Küresel ekonomi, çok kırılgan olduğu ve zayıf bir zemindeyken salgın ile karşı karşıya kaldı. 2009 küresel durgunluğundan bu yana, tüm ülke gruplarındaki büyüme çoğu yıl kriz öncesi ve uzun vadeli ortalamaların altında kaldığı görülmektedir. Ve 2019'da küresel ekonomi, son on yılda en zayıf büyüme performansını göstermiştir, şimdilerde derin bir durgunluk (Resesyon) yaşanmaktadır. (Global Economic Prospects Analytical Chapters June 2020 (29 May 2020))
Bu durgunluğun şiddeti ve süresi çok çeşitli faktörlere bağlı olacaktır:
* Pandemi kaynaklı kısıtlamaların yoğunluğu ve süresi,
* Tüm dünyayı etkileyecek noktadaki büyük ülke ekonomilerindeki gelişmelerin küresel yayılımları,
* Ülke yöneticilerinin finansal piyasa stresini önleme ve durgunluktan zarar gören firma ve hane halklarını koruma becerisi,
* Virüsün davranışı,
* Tıbbi ve diğer bilimsel ilerlemelerin virüsle mücadeledeki başarısı.
Literatüre baktığımızda, 1918 İspanyol gribinin kısa vadeli büyüme sonuçlarının araştırıldığı bir bilimsel çalışmada ilk gayrisafi yurt içi hasıla kayıpları yüzde 1-8 aralığında bulunmuştur.
Ancak, mevcut pandemide benzeri görülmemiş nitelikte kısıtlamalar yapılmak zorunda kalınmıştır. Yetmedi, dünya ekonomisi, pandemiye kırılgan halde yakalanmıştır. Bunlar dikkate alındığında, kısa vadeli ekonomik kayıp tahminlerinin önemli ölçüde artacağı açıktır. (Eichenbaum, M., S. Rebelo, and M. Trabandt. 2020. "The Macroeconomics of Epidemics." Mimeo)
Önemli bir belirsizlik olsa da, şiddetli salgınların ekonomi üzerine etkileri üzerine yapılan çalışmalar, gelişmekte olan ülkelerin kısa vadede yüzde 3-8'lik üretim kayıplarına maruz kalabileceğini bulmuştur. (IMF 2020; Dünya Bankası 2020c.)
Bazı çalışmalar, mevcut ekonomik sistemle COVID-19'un ekonomik maliyetlerinin çok yüksek olacağını belirtmektedir. Yapılan bir simülasyon çalışmasında, perakende, seyahat ve diğer hizmet endüstrileri üzerindeki kısıtlamalardan dolayı OECD ekonomilerinde üretimin yüzde 25 azalacağı öngörülmüştür. ABD'de yapılan bir çalışma var. ABD için stilize edilmiş bir modelde tüketimin yüzde 22 oranında düştüğü tespit edilmiş. Aynı çalışmada etkilerin en az 2 yıl süreceği ve kısa sürede her şey normale dönse de 1 yıl içinde tüketimin en az yüzde 7 azalacağı belirtiliyor.
Dünyanın büyük ekonomilerindeki büyüme yavaşlaması, ekonomi politikası ile ilgili belirsizlikler ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların gelişmekte olan ülkelerde de kısa vadeli üretim ve yatırım büyümesi üzerinde de ağırlık kazanması kaçınılmazdır.
Rapora göre finansal güvenlik açıkları:
* Gelişmekte olan ülkelerde büyük borç yükleri,
* Borçlanma maliyetlerindeki keskin artış,
* Finansmana daha sınırlı erişim.
Ve bunun sonucunda da ekonomiler, ekstra gelişmelere karşı özellikle savunmasızdır.
2007-2019 yılları arasında gelişmiş ülkelerde devlet borcu yaklaşık yüzde 11 oranında artarak gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 55'ine ulaşmıştır. Borç oranlarındaki bu artış oranı, gelişmekte olan ülkelerin dörtte üçünde yüzde 20'nin üzerindedir.
Düşük gelirli ülkelerde, 2000-2010 arasındaki sert düşüşün ardından, devlet borcu 2018'de gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 67'sine yükselmiştir. (Kose, M. A., Sugawara, N., & Terrones, M. E. (2020). Global recessions) (devam edecek...)
- Büyük İsrail Projesi ve Kürt Özerk Bölgesi / 23.03.2025
- Kadınların hak arayışı ve ekonomik bağımsızlık / 18.03.2025
- Gençler umutlarını kaybediyor / 17.03.2025
- Atatürk ve demokrasi / 14.03.2025
- Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü / 13.03.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinin başrolünde kim var? / 11.03.2025
- Tam bağımsız Türkiye, milli birlik ve ekonomi / 10.03.2025
- Silah bırakma açıklaması stratejik bir hamle mi, yeni bir plan mı? / 07.03.2025
- Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı? / 06.03.2025