Başbakan Erdoğan Türk uçağının düşürülmesi ile ilgili yaptığı açıklamada “vurmak mı gerekiyordu” deyip Suriye’ye yönelik sert ifadeler kullanmıştı.
Geçtiğimiz gün Suriye Enformasyon Bakanı El Zubi’nin açıklamaları buna cevap niteliğindeydi. El Zubi, uçağın tanımlanamadığını, İsrail uçağı zannedildiğini, daha önce aynı bölgeden İsrail uçaklarının taciz ettiğini ifade etti.
Bölge Suriye için tehdit algılamasının zirve olduğu bir bölge ve yaşanan son gelişmeler sebebiyle Suriye her an bir saldırı olabilecek endişesiyle tetikte bekliyor.
Suriye yönetimi üzerindeki işgal baskıları, tehdit algılamasının zirve yapması, uçağın alçaktan uçması, hava sahasını ihlal etmesi, ABD teknolojisi sebebiyle İsrail uçağı zannedilmesi Suriye’nin böyle bir tepki vermesinin en önemli nedenleri…
Yaşanan bu olay Uludere’de yaşanan ve mazot taşıyan sivillerin öldürüldüğü hadiseyle benzerlikler arz etmektedir. Şöyle ki:
Türk uçakları neden bu 30 civarındaki sivili silahsız olduğu halde öldürdü? Çünkü bunlar PKK’lı teröristlerin sürekli kullandığı güzergahı kullanıyordu. ABD’nin yanlış ve yönlendirmeli istihbaratı da devreye girince, bu güzergah hakkındaki tehdit algılaması da zirve olduğu için fazla araştırılmadan ateş açıldı.
Eğer PKK terörü bu kadar yoğun olmasaydı, bu güzergahı kullanmasaydı emin olun ki daha farklı bir netice olabilirdi.
Aynı durum Suriye için de geçerlidir. Suriye bugün dış destekli bir terörle savaş vermektedir. Kendisinden çok kısa bir zaman önce bir Libya işgali gerçeği yaşanmıştır. Temkinli olması, sınırlarda yaşanan ani gelişmelere sert tepki vermesi işte bu sebepledir.
Bütün bu gerçekler ortadayken, Türk siyasilerin yaşanan bir olaydan yola çıkarak yangına körükle gitmeye çalışması doğru bir dış politika anlayışı değildir.
Eğer siyasilerimiz ABD ve İsrail adına değil de tarihi bağlardan da yola çıkarak yeniden dostluk inşa etme noktasında adım atmaya çalışırlarsa, görülecektir ki bugün sorun gibi görünen her şey kendiliğinden bir çözüme kavuşacaktır.
NATO’nun deneği mi olduk?
Amerikan New York Times gazetesi, düşürülen Türk askeri uçağının NATO adına “casusluk misyonunda” olabileceğini yazdı. İfadeler aynen şöyle: “Uçaklar muhtemelen Suriye’nin savunma sistemini test ediyordu ya da başka tepkileri ölçüyorlardı.”
Yine ABD’nin bir gazetesi olan Seattle Times, Türk uçağının düşürülmesinin, Suriye’nin potansiyel düşmanlara karşı savunma sisteminin sofistike olduğunu gösterdiğini belirtmişti. Gazete NATO’nun Suriye’ye müdahalesinin Libya gibi kolay olmayacağını da not düşmüştü.
Hatırlarsanız daha önce Rus Pravda gazetesi de benzer bir değerlendirmeyi yapmış uçağın NATO kapsamında test uçuşu yaptığını açıklamıştı.
Sağlık noktasında denek olduğumuzu biliyoruz. Çıkan haberler, yeni çıkan bir cihaz ya da ilacın Türk denekler üzerinde uygulandığını ortaya koymuştu. Eğitimde, ekonomide birçok sahada batı bizi denek olarak kullandı ve kullanmaya da devam ediyor.
Şimdi de öğreniyoruz ki, başka ülkelerin savunma sistemlerinin çalışıp çalışmadığı konusunda da Türkiye denek olarak kullanılıyor.
Bildiğiniz gibi mayınlı arazilerin tespiti için eşekler gönderilirmiş, NATO’nun Suriye’nin savunma sistemlerini ölçmek için Türk uçağını göndermesi söyleyin sizce ne anlama geliyor?
İşte batıya taşeron olmanın, batıya ram olmanın, güvenmenin neticesi…
Kendi milli politikalarımızı geliştirmezsek, şamar oğlanı da sen olursun, denek de, eşek de…
Acilen aklımızı başımıza almamız lazım.
Geçtiğimiz gün Suriye Enformasyon Bakanı El Zubi’nin açıklamaları buna cevap niteliğindeydi. El Zubi, uçağın tanımlanamadığını, İsrail uçağı zannedildiğini, daha önce aynı bölgeden İsrail uçaklarının taciz ettiğini ifade etti.
Bölge Suriye için tehdit algılamasının zirve olduğu bir bölge ve yaşanan son gelişmeler sebebiyle Suriye her an bir saldırı olabilecek endişesiyle tetikte bekliyor.
Suriye yönetimi üzerindeki işgal baskıları, tehdit algılamasının zirve yapması, uçağın alçaktan uçması, hava sahasını ihlal etmesi, ABD teknolojisi sebebiyle İsrail uçağı zannedilmesi Suriye’nin böyle bir tepki vermesinin en önemli nedenleri…
Yaşanan bu olay Uludere’de yaşanan ve mazot taşıyan sivillerin öldürüldüğü hadiseyle benzerlikler arz etmektedir. Şöyle ki:
Türk uçakları neden bu 30 civarındaki sivili silahsız olduğu halde öldürdü? Çünkü bunlar PKK’lı teröristlerin sürekli kullandığı güzergahı kullanıyordu. ABD’nin yanlış ve yönlendirmeli istihbaratı da devreye girince, bu güzergah hakkındaki tehdit algılaması da zirve olduğu için fazla araştırılmadan ateş açıldı.
Eğer PKK terörü bu kadar yoğun olmasaydı, bu güzergahı kullanmasaydı emin olun ki daha farklı bir netice olabilirdi.
Aynı durum Suriye için de geçerlidir. Suriye bugün dış destekli bir terörle savaş vermektedir. Kendisinden çok kısa bir zaman önce bir Libya işgali gerçeği yaşanmıştır. Temkinli olması, sınırlarda yaşanan ani gelişmelere sert tepki vermesi işte bu sebepledir.
Bütün bu gerçekler ortadayken, Türk siyasilerin yaşanan bir olaydan yola çıkarak yangına körükle gitmeye çalışması doğru bir dış politika anlayışı değildir.
Eğer siyasilerimiz ABD ve İsrail adına değil de tarihi bağlardan da yola çıkarak yeniden dostluk inşa etme noktasında adım atmaya çalışırlarsa, görülecektir ki bugün sorun gibi görünen her şey kendiliğinden bir çözüme kavuşacaktır.
NATO’nun deneği mi olduk?
Amerikan New York Times gazetesi, düşürülen Türk askeri uçağının NATO adına “casusluk misyonunda” olabileceğini yazdı. İfadeler aynen şöyle: “Uçaklar muhtemelen Suriye’nin savunma sistemini test ediyordu ya da başka tepkileri ölçüyorlardı.”
Yine ABD’nin bir gazetesi olan Seattle Times, Türk uçağının düşürülmesinin, Suriye’nin potansiyel düşmanlara karşı savunma sisteminin sofistike olduğunu gösterdiğini belirtmişti. Gazete NATO’nun Suriye’ye müdahalesinin Libya gibi kolay olmayacağını da not düşmüştü.
Hatırlarsanız daha önce Rus Pravda gazetesi de benzer bir değerlendirmeyi yapmış uçağın NATO kapsamında test uçuşu yaptığını açıklamıştı.
Sağlık noktasında denek olduğumuzu biliyoruz. Çıkan haberler, yeni çıkan bir cihaz ya da ilacın Türk denekler üzerinde uygulandığını ortaya koymuştu. Eğitimde, ekonomide birçok sahada batı bizi denek olarak kullandı ve kullanmaya da devam ediyor.
Şimdi de öğreniyoruz ki, başka ülkelerin savunma sistemlerinin çalışıp çalışmadığı konusunda da Türkiye denek olarak kullanılıyor.
Bildiğiniz gibi mayınlı arazilerin tespiti için eşekler gönderilirmiş, NATO’nun Suriye’nin savunma sistemlerini ölçmek için Türk uçağını göndermesi söyleyin sizce ne anlama geliyor?
İşte batıya taşeron olmanın, batıya ram olmanın, güvenmenin neticesi…
Kendi milli politikalarımızı geliştirmezsek, şamar oğlanı da sen olursun, denek de, eşek de…
Acilen aklımızı başımıza almamız lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025