Her deprem, birilerinin piyasaya çıkıp saçmalamasına sebep oluyor. Deprem gibi jeolojik bir gerçeğin her gerçekleşmesinden sonra "deprem neden oldu biliyor musunuz?" deyip kendini ortaya atan zihni sinir fikirleriyle beyinleri bulandırmaya çalışan karikatür tipleri hiç boşuna anlamaya çalışmayın. O kafa başka bir kafa.
Deprem gerçeğini, pagan toplumların doğa olaylarını durdurabilmek için insanları kurban etmesinden pek de farklı anlamayan bazı fikir sahiplerine sadece şu soruları soralım.
Bir deprem ülkesi olan Japonya'da duvar bile çatlatmayan şiddetteki depremler neden ülkemizde binaları çökertiyor ve bu binalarda onlarca vatandaşımız yaşamını yitiriyor. Binlerce Filistinli Müslüman'a her gün eziyet eden İsrail'de neden hiç deprem olmuyor? Ya da ABD'de yıkıcı olmayan depremler Latin Amerika'da binaları yıkıp insanların ölmesine neden sebep oluyor? Örnekleri çoğaltabiliriz.
Depremlerin neden olduğu ilkokul düzeyinde bir bilgi ancak neden bu denli yıkıma ve ölümlere sebep olduğu konusunda konuşacak çok söz var. Ve bir ahlak tartışması yapacaksak o binaları yapan, denetleyen, ruhsat veren kişi ve kurumları yönetenlerde ahlak ve vicdanı tartışmak gerekir. Aynı sokakta iki bina biri dimdik ayakta diğerininse enkazından vefat eden vatandaşlarımız çıkartılıyor. Akıllarda hep aynı soru, "bu yıkımlar önlenebilir miydi?" Cevap çok net, evet. Nasıl mı, onu birazdan anlatmaya çalışacağım ama öncesinde ders alınması gereken başka bir konuya değinelim.
Çok enteresandır bina enkazının başında sedyede bekleyen birkaç dakika önce enkazdan çıkartılan bir babaya hadi seni hastaneye götürelim dendiğinde hayır içeride kızım var onu görmeden gitmem diyor. Yine enkaz altından bir anneyle konuşulduğunda anne adeta kendini unutmuş etrafındakilere yardım etmeye çalışıyor. Başka bir enkazda insanlar ellerini kanata kanata moloz yığınlarını boşaltıyor. Çevre ilerden insanlar ne yardımım olur duygusuyla Elazığ ve Malatya'ya yardıma koşmuş. Havaalanı yardımseverlerle dolmuş otobüs firmaları bedava insan taşıyor ve daha pek çok göz yaşartan insanlık manzarası... Dünyada sadece Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, Arabıyla özetle sadece Türk milletinde olabilecek bir duruş. Bu duruşu bir kez daha maalesef depremle gördük. Yeri gelmişken sosyal medyada dolaşan deprem sonrası en çok Elazığ Kürt'mü? diye arandı lafı bir fitnedir sakın aldanmayın. Elazığ Türk-Kürt kardeşliğinin ne boyutlarda yaşandığının en güzel örneklerinin olduğu bir mümtaz şehrimiz. Ehl-i Beyt aşığı Hacı Ömer Hüdai Baba ve Muhammed Baba gibi iki Kürt kökenli Allah dostunun hayatını incelediğimizde bu kardeşliği en güzel şekilde anlamış oluruz. Tek bir örnekle ne demek isteğimizi anlatmaya çalışırsak kurtuluş savaşında Hacı Muhammed babanın büyük katkıları dönemin kayıtlarında yer almaktadır.
Gelelim 'depremle ilgili bu kayıplar nasıl önlenirdi?' sorusuna. Yıkılan her binanın ortak paydası çürük, kalitesiz ve kuralsız olması. Ve bu tarz bina stokumuz çok fazla. Bu binaların vatandaş eliyle yenilenmesinin olamadığını gördük. Kentsel dönüşüm projesi bir ranta dönüştü ve ardında yeni mağdurlar üretti. Oysa bu evsaftaki bir dönüşümü ancak ve ancak devlet yapabilirdi. Ama devleti yöneten irade, sorumluluğu hane sahiplerine bıraktı.
Hâlbuki Prof. Dr. Haydar Baş, 2002 seçimlerinden itibaren her seçimde vatandaşına devlet eliyle yapılacak sağlam, kurallara uygun yeni evleri nasıl vereceğini defalarca anlattı. "Gelin sizi ev sahibi yapayım hem de sıfır faizle kira öder gibi uzun vadede ödeyin. Üstelik bu bedelleri de ödeyecek parayı yine size devlet babanız versin" dediğine cümle âlem şahit. Sosyal medyada bu beyanlar var, merak edenler bakabilir. Ama ne bizler tam anlatabildik ne de dinleyenler gerekeni yaptı. Sonuç bir İstanbullu olarak depremin yıkıcı etkilerinden korunmak için şu anda tek yapabildiğimiz dua ederek korunmak. Konunun anlatılabilecek çok yönü var ama şimdilik şu soruyla bitirelim: Yeni bir deprem ne zaman olacak?
- Tavuk döner ekonomisi / 08.01.2022
- Göremediğiniz aslandan korkun / 15.05.2020
- Bir ömre sığmayan hayat / 24.04.2020
- Amerika Korona’nın ilacını buldu / 28.03.2020
- TRT’den skandal dizi / 18.03.2020
- Sen nasıl bir senesin 2020 / 17.03.2020
- Kapitalizmin elindeki kırbaç, teknoloji / 27.02.2020
- Farkında olmadan halk Budist oluyor! / 20.02.2020
- Kore’nin ‘parazit’ başarısı / 11.02.2020