Acıyı tatmayan acıdan ne anlar?
Dert çekmeyen, dertten ve dertlinin derdinden ne anlar?
Üstünden iki yıl geçtiği halde, 'keşke bir mezarı olsaydı' diyerek kayıplarını arayanların yaşadıkları acıyı, ıstırabı ve özlemi ancak yaşayanlar anlar.
'Dertli isen derdini açma dertsize
Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar' diyen Reyhani, ne yazık ki yaşanan her felakette haklı çıkıyor.
Ayrılık acısını tatmayan, anadan, yardan ve komşudan arkadaştan ayrı düşmeyen, depremde, onların enkaz altından gelen çığlıkları ile yaşamak zorunda kalmayan özlemden ne anlar hasretten ne anlar?
Deprem öncesi yıllarda, sırf oy toplama uğruna, sırf siyasi şov uğruna üst üste imar barışları ilan ederek, çürük temeller üzerine kat üstüne kat atılmasına onay vererek, göz göre göre tabutluklar yapılmasına göz yumarak yaklaşmakta olan felakete kapı aralayan yöneticiler, sebep oldukları yıkımları unutmuş olabilirler ama bizzat yıkılanlar, iki yıl değil, yirmi yıl, kırk yıl geçse unutabilirler mi?
Deprem öncesi yıllar ve deprem sonrası anlar, deprem sonrası günler, haftalar ve aylar unutulabilir mi?
Deprem sonrası anlarda, bir şekilde kurtulup kendini dışarı atanlar, kara kışın ortasında, enkazın altında kalan çocuklarını, annelerini, babalarını, kardeşlerini ve komşularını kurtarmak için deli-divane olup sokak sokak dolaşıp yardım ve çare aradıklarını elbette nesilden nesile aktaracaklar.
Deprem sonrası anlarda ve günlerde, öyle bir hengamede, öyle bir can pazarında, internet kısıtlamasını, bant daraltılmasını elbette o felaketi yaşayanlar kuşaktan kuşağa dişlerini sıkarak anlatıp aktaracaklar.
Deprem öncesi yılları ve deprem sonrası anları, günleri, haftaları ve ayları derinlemesine inceleyen belgeseller yapılacak, romanlar ve şiirler, destanlar yazılacaktır elbette.
Tıpkı Zaralı Halil'in, 1939 Erzincan depremini yazdığı gibi, tıpkı Aşık Reyhani'nin 1983 Erzurum depremini yazdığı gibi ve daha niceleri…
'Kan ağlıyor Erzincan'ın dağları
Viran kaldı mor sümbüllü bağları
Sivas'a geliyor kalan sağları
Şikâyetim kimden kime ne deyim?'
'Niksar'da kalmadı dikili bir taş
Erbaa'yı sormayın döker kanlı yaş
Tokat da geçirdi zorlu bir savaş
Şikâyetim kimden kime ne deyim?'
Rahmetli Reyhani de 1983 Erzurum depremini şöyle anlatmış:
Otuz Ekim 1983
Hele gelin görün bizim köyleri
Dünyadan ahrete başladı bir göç
Hele gelin görün bizim köyleri
Mevsimin boranlı karlı kışında
Valiler paşalar dağlar başında
Kime sorsan cevap gözü yaşında
Hele gelin görün bizim köyleri
Hastanelerde tanınmaz yüzler
Bükülmüş boyunlar kan dolu gözler
Nişanlısın arar nişanlı kızlar
Hele gelin görün bizim köyleri
Reyhani bu derdi nasıl bileyim
Mürekkep yetmez ki izah eyleyim
Dostlarıma başsağlığı dileyim
Hele gelin görün bizim köyleri
- Serveti belli ellerde toplayan sistem / 12.02.2025
- Dilim, dilim dilim olsun / 09.02.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025