bırakmaları en isabetli karar olacaktır.
Son söz:
İzmir'deki kalabalık, bu seçimin galibi Millet İttifakı diyordu.
Erdoğan'ın Ankara konuşmasında ise kalabalığın çok daha az ve heyecansız oluşu, 14 Mayıs'ta ve birinci turda bu işin biteceğini gösterir gibiydi.
Seçimlerin birlik, beraberlik ve kardeşlik ortamı içerisinde geçmesi en büyük temennimizdir.
Atatürk'ün izinde,
Haydar Baş Bey'in yolunda,
Hüseyin Baş'ın yanında olmaya söz vermiş Bağımsız Türkiye Partisi kadroları, seçimlerden sonra ekonomide görev almak istediklerini deklare etmişlerdir.
Pazar gününe dair aklımda kalan en orijinal deklarasyon buydu.
- İstanbul’un nüfusu beka sorunu olmuştur! / 27.04.2025
- Türk olduğumuzu hatırlayalım! / 24.04.2025
- Mevzu Türk milletidir / 23.04.2025
- Çok pis kokular geliyor! / 21.04.2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025