Ülke meselelerimizin çözümü üzerinde elbette pek çokları kafa yoruyor. Bu bağlamda kimisi vatanperverliğini, kimisi de bilerek veya bilmeyerek üstlendiği ecnebi taşeronluğunu ortaya koyuyor. Tarihimizin mirasıyla şekillenmiş Milli kimliğimizin alt-üst tartışmalarıyla örselenmesinden mandacılığa davetiye çıkartan kültürel yozlaşmaya, terör belasından kronikleşmiş ekonomi batağına, AB ham hayali uğruna verilen tavizlerden Kıbrıs peşkeşine, işgalci ABD'nin safında başına çuval geçirilmiş stratejik ortakçı olmaktan BOP'un taşeronluğuna soyunmaya kadar birçok temel problem söz konusu.Bu ve buna benzer birçok mesele üzerinde, siyasi partiler, akademisyenler, medya mensupları, aydınlar, hülasa sivil ve asker pek çok insan yazıyor, çiziyor, konuşuyor, koşuşturuyor.Farkındaysanız, iş dönüp dolaşıp bir yerde düğümleniyor; ekonomi batağında, Türkiye'nin borç yükünde...Ortak ifade şu; "aman ha, ekonomideki istikrar bozulmasın..."KKTC'nin Ruma peşkeş çekilmesine razı olmak durumundayız; niye? Aman ha, ekonomideki istikrar bozulmasın... Vatanın ecnebilere satılmasına eyvallah demek durumundayız. Niye? Aman ha, ekonomideki istikrar bozulmasın... 30 bin insanın yerde kalan kanına ve hala omuzlarımızda taşımaya devam ettiğimiz şehitlerimizin cenazelerine rağmen PKK'yı ve teröristbaşı Apo'yu ipten kurtarıp siyasallaşmasına müsaade etmek ve semirtmek zorundayız. Niye? Aman ha, ekonomideki istikrar bozulmasın..."Ekonomide istikrar" denilen şey ise, vurgun, batış, çöküşteki süreklilik... Yani sürekli borç, sürekli faiz, sürekli işsizlik, sürekli darlık, sürekli fakirlik, sürekli açlık, sürekli yoksulluk, sürekli yokluk. "Ekonomideki istikrar", vatanı satmanın, milleti dağıtmanın, yer altı ve yerüstü kaynaklarını ecnebiye peşkeş çekmenin örtüsü yapılıyor. "Ekonomideki istikrar", 430 milyar dolarlık borçta ve 130-140 katrilyonluk faiz batağında can çekişen milletin tüyü bitmemiş yetimlerinin hakkını iç etmenin veya tefecilere vermenin bahanesi yapılıyor. "Ekonomideki istikrar", başımıza çuval geçiren işgalci ABD'ye veya ondan aşağı olmayan AB'ye "bir hiç veya binlerce hiç" karşılığında her türlü tavizi vermenin bahanesi yapılıyor. Ülkenin gidişatından yüreği parçalanan en vatanperver yetki ve etki sahipleri dahi, ne yapalım bir şey söylersek "ekonomide istikrar" bozulur, daha beter oluruz fobisine yakalanmış vaziyette... Atı alan ise Üsküdar'ı geçiyor.Güya "ekonomide istikrarı bozmama" fobisiyle hakikatte "kronik teslimiyetçiliğe yakalanan" etkililerimiz ve yetkililerimiz yüzünden, yarın-öbür gün ortada ne vatan kalacak, ne millet, ne devlet, ne ekonomi, ne kaynak.Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi'nin ev sahipliğinde Bakü'de düzenlenen ve 25'i aşkın Avrasya devletlerinden 100'den fazla bilim adamının katıldığı ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin konuşulup İktisat Üniversitesi ve iştirakçi bilim adamları tarafından Nobel'e aday gösterildiği II. Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi, işte bu "kötü ezber"i bozdu.Milli Ekonomi Modeli, kapitalist, liberal veya sosyalist küresel sömürgeci güçlerin oyununu bozdu. Onların beslemesi yerli papağanların ve nakilci aydın müsveddelerinin zihin kodlarını darmadağın etti, hard disklerini karıştı; yepyeni "milli ve evrensel bir insan ekonomisi" inşa etti.Bu model, sadece küresel oyuncuların işini bozmadı.Türkiye'de milliyetçi, muhafazakar veya halkçı diye geçinip milletimizin maddi ve manevi değerlerini, IMF'ye, AB'ye, ABD'ye veya Vatikan'a güya çaktırmadan peşkeş çeken politikacıların veya suret-i Hakka bürünmüş toplum mühendislerinin de oyununu bozdu. Geçmişin tüm mandacı denemişlerin foyası ortaya çıktı. Yıllarca Türkiye'yi çözümsüzlük batağında oyalayan, faizi yeşile boyayıp "nema" diye millete yutturmaya ve böylece birkaç sahte makyajla liberal sömürü düzenini sürdürmeye çalışan siyasilerimizin de oyununu bozdu. Yıllarca Türkiye'yi IMF ve AB kuyruğuna bağlayan, adam gibi-kardeş gibi bir kere dahi yüzlerine dönüp bakmadıkları Türk dünyasını global güçlerin cirit alanına dönüştüren milliyetçi politikacıların da oyunları suya düştü.Geçmiş denemişlerin bahanesi neydi; şimdikilerle aynı... "Aman ha, ekonomideki istikrar bozulmasın..."Bakü'de Devlet İktisat Üniversitesi ve Avrasya devletlerinin 100'ü aşkın Bilimler Akademisi üyesi bilim adamları tarafından "milli ve evrensel bir insan ekonomisi modeli" olarak kabul edilip Nobel'e aday gösterilen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tüm bahaneleri ortadan kaldırdı.Milliyetçi veya muhafazakar popülizm ile gerçekte milleti yabancıların kucağına sürükleyen tüm denenmiş ve denemekte olan politikaları ve hesapları suya düşürdü.Vatanın gidişatından yüreği yanmasına rağmen "ekonomide istikrar bozulmasın" diye eli-kolu bağlı duran etkili ve yetkililerimizin damarlarına kudret ve can suyu getirdi.O halde gün, milliyetçi, muhafazakar veya halkçı popülizmlerle milleti tekrar IMF, AB veya ABD adına oyalanmaya kalkışanlara aldanma günü değil; ayıkma günüdür, kendimize gelme günüdür, dünyanın bilim adamlarının baş tacı ettiği Milli Ekonomi Modeli etrafında buluşma günüdür, BTP'de kenetlenme günüdür.Gün, artık bu sefer BTP deme günüdür.Vatan için, devlet için, millet için, din için, coğrafyamız ve insanlığın huzur bulması için... Gün, artık "bu sefer BTP" deme günüdür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019