Devlet, vatandaşını tehdit olarak görür mü, fişler mi veya vatandaşının bir kesimini zan altında bırakır mı ve de devlet, vatandaşıyla rekabet eder mi?
Bu sorulara herkesin ortak cevabı; hayırdır. Ama sahaya indiğimizde tablo maalesef çok farklı…
Oysa tarih, vatandaşına hasım olan devletlerin nasıl yok olduğuna, milletlerin ne denli acılar çektiğine şahittir.
Bu mealde İslam ve Türk tarihi de onlarca vahim akıbetlerle doludur.
Yakın tarihte ülkemizde de bu ayrıştırmalar, ötelemeler, fişlemeler devreye konuldu ama Allah'a şükür ki, çok acılar çekilmesine rağmen devletimiz varlığını korudu, milletimiz zedelenen bağlarını onarma yoluna gitti.
Son 60 yılda yaşadığımız onca acıya, ödenen bedellere rağmen maalesef aynı ateş her gün üstüne odun atılarak ısıtılıyor.
Bir seçim daha geride bıraktık. Gerek seçimden önce ve gerekse seçimden sonra milyonları yönlendiren ağızlara bakar mısınız?
Emin olun, bu ağızlardan çıkan cümleleri bu milletin en büyük düşmanları ortalık yerde söyleyemez.
Ne demek zillet, illet, hain, terörist… Seçim bitti. Haddinizi bilin, sokaklardan medet ummayın, ateşle oynamayın vs.
Hayırdır efendiler! Bir koltuk kazandınız veya kaybettiniz. Bu neyin öfkesi? Bu öfke kime?
* * *
Bu yazdıklarım son birkaç ayın gelişmeleri. Normalde unutulur gider ama milletin heybesine yıllardan beri öfke dolduruldu, nefret dolduruldu.
Millet, devlete güvenmiyor.
Millet, yargıya güvenmiyor.
Millet adaletin varlığına inanmıyor.
Millet adaletin varlığına inanmıyor.
Millet, iktidara inanmıyor.
Millet, muhalefete inanmıyor.
Millet, güvenlik güçlerine artık mesafeli bakıyor.
Millet, dedim. Çünkü biz bir milletiz. Bir aileyiz.
Basit bir örnek vereyim; Yeğen sol görüşlü. Dayısı sağ görüşlü. Birileri çıkıp yeğeni dinsiz, dayıyı yobaz olarak damgalıyor.
Teyzesi başörtülü, halası başı açık… Birileri teyzesine gerici derken halasına perdesiz ev, diyor.
Bir kesim Sünni diye damgalanırken diğer bir kesim Alevi diye damgalanıyor.
Aynı şekilde toplumun bir kısmına Türk diğer bir kısmına Kürt denilerek arada duvarlar örülmeye çalışılıyor.
Sıradan bir kişi aldatılmış, inandırılmış ve DHKP-C, PKK, FETÖ, İBDA-C vs. adlı örgüte katılmış ama hiçbir suça karışmamış.
Kim bu kişi? Bizim insanımız. Ama gel gör ki devlet damgalamış, vatandaş lanetlemiş. Nasıl kazanacağız bu insanları?
Bu ve daha fazlası bir milletin karşı karşıya kalabileceği en büyük tehlike, bir devlet için ise en büyük tehdittir.
Bu tehdidi Sayın Erdoğan, Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Akşener vs. ve kurmayları görmüyor, bilmiyor mu? Emin olun çok iyi biliyorlar.
Hemen soralım; milleti yönlendiren bu liderlerin hepsi devlet-millet bütünlüğünden, kardeşlikten bahsederler.
Peki, siz hiç Erdoğan'dan; 'Bu ülkenin sağcısı da Müslüman'dır, solcusu da Müslüman'dır' dediğini duydunuz mu?
Sayın Bahçeli'den; 'Bir kolumu kesseniz Türk, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar' dediğini duydunuz mu?
Veya Kılıçdaroğlu'ndan; 'Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür' dediğini duydunuz mu?
Ya da diğer liderlerden; bu toprakların evliyası da bizimdir, eşkıyası da bizimdir, sözünü işittiniz mi?
Yok, duymadık, duyamayız da. Çünkü böyle bir davaları yok. Hepsinin gayreti birbiri üzerine üstünlük sağlayıp milletin tamamına hükmetmek.
Oysa bu ülkede bir lider var ki, bu sözleri 40 yıllık fikir ve siyasi hayatında ülkenin her yanında göğsünü gere gere en yüksek tonda, en yüksek dozda söyledi.
Bizim en büyük ihtiyacımız devletine güvenen millet ve milletine babalık eden devlet anlayışıdır. Bu anlayışı hayata geçirecek tek isim Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Yok, böyle devam edersek aç kurtlar sofraya üşüşmek için pusudan kafalarını çıkarmış vaziyetteler…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025