"Diyalogcu olmama hakkı" yok!

"Medeniyetler ittifakı" misyonunu üstlenen AKP iktidarı, Müslüman Türk milletine, dinlerarası diyalogu "küresel asgari müşterek" olarak sunuyor. Aynı şekilde Papalık Konseyi misyonunu üstlenen diyalogcu nurcular ve ABD'ye kapak atan hoca efendileri de "diyalog"u, "toplumsal asgari müşterek" olarak pazarlıyorlar. Gerçek, hiç de öyle değil...Müslüman Türk Milleti ve dünya öyle bir badireye doğru sürükleniyor ki, artık insana "diyalogcu olmama hakkı" dahi tanınmıyor. Psikolojik prangalarNitekim öyle veya böyle bir biçimde diyalogcu nurculara ilişenler, onların kıskacından ve psikolojik prangalarından kurtulmakta oldukça zorlanıyorlar... İstanbul, Ankara, İzmir, Yalova, Samsun, Kahraman Maraş, Gaziantep, Ordu, Rize... başta olmak üzere pek çok ilimizde "diyalogcu nurcu"ların gidişatının "Papalık misyonu istikametinde olduğu"nu görerek o saflardan uzaklaşan binlerce insan tanıyorum. Bizzat şahit olduğum yüzlerce olay var. Yerin kulağı var derler, bu baskılar ve prangalar kayıtlara da geçmiştir elbet; yer, bir gün bu sümenaltı baskıları ve iftira seanslarını kusacaktır şüphesiz. Müslüman'dan esirgenen hoşgörü"Dinlerarası diyalog"un ne menem bir "Vatikan misyonerlik projesi" ve "Haçlı sömürge yöntemi" olduğunu gören ve ayıkan birçok insan, diyalogcu nurculardan yaka silkiyorlar. Ancak yakalarını ve paçalarını kurtarmak kolay olmuyor. Halkımızın deyimi ile, adeta analarını ağlatıyorlar.İşgalci Amerika'ya, bölücü AB'ye, kan emici IMF'ye, tüm bu Haçlı dünyasını memelerinden emzirdikleri sütlerle semirten Papa ve papazlara başta olmak üzere tüm Haçlılara "diyalog şefkati ve hoşgörüsü" var; lakin toplumsal ve küresel çapta Müslüman Türk Milleti'ne "diyalogcu olmama hakkı" dahi yok, yani milli duruş ve milli kimlik sahibi olma hakkı yok.Sen misin, diyalogcu nurcu çevreden kopan?! Sen misin, papaz menkıbelerine karşı çıkan?! Sen misin, "Hz. Peygambere inanmayan Hıristiyan veya Yahudiler, nasıl oluyor da cennetlik oluyor" diyen?! Sen misin, "Ehl-i kitap ile amentüde ittifakımız vardır, demek küfür kardeşim" diye itiraz eden?! Sen misin, "aynen 'çifte vatandaşlıkta olduğu gibi çifte dinli; hem Hıristiyan hem Müslüman' mı olunur, niye böyle yazıyorsunuz, bu ne biçim itikad..." diye itiraz eden?! Sen misin, kız veya erkek evladını diyalogcu nurcuların dershanesinden veya okulundan alan?! Sen misin, "Gençlerimizi, Yahudi-Hıristiyan-Müslüman beraberce 'ortak ibadet'lere alıştırıyorsunuz, bu iş su kaldırır, artık benden burs-murs yok" diyen?! Sen misin, "Bu diyalog işi misyonerliğin daniskasıymış yahu, nedir türeyen bu nurcu papazlar kardeşim" diyen?! Sen misin, "Kuvay-ı milliye şuurunu hangi akla hizmet ederek 'çetecilik' olarak nitelendiriyorsunuz kardeşim" diyen?! Sen misin, "Diyalog namına sergilenen bu Amerikancı söylemlerini, bu Papalık öğretilerini, bu papaz-haham muhabbetini hiçbir Müslüman Türk'ün midesi kaldırmaz benim de midem kaldırmıyor..." deyip hadi bana eyvallah çeken?!Elini veren kolunu kaptırıyorDershane, okul, yurt, burs, bedava gazete, sızan dergi abonesi, sohbetler, esnaf toplantısı, makbule ikramı, himmet toplantısı, cevşen saati, mevlit veya Pazar sabahı muhabbetinden biri yoluyla "diyalogcu nurcular"a kaptırdığın çocuğunu, eşini, kendini veya bir yakınını onlardan kurtarmaya mı kalkıştın; çilen başladı demektir."Benim pusulam Allah ve Rasülü'dür, Ehl-i Sünnet ölçüleridir, bunlardan hiçbiri Müslüman'ın yolunu Roma'ya çıkarmıyor, Müslüman'ın hizmetini Papalık misyonuna dönüştürme imkânı vermiyor, Müslüman'ın iman ve gönül dostlarını papaz ve haham olarak göstermiyor..." deyip "Hak bir istikamet" belirlediysen vay haline...Diyalogcu nurcular, anında evinizi ve işyerinizi su yoluna çeviriyorlar... Bir öğrenci ağabey ekibi veya öğretmen-belletmen grubu çocuğunuzun başının etini yiyor. Bir abla grubu evinize damlayarak hanımınızı bunaltıyor. Bir başka grup babanızın etrafını çeviriyor. Bir himmet grubu senin yakandan düşmüyor... Bir kere değil, beş kere değil, onlarca kere bu münavebeli baskı sürüyor.Nasihat seanslarından zarf dolusu parayla satın almaya, iş ortaklıkları tekliflerinden zemzem ikramlarına, dedikodulardan papaz büyülerine, ticarî kuşatmadan ailevî şantajlara kadar her yöntemi deniyorlar... Hangisi tutarsa. Bunlara kalırsa "diyalogcu olmama hakkı"nız yok.Ecnebî projesiBu hakkın olup olmadığını kendileri belirlemiyor çünkü. "Dinlerarası diyalog ve onun siyasal versiyonu olan medeniyetler ittifakı", Müslüman Türk Milleti'nin bir projesi değil çünkü. Proje, Vatikan Projesi, Amerikan projesi, Haçlı Avrupası projesi... Projenin sahipleri ve mühendisleri Haçlı.Projenin içinde misyon üstlenenlerin bazıları Müslüman görünseler de bu proje, Müslüman'ca bir iş değildir. Figüranların veya taşeronların bazılarının Müslüman görünmesi, projeyi Müslüman'ca kılmıyor. "Diyalogcu olmama hakkı" da Haçlının hevesine göre beliriyor. Onlara göre "diyalogcu olmama hakkı yok"; "diyalogcu olmama hakkı"nı kullanan Müslüman'ın adını radikale, fundamantaliste, teröriste çıkartıyor.Dinlerarası diyalog ve siyasal versiyonu olan "medeniyetler ittifakı" projesinin sahipleri için, haksız ve yalandan yere işgal ve katliam dahil "hedefe götüren her yol mübah"tır; bu karakter, dün 700 yıllık Endülüs İslam medeniyetinin yıkılıp-yakılmasında ve yakın geçmişte Bosna'da kendini gösterdiği gibi, bugün Irak'ta kendini gösteriyor. Dolayısıyla projenin Müslüman kisveli figüranları ve taşeronlarının, senaryoyu yazanların talimatları dışına çıkma opsiyonları olmadığı için, "diyalogcu saflardan kopanlar"a karşı konjonktüre göre "her türlü yola başvurma vahameti"ni yaşıyorlar, yaşatıyorlar. Bu bağlamda "diyalogcu olmama hakkını yaşamak" için köklü bir milli direnç ve ciddi bir iman resti koymak gerekiyor; ancak o zaman geri çekiliyorlar, insanlar kendilerini kurtarıyorlar.Menfur karakter"Her yolu mübah" gören diyalogun küresel ve toplumsal mühendisleri, Müslüman taşeronlar ve nurcu figüranlar kullansalar bile; "diyalogcu küresel gidişat", Irak'taki işgal ve Trabzon'daki papaz cinayetine benzer "menfur tezgâhlar"dan kurtulamıyor.Bu "menfur tezgâhtarlar ve karakter" entrikacıdır, namerttir, çok yüzlüdür, bukalemundur, maskelidir. Bu karakter, "canavarla parçalar, gelip seninle hüngür hüngür ağlar". Bu karakter, kendinden gayrısına hayat hakkı tanımaz, tanımıyor. Bu karakter 100 dolara din alıp-satıyor, dindarı avlıyor. Bu karakter insanı üç kuruşluk mahluk olarak görüyor; onu, üç kuruşa harcamaktan haya etmiyor. Bu karakterin günümüzde kullandığı maske, "diyalog"tur.Bu menfur karakter, Müslüman Türk toraklarında "diyalogcu saflardan kopanlara karşı" ise nasihat, paranın ucunu gösterme, baskı, dedikodu, papaz büyüleri, iftira, şantaj ve tehdit olarak tezahür ediyor. ABD ve Vatikan'dan beslenen diyalog projesinin yerli figüranları, Müslüman Türk evladına "diyalogcu olmama hakkı"nı kullanmasına dahi tahayyül edemiyor.Bu "menfur küresel karakter" ortalığı kasıp kavuruyor.Müslüman Türk'ün nasibine düşen çileAynı şekilde BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın temsil ettiği Kuvay-ı Milliye ruhuna ve Türk-İslam kimliğine yönelik karalamalar, ortaya koyduğu "milli duruş" ve Milli Ekonomi Modeli'ne yönelik konjonktüre göre taarruzlar veya görmezlikten gelmeler, bu "menfur küresel karakter"in tezahürleridir. Prof. Dr. Haydar Baş'ta yoğunlaşan bu baskı ve taarruzları, "milli duruş" sahibi olan veya "milli bir uyanış" yaşayan her Müslüman Türk evladı da, kendi çapı ve seviyesinde yaşıyor.Bilumum bu baskı ve sindirmelere rağmen, Müslüman Türk evlatları, imanını, asaletini, bağımsızlığını, vatanını, dinini, devletini, neslini, ekonomisini, geleceğini korumak adına "diyalogcu saflar"dan sıyrılıyor, uzaklaşıyor, Hakkı ve istikameti buluyor. Kendi medeniyetine, yüce milletine, kendi devletine, kendi bayrağına, kendi sancağına, kendi dinine sığınıyor. Bağımsız bir millet, bağımsız bir Türkiye yıldızı yükseliyor... Korkunun asıl kaynağı bu... Küresel veya yerel, Müslim kisveli veya gayr-i Müslim bu kadar pervasızca karalama, tehdit ve entrikalar, yükselen bu yıldızın parlaklığından, azamet ve cesametindendir. Akrebin kıskacında yoğrulan bu zorlu ama izzetli kader "onurlu ve Bağımsız Türkiye"nin habercisidir.