Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ yıllardır sürdürdüğü görevini bir süre önce Uzm. Dr. Mehmet Müezzinoğlu'na devretti.
2002 yılından bu yana sağlıkta yeni sistemin, kısa adıyla Dönüşüm'ün mimarı olarak görevi kendisine devretti.
Görev süresi boyunca en belirgin özelliği, tüm doktorları para göz birer mahluk olarak topluma tanıtmak olan Recep Akdağ, görevden alındığında verdiği ilk mülakatta "Bundan sonra ticaret yapacağım" mealinde sözler söylemişti.
Akdağ'ın yeni sistemi birlikte kurdukları arkadaşları da her ne hikmetse yakın zamanda görevlerinden ayrılmışlardı.
Bunlardan biri "Sağlıkta Dönüşüm Modeli"nin mucidi sıfatıyla konferanslarda panellerde arz-ı endam eden Prof. Dr. Sebahattin Aydın'dı.
O şimdi Medipol'de rektör. Esma Sultan Hastanesi temelleri üzerinde bina edilen Medipol Üniversitesi'nin Rektörü. Efendiler artık Osmanlı'dan kalma isimlere bile tahammül edemiyorlar.
Sistemi kuran beyin takımı kurguladıkları senaryo gereği kurulaı vakıf üniversitelerine ve özel zincir hospitallere geçtiler.
Vakıf üniversiteleri mantar gibi yerden bitmeye başladığı sıralarda herkes nereden öğretim üyesi bulacaklarını merak ediyordu.
Özel ve vakıf üniversiteleri bünyesinde onlarca tıp fakültesini kısa bir zamanda kuranlar, ihtiyaçları olan kadroları doldurmak için gereken senaryoyu da çok önceden yazmışlardı.
Minare çalınmış ama kılıfı önceden hazırlanmıştı.
Devlet üniveristelerine bağlı tıp fakültelerinde ve eğitim araştırma hastanelerinde çalışan öğretim elemanlarının özlük hakları ellerinden alınıp, çalışma şartları bozulduğunda alternatifleri de hazır durumdaydı. Üniversitelerde bilimsel ve özgür çalışma ortamları ellerinden alınan, özlük hakları budanan, gelirleri azaltılan hocalar sığınacak liman olarak adı geçen kurumları tercih etmeye başlamışlardı. Saçma sapan performans sistemine mahkum olmak istemeyen hocalar özel ve vakıf hastanelerine kapağı atmışlardı.
Kısa süre önce açılmış bulunulan vakıf ve özel tıp fakülteleri ağuşunu açmış kendilerini bekliyordu. Sevgi dolu olarak(!)
Ağını gerip avını bekleyen avcılar gibi. Yağlı müşterinin karşısında ellerini oğuşturan esnaf gibi.
Devletin Tıp Fakültelerinde çalışan hocalara yokuşlu yolları gösterip, yandaşlarca kurulan vakıf ve özel tıp fakültelerine geçişi kolaylaştırdılar.
Sonuçta devletin tıp fakülteleri boşaldı. Özellerin ve vakıfların tıp fakülteleri doldu.
Devletin tıp fakültelerinde öğrencileri eğitecek hoca bırakmadılar.
Örneğin devletin tıp fakültesinde boşalan ortopedi kliniğine gelen hastaları muayene edecek hoca kalmayınca Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi'nden uzmanları getirip hızlı bir şekilde yard. doç. yaptılar.
Hani Abdulhamit Han'dan kalma tren rayları üzerinde süper hızlı treni uçurmaya kalkan Ulaştırma Bakanı gibi.
Hızlı trenin sağlıktaki versiyonu "hızlı doçentler" olacak.
Hatta sayın başbakan bu işi o kadar sevdi ki "Devlet Hastanelerinde çalışan uzman doktorları doçent yapacağım. Yetmedi hepinizi doçent yapacağım" demeye başladı.
Böylece devlet hastanelerinin poliklinik odalarında peformans derdine düşmüş cemaat ehli uysal doktorlara yeni bir umut kapısı aralanmış olacak.
"Ben de doçent olmak istiyoruuum!" diyen performans rekortmenleri birer birer sıraya girecekler.
Üç beş günde doçent, üç beş ayda profesör olunacak.
Tribünlere izah etmekte zorlandıkları için bu yapılanların sebebini "kemikleşmiş statükoyu bozmak" olarak anlatıyorlar. AKP'li mahalle teşkilatları marifetiyle halkın beynini boşaltıyorlar. Sözde "Üniversitesine geri dönmeyen burnu havalarda hocalara (kendilerinden özür dileyerek) bulunmaz hint kumaşı olmadıklarını öğretmekmiş(!)"
Aslına bakarsanız yetiştirilecek olan hızlı doçentler, ancak belediyelerin emrinde çalışacak olan Şehir Hastaneleri'nde görev yapacaklar.
Fakir fukaraya beleş sağlık hizmeti vermek üzere kurulacak olan Şehir Hastaneleri'nde.
Hani torba torba kumanya ile gönlü bir hoş edilerek oyları ellerinden alınan işsiz aşsız fakir fukaralar var ya.
İşte onlara doçentlik hizmeti verecekler.
Baştürk Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den aşırma yapıp başarısız oldukları Aile Hekimliği sistemi ile halkın gözünü boyayanlar tıkanan sağlık sistemini nasıl açacaklar göreceğiz.Sistem tıkandı, lambayı söndürecekler. Karanlıkta kolayca kaçabilmek için.
2002 yılından bu yana sağlıkta yeni sistemin, kısa adıyla Dönüşüm'ün mimarı olarak görevi kendisine devretti.
Görev süresi boyunca en belirgin özelliği, tüm doktorları para göz birer mahluk olarak topluma tanıtmak olan Recep Akdağ, görevden alındığında verdiği ilk mülakatta "Bundan sonra ticaret yapacağım" mealinde sözler söylemişti.
Akdağ'ın yeni sistemi birlikte kurdukları arkadaşları da her ne hikmetse yakın zamanda görevlerinden ayrılmışlardı.
Bunlardan biri "Sağlıkta Dönüşüm Modeli"nin mucidi sıfatıyla konferanslarda panellerde arz-ı endam eden Prof. Dr. Sebahattin Aydın'dı.
O şimdi Medipol'de rektör. Esma Sultan Hastanesi temelleri üzerinde bina edilen Medipol Üniversitesi'nin Rektörü. Efendiler artık Osmanlı'dan kalma isimlere bile tahammül edemiyorlar.
Sistemi kuran beyin takımı kurguladıkları senaryo gereği kurulaı vakıf üniversitelerine ve özel zincir hospitallere geçtiler.
Vakıf üniversiteleri mantar gibi yerden bitmeye başladığı sıralarda herkes nereden öğretim üyesi bulacaklarını merak ediyordu.
Özel ve vakıf üniversiteleri bünyesinde onlarca tıp fakültesini kısa bir zamanda kuranlar, ihtiyaçları olan kadroları doldurmak için gereken senaryoyu da çok önceden yazmışlardı.
Minare çalınmış ama kılıfı önceden hazırlanmıştı.
Devlet üniveristelerine bağlı tıp fakültelerinde ve eğitim araştırma hastanelerinde çalışan öğretim elemanlarının özlük hakları ellerinden alınıp, çalışma şartları bozulduğunda alternatifleri de hazır durumdaydı. Üniversitelerde bilimsel ve özgür çalışma ortamları ellerinden alınan, özlük hakları budanan, gelirleri azaltılan hocalar sığınacak liman olarak adı geçen kurumları tercih etmeye başlamışlardı. Saçma sapan performans sistemine mahkum olmak istemeyen hocalar özel ve vakıf hastanelerine kapağı atmışlardı.
Kısa süre önce açılmış bulunulan vakıf ve özel tıp fakülteleri ağuşunu açmış kendilerini bekliyordu. Sevgi dolu olarak(!)
Ağını gerip avını bekleyen avcılar gibi. Yağlı müşterinin karşısında ellerini oğuşturan esnaf gibi.
Devletin Tıp Fakültelerinde çalışan hocalara yokuşlu yolları gösterip, yandaşlarca kurulan vakıf ve özel tıp fakültelerine geçişi kolaylaştırdılar.
Sonuçta devletin tıp fakülteleri boşaldı. Özellerin ve vakıfların tıp fakülteleri doldu.
Devletin tıp fakültelerinde öğrencileri eğitecek hoca bırakmadılar.
Örneğin devletin tıp fakültesinde boşalan ortopedi kliniğine gelen hastaları muayene edecek hoca kalmayınca Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi'nden uzmanları getirip hızlı bir şekilde yard. doç. yaptılar.
Hani Abdulhamit Han'dan kalma tren rayları üzerinde süper hızlı treni uçurmaya kalkan Ulaştırma Bakanı gibi.
Hızlı trenin sağlıktaki versiyonu "hızlı doçentler" olacak.
Hatta sayın başbakan bu işi o kadar sevdi ki "Devlet Hastanelerinde çalışan uzman doktorları doçent yapacağım. Yetmedi hepinizi doçent yapacağım" demeye başladı.
Böylece devlet hastanelerinin poliklinik odalarında peformans derdine düşmüş cemaat ehli uysal doktorlara yeni bir umut kapısı aralanmış olacak.
"Ben de doçent olmak istiyoruuum!" diyen performans rekortmenleri birer birer sıraya girecekler.
Üç beş günde doçent, üç beş ayda profesör olunacak.
Tribünlere izah etmekte zorlandıkları için bu yapılanların sebebini "kemikleşmiş statükoyu bozmak" olarak anlatıyorlar. AKP'li mahalle teşkilatları marifetiyle halkın beynini boşaltıyorlar. Sözde "Üniversitesine geri dönmeyen burnu havalarda hocalara (kendilerinden özür dileyerek) bulunmaz hint kumaşı olmadıklarını öğretmekmiş(!)"
Aslına bakarsanız yetiştirilecek olan hızlı doçentler, ancak belediyelerin emrinde çalışacak olan Şehir Hastaneleri'nde görev yapacaklar.
Fakir fukaraya beleş sağlık hizmeti vermek üzere kurulacak olan Şehir Hastaneleri'nde.
Hani torba torba kumanya ile gönlü bir hoş edilerek oyları ellerinden alınan işsiz aşsız fakir fukaralar var ya.
İşte onlara doçentlik hizmeti verecekler.
Baştürk Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den aşırma yapıp başarısız oldukları Aile Hekimliği sistemi ile halkın gözünü boyayanlar tıkanan sağlık sistemini nasıl açacaklar göreceğiz.Sistem tıkandı, lambayı söndürecekler. Karanlıkta kolayca kaçabilmek için.
Dr. Hüseyin Kernekli / diğer yazıları
- Vatandaşın canı patlıcan mı? / 25.04.2013
- T.C. Sağlık Bakanlığı gazetemize aboneymiş! / 20.04.2013
- Acil servislerde hızlı tren sistemi / 07.04.2013
- Sağlıkta lambayı söndürecekler / 02.04.2013
- Mesir Macunu da yasaklanacak mı? / 23.03.2013
- 14 Mart kimlerin bayramı? / 19.03.2013
- Eğitimde 4D x 4D x 4D Heybeliada sistemi - 2 / 16.03.2012
- Eğitimde 4D x 4D x 4D Heybeliada sistemi - 1 / 15.03.2012
- T.C. Sağlık Bakanlığı gazetemize aboneymiş! / 20.04.2013
- Acil servislerde hızlı tren sistemi / 07.04.2013
- Sağlıkta lambayı söndürecekler / 02.04.2013
- Mesir Macunu da yasaklanacak mı? / 23.03.2013
- 14 Mart kimlerin bayramı? / 19.03.2013
- Eğitimde 4D x 4D x 4D Heybeliada sistemi - 2 / 16.03.2012
- Eğitimde 4D x 4D x 4D Heybeliada sistemi - 1 / 15.03.2012