Eğitimde 4D x 4D x 4D Heybeliada sistemi - 2

Beleş ders kitabı dağıtan büyük büyüklerimiz, dersane paralarının bir basın toplantısıyla üç misli ile çarpılması hediyesini halkımıza bahşetmişlerdi. Derslerde okutulmasının hiçbir yararı olmadığı tespit edilen üç kuruşluk beleş kitapların hane bütçesine azıcık faydası olmuştu olmasına amma ve lakin dersane parası denen ev kirası gibi dev bir ek harcamanın veli bütçesinde açtığı mukaddes gedik çok daha muhteşemdi.
İsmini hatırlayamadığım bir sonraki bakan hanımefendi de “-Çocuklarımızı eğitim sisteminden kaynaklanan baskı ve yanlışlardan kurtarmak üzere geldim” diyerek oturduğu koltuğunda “-Sadece 8+3 yetmez üleeeyn!” diyerek 8+4 modelini uygulamaya koymuştu. On bir yıllık eğitimle cahil olarak mezun edilen çocuklar 12 yılda zehir gibi yetişmeye başlamışlardı (!). Nur topu gibi bir ek yılımız daha olmuştu. Asgari ücret mahkûmu babalar çocuklarının eğitimleri için bir senecik daha çalışacaklardı. Hepsi o kadar.
Son bakanımız Sayın Ömer Dinçer ise göreve geldiğinden beri “-Yeni bakan geldi gelmesine amma ve lakin hiçbir numarasını göremedik. Ne iş? “ demeye kalmadan bir sabah baktık ki 4+4+4 mucize formülünü kamuoyuna açıklamış.
Ferman sahibi Sayın Başbakanımız demişler ki; “-Bundan sonra çocuklarımızın eğitim modeli Ömer Dinçer modeli olacak. Plakası da 4+4+4 olacak. O kadar!
İşte size dört çekerli 4x4x4 bir sistem. Alt alta toplayınca 12 çekerli etmiyor mu? (Volvo kamyon mübarek! HK.) Tepe tepe kullanın.”
(Yukarıda geçen “çocuklarımız” kelimesi, kelle sayısı açısından baraja takılan Malatya, K.Maraş, Trabzon gibi halen küçükşehir olan büyükşehir adayı illerimizin meydanlarında düzenlenen “Üç Üç” mitinglerinde ;”-Sizlerden üçer çocuk istiyorum. En az üç çocuk
yapacaksınız ey anne-babalar! “ emrine “-Hurraaa!” diyerek çılgınca alkış tufanıyla karşılık veren ahalinin çok iyi bildiği bir kelimedir. “Çocuklarımız” kelimesindeki çocuklar o çocuklardır işte. Onlar kendilerini iyi bilirler. H.K.).
Kısacası çocuğumuz önce bir 4 yıl okuyacak.
Sonra dört yıl boyunca dersane parası ödeyerek harap ve bitap düşmüş velilerin ekonomik anlamda dinlendirilmesi için bir nefes arası verilecek. Verilen arada çocuklar isterlerse Kur’an Kursu’na gidebilecekler. Veya kilise evlerinde zangoç eşliğinde “diyalog dini” öğrenecekler. Perişan hallerine şükretmekle ilgili dini tedrisat görecekler. Somali’de açlıktan ölen çocukların darb-ı mesellerini dinleyecekler. Aile bütçelerinin hükümet tarafından neden üç beş senede üç beş kuruşa muhtaç hale getirildiğinin derin hikmetlerini öğrenecekler.
“Beterin beteri var,
Haline şükret dostum” türküsüyle birlikte Hikmet ağabeylerini tanıyacaklar. Sonra eğitimlerine kaldıkları yerden veya isterlerse okul değiştirerek bir 4 yıl daha devam edecekler. Mesela İmam-Hatip okullarına kayıt yaptırabilecekler.
Veya Heybeliada’da özel eğitim görerek ekümenik devlet temeline harç veya taş olabilecekler.
Bayram değil seyran değil. Geçenlerde Dışişleri Bakanımızın gayrimüslim din temsilcileriyle yapmış olduğu seri toplantılar ile bunun bir ilgisi var mıdır bilinmez. İlgisi yoktur herhalde caniim! Olsaydı o toplantıların öznesi Dışişleri değil de Milli Eğitim Bakanımız olurdu değil mi?
İmam Hatiplere karşılık Heybeliada mı?
Yıllar önce demişlerdi de inanmamıştık. “Kapanan İmam-Hatipler, Ekümenik Heybeliada’ya verilecek izin karşılığında açılacak” demişlerdi. Komplo teorisi demiş gülüp geçmiştik. Hey gidi günler hey.
Halen 4D+4D+4D’nin açılımı nedir diye soranlar olur mu dersiniz? İşte açılımı: 4 yıl DERSANE+nefes arası+ 4 yıl DERSANE+ nefes arası+4 yıl daha DERSANE ve şut. İlk dört yıldan sonra İmam-Hatip veya Heybeliada yolcuları trenden inebilirler. Sonuncu 4 yıl istenirse okunmayabilirmiş. Açık öğretimden de devam edilebilirmiş. Pek yakın bir zamanda bu son dörtlükten “harç parası” alınarak, eğitimde özelleştirmenin ilk hazmettirme talimleri yapılacaktır. Liseler paralı olabilsin diyerek ayrı tutulmaktadır.
(Değerli okuyucularım, bu son tespitimi hafızanızın bir kenarına not ederek unutmamanızı özellikle istirham ediyorum. H.K.)
Sayın Başbakanımızın kuracağı 4+4+4 sistemi, 28 Şubat’ta kılına bile dokunulmayan çoğunluğu Fethullah Efendi’yi sevenler cemiyetine ait özel dersanelerin saltanatlarının taç giyme törenidir. İkinci olarak aynı zamanda “paralı lise” döneminin başlangıcıdır. Kısacası ne kadar para, o kadar talim ve terbiye!
Bizim çocuklar okuyacağım diye okula gider görünüp dersaneye gidecekler anlayacağınız.
Çünkü asıl amaç özel dersanenin verdiği eğitime harfiyen uyarak iyi bir fakültenin kapısından içeri girebilmektir. Yıllar önce “Okullar olmasaydı Milli Eğitimi ne de güzel idare ederdim” diyerek fanteziler kuran zat-ı muhterem bu dediğinin gerçekten başarılabildiğini yaşayarak gördü mü acaba? Herhalde resmi okulların ve Tevhid-i Tedrisat Yasası’nın fiilen ortadan kaldırılabileceğini aklına bile getiremezdi.
“Parasız eğitim” mi dediniz? Haşmetmeap duymamış olsunlar. Adalet ve Kalkınma Partisi idaresi altında olan ülkemizde bu istek örgütlü suç kapsamına giriyor. Cezası da maazallah 16 yıldan başlıyor.
“Eğitim parasız olacak, üniversiteye sınavsız girilecek!” diyen tek lider Haydar Baş hoca bunu söylediğinde gülüp geçenler neredeler?