Hergün yeni yeni bazı kavramlar önümüze servis edilir.Soyunu sopunu, nesebini ve nisabını ölçmeden tartışırız bu kavramları.Kim pişirip önümüze koyuyor bilmeyiz.Kimin mutfağında hazırlanıyor? Onu da bilmeyiz.Aşçısı kim?İşçisi kim?Kullanılan malzeme ne?Tabii mi hormonlu mu? Sağlığa zararlı olup olmadığını da bilmeyiz.Hatta üretim tarihini bilmediğimiz gibi son kullanma tarihin de bilmeyiz.Bütün bunları bilmemiz de istenmiyor bizden.Bizden istenen bu kavramları çiğnemeden yutmak, uzun süre hazmıyla uğraşmak."Siyasete fazla anlam yüklemek" bu beylik kavramlardan biri olduğu gibi, "din üzerinden siyaset yapmamak" da diğeri.Peki kim buyuruyor bu veciz sözü?Fazla değil, daha dün;"Şerit gelecek, vahşet bitecek","Dinsiz devlet, yıkılacak elbet","Laiklerden hesap soracağız"? ve benzeri zehir zemberek, darbuka ve dümbelek sloganları atanlar, şimdi kalkıp "din üzerinden siyaset yapmayalım" edebiyatını yapıyorsa, işte bu halin en ehven tabirle yenir yutulur bir nesne olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.Kaldı ki, söz konusu sloganların pişirildiği yıllarda, ne ülkemiz bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıyaydı ne de milletimizin Hıristiyan yapılma gayreti vardı."Yıkılması hedeflenen dinsiz devlette(!) o yıllar halk dinlerini rahatça yaşayabiliyordu.Ne Kur'an kursu diye bir sorunu vardı, ne de başörtüsü derdi vardı.İşte o yıllar birileri kalktı ve bu kadar Müslümanlık bizi kesmiyor, daha fazla Müslümanlık daha fazla dindarlık isterük diye atıldı meydane.Şu garabete bakın ki, o yıllar daha fazla Müslümanlık diye ortamı gerenler, bugün ülkede on binlerce kilisenin açılmasını hayra yormada, başta gençler olmak üzere insanımızın Hıristiyanlaştırılmaya çalışılmasını da "var bir hikmeti" şeklinde değerlendirmede."Ülkemizde dini ve milli bütünlük, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar tehlikededir" samimi feryadını yapanları "din üzerinden siyaset yapıyor" şeklinde suçlayanlar bölücülerdir ve bu milletin din hassasiyetini sarsmak isteyenlerdir. Dikkat edin ekrana çıkan bazı tiplerin ağzından dökülen cümlelere.İki şeyden müşteki olduklarını göreceksiniz.Bir din, diğeri milliyetçilik.Çünkü Haçlı işgalinin karşısında iki engel var.Bir dinî hassasiyet, diğeri milli duygu."Vatanı sevmek imandandır" inancını ve "din ve vatan uğruna şehit olma" imani arzusunu kaybetmiş bir millet için haçlı işgali karşısında başka direnecek bir nokta kalıyor mu?Fatiha Suresi'ni asgari yirmi yanlışla okuyabilen biri kalkıp "vatanı sevmek imandandır" hadisi sahih mi diye soruyorsa burada durmak lazım.Hadisin sahih olup olmadığını kitaplardan değil, Irak'tan okumak daha doğru olur bende.Bakın Iraklı Müslüman'ın haline, anlarsınız bu hadisin sıhhat derecesini."Vatan midemin dolduğu yerdir" inancında olana sözüm yok zaten.Hadisin sıhhat derecesi bir yana, vatanı sevmeyi imanî bir mecburiyet kılan onlarca ayet var Kur'an'da.Bu ayrı bir konu.Amerikalı bir insanın bulunmadığı ABD'de milliyetçilik anlayışı tavan yaparken, asırlarca İslam'ın bayraktarlığını yaban bu Türk milletinin milliyetçiliği tartışılıyorsa, buna gülerim.ABD bir işgal ve soykırım ülkesi olduğu için orada Amerikan vatandaşı bulursunuz ama, bizde olduğu gibi Türk misali ABD'li bulamasınız.Dışarının rahatsızlığı kadar içte de "ekalliyyun" taifesi çok kıl kapıyor bu milli çıkışlardan.Bu da ayrı bir konu.Türkiye'yi Türklere bırakmama gayreti içinde olanlar tabii ki rahatsız olacak milli duyguların yükselmesinden.Hep söylerim yine de söyleyeyim, milletin dini duygusunu görmezden gelenlerin milliyetçiliği laf-ü güzaftır.Bir başka ifadeyle samimi olanları perdelemektir. Nerden nereye geldik.Müslümanlığı slogan bir anlayış olarak algılayanların yaptıklarıdır "din üzerinden siyaset yapmak." "Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür, milli bütünlüğümüz de dini bütünlüğümüzdür" anlayışı içinde olanlar, din üzerinden siyaset yapmıyor, olması gerekeni söylüyor.Din konusunda göstermelik bir duyarlılık sergileyenler eğer samimiyseler olaylara amuda kalkarak yorum getirmesinler.Ülkede açılan kiliselere, misyonerlik faaliyetlerine, bölünmüş haritalara teki göstersinler."Elin" avukatlığını yapmaya gerek yok.Onların avukatları hayli fazla.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024