26 -27 Kasım 2005 tarihleri Türkiye ve dünya için çok önemli bir dönüm noktası olarak tarihteki yerini aldı. Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'yle "İstanbul'da tarih yazıldı" dememiz boşuna değil. Bundan böyle dünya daha farklı dönecek, insanlar daha farklı düşünecek, sistem daha farklı işleyecek. Kapitalizm, sosyalizm, emperyalizm, komünizm, liberalizm, neoliberalizm sistemleriyle asırlardır sömürülen ve mutlu azınlığın mutluluğunu katmerleştirmek üzere meta olarak kullanılıp mutsuzlaştırılan mutsuz azınlık yani insanoğlu, asırlardır bu sömürü sistemlerine mahkum edilerek, "başka kurtuluş, başka çare yok" beyin yıkama seanslarıyla ümitsizliğe zorlandı. Ama 26-27 kasım tarihlerinde insanlık kurtuluş ümidini ve kurtuluş modelini öğrenmiş oldu. Artık asırlardır mahkum edildiğimiz sömürü sistemlerinin panzehiri bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli 21. yüzyılın sadece ekonomi değil, siyasal ve sosyal sistemi olarak vitrindeki yerini aldı. Peki bir ekonomi modeli olarak Milli Ekonomi Modeli (MEM), neden hem siyasal, hem de sosyal olarak ülkeleri ideal düzeye taşısın?Çünkü ekonomi hayatın her aşamasına hakimdir, kısaca ekonomi hayattır. Prof. Baş da bunu çok açık bir şekilde ortaya koyarak, ekonomik refahın, siyasal ve sosyal refahı beraberinde getireceğini vurguluyor. Ekonomik bağımsızlığını kazanan ülkeler, siyasi bağımsızlıklarını da kazanırlar. MEM ile ekonomik olarak belli bir refah düzeyine ulaşan ülkelerde sosyal adaletsizlik diye bir sorun söz konusu değildir, olamaz. Çünkü MEM'in ana merkezinde insan yer almaktadır. Bütün gaye, insanı, hakettiği şekilde yaşatmak ve sömürü sistemlerinin metası olmaktan kurtarmaktır. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde dünyanın dört bir yanından bilim adamları, bu modelin eşsizliğini ve dünya için tek kurtuluş reçetesini olduğunu bilimsel tezleriyle teyit ettiler. Bugünkü kapitalizmin en önemli temsilcisi ABD'den gelen bilimadamaları ile geçmiş dönemde başta komünizm olmak üzere birçok sömürü sistemine maruz kalmış Rusya, Azerbaycan ve Tataristan'dan gelen bilimadamları Milli Ekonomi Modeli'nin ifade ettiği önemi net bir dille ifade ettiler. Bu ülkelerin bilimadamlarının MEM hakkındaki görüşlerini can alıcı kılan özelliklerin başında tabii ki, MEM'in yerle yeksan ettiği kapitalizm, sosyalizm ve komünizmin uygulandığı ülkelerden gelmiş olmalarıydı. Bu bilimadamlarının MEM'i hararetle, heyacanla ve büyük bir özveriyle savunmaları, hem Prof. Baş'ın üstün dehasının tüm izlerinin modele yansımış olması, hem de geçmiş acı tecrübelerle gelen tarihi formasyonun kaleme, dile ve gönüle yansımış olmasından kaynaklanıyor.Özellikle Azerbaycan'dan gelen biliadamlarında ayrı bir gurur, ayrı bir sevinç, ayrı bir heyecan ve apayrı bir kavrayış sözkonusuydu. Gururluydular çünkü; Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir deha, kendi ülkelerinde öğretim üyesiydi ve bu dehanın ortaya koyduğu model tüm dünyanın kurtuluşunu öngörüyordu. Sevinçliydiler çünkü; bu modelle birlikte ağabeyleri Türkiye şahlanacak ve kardeş Azerbaycan'a ümit olacaktı. Milli Ekonomi Modeli'nin irfan boyutunu çok net bir şekilde kavrıyorlardı, çünkü; Prof. Dr. Baş'ı Bakü Devlet Üniversitesi'ndeki derslerinden ve çalışmalarından çok iyi tanıyorlar ve MEM'in ortaya çıkarılmasında Prof. Dr. Baş'ın kalbî yönünün ne derece etkili olduğunu hissediyorlardı.Milli Ekonomi Modeli'yle birlikte köle ülke, sömürülen ülke kalmayacak. Her ülke kendi ekonomisini uygulayacak ve her ülke kendi kendinin patronu olacak. Borç almayacak, emir almayacak, sömürülmeyecek. İnsanına değer verecek, insan gibi yaşayacak, sosyal huzur ve barışın nimetlerinden sonuna kadar istifade edecek. Ekonomik, sosyal ve siyasal refah içinde huzur ve barışı Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle "doya doya yaşayacak". Ya Türkiye?Baş'ın üstün dehasının güzide ürünü olan bu modelle, Türkiye milli kalkınışın, milli şahlanışın önderi olacak. Kurtuluş Savaşı'yla dünya ülkelerine bağımsızlık noktasında örnek olan Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" anlayışı, Prof. Dr. Haydar Baş ile "yurtta huzur ve refah, dünyada huzur ve refah" şeklinde tamamlanmış oluyor.Geçen asırda Kurtuluş savaşıyla dünyaya örnek olan Türk milleti, bu yüzyılda da "Kurtuluş Modeli" ile tüm dünyayı kucaklıyor.Hayırlı, uğurlu olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012