Diyanet her yıl fitre rakamı belirliyor. Fitre, orijinal adıyla fıtır sadakası, Ramazan ayında kişi başına verilmesi vacip olan bir sadakadır.
Diyanet, 2021 yılı için fitre miktarını 28 lira olarak belirledi.
Diyanet'e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu adına yazılı açıklama yapan Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı şunları belirtti:
"Din İşleri Yüksek Kurulumuzca, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için Fitre miktarı 28 TL olarak belirlenmiştir. Fitre miktarının belirlenmesinde, İslam dininin temel kaynaklarında zikredilen deliller ve günümüz şartlarında bir kişinin günlük gıda ihtiyacının ortalaması esas alınmıştır."
Açıklamasının devamında Haçkalı şu notu düşüyor:
"Bununla birlikte her bir mükellef (fitre veren kişi) bir günlük kendi gıda harcamasına denk düşecek meblağı ya da daha fazlasını fitre/fidye olarak da verebilir."
Özetle ifade etmek gerekirse, fitre miktarı olarak açıklanan 28 lira, bir kişinin bir günlük minimum gıda masrafıdır; daha sağlıklı olan ise herkesin kendi günlük gıda masrafının üstünde bir rakamı vermesidir.
Her gün mükellef bir kahvaltı yapıp, sonrasında da lokanta lokanta dolaşarak 200-300 liralık yemek yiyen bir kişinin elbette 28 liralık bir fitre ile kurtulması mümkün değildir.
Ben bugünkü yazımda işin dini boyutundan ziyade ekonomik boyutunu irdelemeye çalışacağım.
Diyanet resmi bir kurum ve bir kişinin günlük gıda masrafını 28 lira olarak açıklıyor.
Bildiğiniz gibi açlık sınırı rakamları 4 kişilik bir aile üzerinden hesaplanıyor.
4 kişilik bir ailenin aylık gıda masrafını hesaplamak için, fitre rakamını önce 4 ile sonra da 30 ile çarpmamız gerekiyor. Sonuç 3 bin 360 lira.
Diğer bir ifadeyle Diyanet'e göre 4 kişilik bir ailenin açıklık sınırı, 3 bin 360 lira.
İşçi sendikası Türk-İş'in ve başka bir işçi sendikası Birleşik Kamu-İş sendikasının Ar-Ge birimi olan Kamuar'ın açıkladığı açlık sınırı rakamlarından bile yüksek.
Türk-İş'in açlık sınırı 2 bin 719 lira, Kamu-Ar'ın açlık sınırı ise 3 bin 313 lira.
Türk-İş yetkilileri, asgari ücret komisyonunda bulunup hükümetin dümen suyuna gittikleri için Türk-İş'in açlık sınırını normalden düşük göstermesi normaldir.
Kim ne derse desin, devletin bir kurumu olan Diyanet'in hesabına göre açlık sınırı 3 bin 360 lira.
Yalnız, Diyanet'in 2021 fitre miktarında da bir tuhaflık var. Geçen sene 27 lira açıklamışlardı, bu sene 28 lira. Halbuki devletin resmi kurumu Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı 2020 resmi enflasyonu yüzde 14,6. Geçen seneki fitre rakamı buna göre artmış olsa 2021 yılının fitre rakamının 31 lira olması gerekirdi.
Bazı haber sitelerinde bir iddia dolaşıyordu, Diyanet fitre rakamını 30 lira açıklayacak ama yukarıdakiler 28 lira olarak revize etti diye. Doğru mudur bu iddialar bilinmez ama TÜİK'in enflasyon rakamına göre fitrenin en az 31 lira olması gerektiği kesin.
Eğer böyle olsaydı Diyanet'in açlık sınırı rakamı, 3 bin 720 lira olacaktı.
Eğer bu iddialar doğruysa, dar gelirlinin fitresinden de kesinti yapılıyor demektir.
Bu hesapların önemi nedir, şöyle ki:
Türkiye'de ortalama 4 kişilik bir aileye bakan bir asgari ücretlinin maaşı 2021 yılı için 2 bin 825 lira olarak belirlendi.
Diyanet'in 3 bin 360 liralık açlık sınırını baz alırsak, işçi ailesi sadece minimum aylık gıda masrafı için bile 535 liraya daha ihtiyaç duyuyor. Gıda masrafı dışındaki kira, faturalar, ulaşım, eğitim, sağlık, iletişim gibi harcamalar için zaten hiçbir gelir yok.
Ülkemizdeki ekonomik manzara; nüfusun yüzde 70'inden fazlası, açlık sınırı altında bir yaşam mücadelesi veriyor, yüzde 90'ınından fazlası ise yine yeterli bir geliri olmadığı için borç batağı içinde. 20 milyon hanesi olan ülkemizde 23 milyon icra dosyası olmasını başka nasıl izah edebilirsiniz?
4 milyar nüfusa sahip BRICS devletlerini ayağa kaldıran, halklarını yoksulluktan kurtaran Prof. Dr. Haydar Baş'ın eşsiz çözüm formülü Milli Ekonomi Modeli'ne yıllarca sırt döndüğümüz için bugün bu açlığı ve yoksulluğu yaşıyoruz.
"Milli Ekonomi Modeli" ve Modelin Sahibine fırsat vermiş olsaydık; bugün 10 bin lira asgari ücret, 1000 lira vatandaşlık maaşı, 2500 lira ev hanımı maaşı, doğum parası, çocuk parası alıyor olacaktık.
Devletimizin de, şirketlerimizin de, çiftçimizin de topyekün vatandaşlarımızın da bir kuruş borcu olmayacaktı, aziz Türk milleti dünyada "efendi" olacaktı.
Efendi olmayı değil, aç, yoksul ve borçlu bir köle olmayı tercih ettik.
Prof. Dr. Baş fırsatını kaçırdık, bari O'nun yetiştirdiği, Bağımsız Türkiye Partisi ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş fırsatını kaçırmayalım.
Ele ele verelim ve kutlu bir kadere yürüyelim.
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025